Omuzlarında yıldızlar vardı…
Altlarında tanklar, savaş uçakları, helikopterler.
Ellerinde uzun namlulu silahlar vardı…
Cüretleri, kibirleri de.
Ülkeye, millete, devlete kast ettiler!
***
Sırtlarında sorumluluk vardı…
Altlarında kamyonları, otomobilleri, hafif ticari araçları.
Onurları, izzetleri, şerefleri vardı…
Ellerinde nasırdan başka bir şeyleri yoktu.
Memlekete, millete, devlete sahip çıktılar!
***
Tanka karşı beylik tabancalarıyla dik durdular…
Helikopterler ile, uçaklar ile tanklar ile azgınca bombalar, mermiler yağdıranlar vardı…
Onlara karşı, “Bir adım dahi çekilmeyeceğiz" diyen onurlular vardı.
“Emir komuta bende" diyen darbeciler vardı… Onları hiç tereddütsüz alnının ortasından vurup, sonra da şehit düşen şerefliler vardı.
“Başkomutan meydanlara çıkın dedi" diyerek meydanlara yürüyenler vardı.
Onları şehit eden katil sürüleri de.
“Cumhurbaşkanım Ankara'ya gitmeyin İstanbul'a gelin sizin güvenliğinizi temin ederim" diyen hakiki askerler vardı…
Tankları İstanbul'a yönelten cüretkarlar da.
***
Eli silah tutan meşru güçler vardı…
Milletin silahını gasp edip onlara yönelten eşkıyalar da.
O eşkıyanın darbeyi başarması için lojistik sağlayanlar vardı.
Ve fakat, ezanlar, selalar, tekbirler eşliğinde sokaklara, caddelere, meydanlara akanlara dualar yollayanlar da.
Cuma gecesi başlayıp, pazartesi sabahına erdiğimizde olanlar, olanlar, olanlar vardı.
Bir milletin yeniden dirilişi, bir zilletin daha da alenileşmesi vardı.
Darbe teşebbüsü vardı. O teşebbüsü o darbecilerin başına geçiren bir Cumhurbaşkanı, bir hükümet, onlara bağlı onurlu askerler, yiğit polisler, şerefli bir millet vardı!
tartışmasını bitirip, “Üst akıl" tanımlamasıyla dalga geçip, o vurguyu yapanları hafife alanlar vardı.
Tam da o yazıların yayınlandığı günlerde, Türkiye tarihinde görmediği bir darbe teşebbüsüyle karşılaştı…
Ve
kavramının mucidi
'un dergisi
FETÖ'cü darbe girişimiyle ilgili olarak aynen şöyle yazdı, “
r."
Yani! Yanisi, FETÖCÜ darbeciler Erdoğan'ı öldüremedikleri için başarılı olamadılar!
Aynı dergide bir başka yorum: Amerikalı emekli bir asker şöyle diyor, “
"
Şimdi “Üst akıl" sözüyle alay eden ahmaklar ne diyecek?
Hani, gözyaşları arasında “hukuksuzluk yapılıyor" filan diye sürdürüyordu konuşmasını…
Dahası,
diye de aba altından sopa gösteriyordu.
Hatırladınız mı onu?
Hadi geçir…
Üstüne cübbeyi geçir.
Eline dosyayı al.
Yüzüne maskeyi tak, hadi…
Ve çık er meydanına.
Maskeli suratınla, dosyalarınla, cübbenle
, hadi.
Çık ve dünyanın en ağır silahlarına, en korkunç zihniyetine sahip terör örgütü FETÖ'yü savun, savunacak halin varsa, hadi.
Geçir cübbeyi üstüne… Yüzsüzlüğünü örtmek için bir de maske tak yüzüne… Maske takacak yüzün kaldıysa…
Sonra da çık, Türk milletinin evlatlarını tankın paletlerinde parçalayan…
F-16 ile seni uzun süre başkanlığını yaptığın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni vuran…
Helikopterler ile sivillere yaylım ateşi açan… Cumhurbaşkanlığı Beştepe Kampüsü'nün önündeki sivilleri katleden…
Tanklarla Boğaziçi Köprüsü üzerinde insanların üzerinden geçen katil sürüsünü savun, hadi!
Geçir cübbeni üstüne… Yüzün varsa ki yok bir de maske geçir yüzüne… Ve çık dünyanın en ahlaksız, en pespaye, en sümükl en rezil terörist başı Fetullah Gülen'i savun savunabilirsen, hadi!
Savun hadi ne diyorsun..?
Geçir cübbeni üstüne ve savun!