Bu konuşmadan hemen sonra, üst üste Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde bombalar, canlı bombalar patladı.
***
Meclis'teki görüşmeler sırasında CHP'nin hırçın muhalefetini… Aynı dönemde sarf edilmiş,
gibi tehdit dolu cümlelerin… Üstüne bir de,
söylemini hatırlayın..!
Bütün bu gerginliğin ana sebebi,
kalmamız içindi.
Ak Parti ve MHP el ele verdi, 18 maddelik anayasa değişiklik paketi Meclis'ten geçti, referandum süreci başladı.
16 Nisan'a sayılı gün kala birden, hepimizi ters köşe yapan bir gelişme yaşandı.
İlginç! Hatta şaşırtıcı öyle değil mi?
“Nedeni nedir” diye düşünürken, CHP ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun daha önceki tavırlarının tamamının bir “vekalet” üzerine olduğunu anladık.
üzerinden muhalefet eden CHP ve liderliğine
dendi.
Kim tarafından?
Peki Almanya tek başına mı? Olur mu Avrupa Birliği'nde Almanya'nın güdümünde olan Belçika, Hollanda da Türkiye karşıtı muhalefete azgın bir şiddetle başladı.
Biliyorsunuz en son Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Hollanda ziyareti “uçağına iniş izni verilmediği” için iptal oldu.
Hımmm.
Neler oluyor sorusunun cevabı elbet var.
Bakın…
Şimdi anladık mı yönetim sistemimizi değiştirmemiz kimleri rahatsız ediyormuş?
Şimdi anladık mı neden yönetim sistemimizi değiştirmemiz gerekiyormuş…
“Zaten, biliyorduk…” diyebilirsiniz. Zira, yakın geçmişte onların sinir uçlarına dokunduğumuzda neler yaptıklarını hatırlıyoruz.
Hadi bir daha hatırlayalım.
Şimdi anladık mı, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın diliyle neden
dediğimizde “size bedel ödeteceğiz” diyerek ortalığı ayağa kaldırmak istediklerini?
Şimdi anladık mı, neden
dediğimizde, bu haykırışı, “
” olarak sunduklarını?
Şimdi anladık mı,
diyenin,
çağrısının arkasında kimlerin olduğunu?
Şimdi anladık mı, mazlumlar niye
diye dua ederken, birilerinin
diye dergi kapağı hazırladığını?
Şimdi anladık mı,
Şimdi anladık mı
dediklerinin
olduğunu?
Bakın anladık mı, onların hala
nda kaldığını?
Çünkü,
Meselenin özü de, önü de, sonu da budur..!
Ve bir son hatırlatma:
Belli ki bir şey daha tezgahlıyorlar. Sinirlerimizi test etmenin ötesine geçiyorlar… Öncü sarsıntıların ardından büyük sarsıntıya hazırlanıyorlar.
O halde, biz şimdi
- Hür dünyanın “öteki”ne tahammülü yok
- Hür dünya… Uluslararası toplum… Uluslararası hukuk… Uluslararası norm; filan!
- Hür dünya diye tanımlıyorlar yaşadıkları coğrafyayı… Hatta Dünya Haritası'nı bile ülkelerini üste gösterir şekilde basmışlar.
- 5'li çeteyle kilitledikleri Birleşmiş Milletleri “uluslararası toplum” diye niteliyorlar… Batı'nın perspektifini bize “uluslararası hukuk” diye pazarlıyorlar. Sonra durup durup her seferinde, hepimizin zorunlu olarak kabul etmesi gereken “uluslararası norm” diye dayattıkları kendi doğrularını dillendiriyorlar.
- Hadi biraz şeytanın avukatlığına soyunalım.
- Hür dünya dedikleri, 2 dünya savaşından sonra kurdukları düzenin adıdır. Ne yaparsanız yapın, sonunda Batı'nın çıkarlarına hizmet etmenin adıdır.
- Uluslararası toplum dedikleri, Milletler Cemiyeti ve sonrasında Birleşmiş Milletler'dir. 5'li çetenin kilitleyip bütün milletlerin kaderini teslim almasıdır.
- Uluslararası hukuk dedikleri, kitle iletişim araçları üzerinden pompaladıkları yalanlarıyla “işgal” ve “katliamları”nın mazeretine kılıftır.
- Uluslararası norm dedikleri, “galipler”in dayatmasıdır!
- Hür dünyanın öteki çocukları artık, her şeyin farkındadır.
- Sonuç ortada: Kurdukları adaletsiz düzen 21'nci yüzyılın başında çuvallamıştır. Bu düzeni devam ettirmek içinötekileştirdiklerinin canını, kanını, malını, memleketini yok etmek için daha da hırçınlaşmışlardır.