Onlarca tehdit, sayısız “sen öyle san” diye başlayan mail ve mesaj aldım.
7 Haziran seçimleri öncesinde doğrudan PKK terör örgütü ve onun kontrolündeki yapılar Kürt seçmeninin iradesini ipotek altına aldığını sanmışlardı. 7 Haziran'da alınan yüzde 13'lük oy, HDP ve PKK'yı neredeyse sarhoş etmişti. Zira aklı başında bir insanın yapmayacağı hareketleri, söylemeyeceği sözleri hemen ertesi günü yapan, söyleyen HDP'liler görmüştük.
Örneğin, bir tanesi Muş'ta çıkıp,
tehdidini savurduğunda daha seçimin üzerinden bir kaç gün geçmişti.
Neyse...
Diyeceğim o ki,
Neden?
Çünkü terör örgütünün Kürtler üzerindeki baskısı devlet tarafından büyük ölçüde bertaraf edilmişti... Ve dahası,
.
Bugün yeni bir test zamanı... 9 Nisan'da Türkiye referanduma gidiyor.
Diğer düzenlemeler bir yana, yürütmeyi düzenleyen yeni sistemin oylanması bir yana.
'nin özünde de
var.
Kıyamet buradan kopuyor zaten.
“Tek adam”, “diktatörleşme” filan tartışmasının özünde de bu var.
Ama unutmayın,
Hatta bu tartışma Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile de başlamış değil.
diye alay edilmek istenen merhum
için de aynı ithamı yapmışlardı.
Çünkü yürütmenin güçlü ve tek elde toplanmış olması işleyen bir sisteme işaret ediyor. Hızlı ve etkili işleyen bir sistem ise sorunların çözülmesinde birincil öneme sahip.
İkincisi, yeni sistemle bu halleriyle
. Her daim iktidar ortaklıklarından vaz geçmemenin adını, “tek adamlık”, “diktatörlük” ilan ediyorlar.
Neyse, devam edelim...
Bugün, yeni sistemin oylanacağı referandumda Kürt seçmeninin tavrı merak ediliyor. En çok da anayasa değişikliği paketinin MHP ve AK Parti oylarıyla Meclis'ten geçtiğine vurgu yapılarak, “Kürt seçmenin AK Parti ile MHP arasındaki yakınlaşmadan rahatsız olduğu” yönünde bir kampanya yürütülüyor.
Kürtlerin siyasal yönelimlerini bilen bir kaç Kürt dostum var. Onlarla görüştüm.
Birincisi, Kürtlerin Türkiye'deki bütün kesimlerden daha çok siyasallaştığına işaret ediyorlar. Onlara en yakın kesim ise “Kemalistler ve ulusalcılar” diyorlar. Siyasallaşmadan maksat, politik tartışmaların her daim içinde olunması ve keskin kanaatlerin oluşması...
Kürtlerin dindar ve muhafazakarlığının ise HDP/PKK çizgisi ile yok edilmek istendiğine işaret ediyorlar. Tıpkı CHP ve Kemalizm eliyle Türklerin sekülerleştirildiği gibi...
Yine, “Hendek siyaseti, terör ile araya mesafe koymama ve hatta terörü alenen desteklemesi” meselesinde Kürt seçmenin büyük bir kesiminin HDP'den koptuğuna işaret ediyorlar.
. Gri bir alan oluştuğuna işaret ediyorlar. AK Parti'ye yönelim olabileceğini ama yine de belirgin bir yönelimin olmadığını söylüyorlar.
Kürtlerin siyasal yönelimleriyle ilgili duyduğum en dikkat çekici cümle ise şu oldu:
Referandum sürecinde Kürt seçmenin yönelimi konusunda bu cümle bize bir şey söylüyor.
Tartışmaya devam edeceğiz...