Pazartesi günü düğmeye basıldı. Etkileyici bir andı. Ben ancak yazabiliyorum fakat bu hafta ekranlarda Türkiye İmaj Kampanyası'ndan kesitlere rastlamışsınızdır umarım. Rastlamadıysanız da, bu yazı vesile olsun.

TİM koordinasyonunda çalışmaları tamamlanan ve bu hafta start verilen kampanya, özellikle 15 Temmuz sonrası üzerimize çökertilen kara bulutları dağıtmayı amaçlıyor. Darbe girişimiyle sarsılan ekonomik ortama o dönem yoğun tuz biber eken kasıtlı çabaların da katkısıyla, malumunuz Türkiye algısı epeyce zedelenmişti.

O gün bugündür de, çeşitli kurumlarımız Türkiye'mizi ve ekonomimizi anlatarak iletişimler kurmaya çalışmakta. Kolay olmasa da…

Bakın daha bu Salı DEİK Türkiye-Kanada İş Konseyi tarafından düzenlenen bir toplantıda kendisiyle ekonomimizi istişare ettiğimiz Kanada milletvekili Shaun Chen'in, tam da bu sorunu gündeme getirmesi anlamlıydı. Nitekim darbe girişiminin hemen öncesinde ailesiyle Yunanistan'dan Türkiye'ye tatil için geçme planı yaparken Efes hayalleri son anda suya düşen Chen, menfur hadiseyi yakinen yaşamıştı. İşte bu doğrultuda sohbetin “15 Temmuz sonrası Türkiye”ye dair kısmında sarf ettiği şu cümle, çok şey anlatıyordu:

“It is all about perception”.

Olay algıda; modern zamanların ortasında yaşanan darbe girişiminin yarattığı bozulmada…

İşte Türkiye İmaj Kampanyası'nın çalışmaları da, zaten bu hasarı onarmak maksadıyla yaz aylarında start vermişti. Geçenlerde tamamlanarak henüz hayata geçen projenin yaklaşımı ise, etkili ikna metotlardan biri olduğu kabul edilen şahitlikler, yaşanmışlıklar… TİM'in ifadesiyle aktarmak gerekirse, reklamı değil tavsiyeyi tercih eden bir yöntem… Nitekim kampanya 16 uluslararası markanın üst düzey yöneticilerinin ülkemize ve ekonomimize duydukları güveni aktaran videolardan oluşuyor. Teması da, “yabancı dostlarımızın gözünden, kalbinden ve dilinden Türkiye”…

İmaj Kampanyamız, bu hafta itibariyle başladığı macerasını, Almanya, İngiltere, Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya ve BAE olmak üzere 7 ülkeye taşıyacak. Bu sayede önde gelen ortak ekonomilerdeki yatırımcılara, yöneticilere, girişimcilere ve aslında daha da geniş kesimlere seslenecek olan kampanya, maksimum insana minimum bütçeyle ulaşmayı amaçlıyor.

TV, gazete, dergi, dijital kanallar ve sosyal medya gibi çeşitli platformlarda 1 aydan 1 yıla uzanan farklı planlamalar içeren proje, bu kapsamda yüz milyonlarca, hatta yerine göre milyarlarca erişim hedefliyor. Filmlerde görüşlerini aktaran tavsiye ortakları ise, kıymetli isimler ve firmalardan oluşuyor. Burada tek tek yazmayayım ve onları dinleme keyfini size bırakayım.

Şimdi elbette söz konusu çalışma, darbe girişiminden sonraki zedelenmeyi odağına alarak yola çıkmıştı. Bununla birlikte, referandum sonrası yeni dönemde, reformist ve yapıcı ajandayı önümüze koymak ve sayfalarını hızla çevirmek gerektiğine de şüphe yok. Dolayısıyla tüm beklentileri ve diğer bazı meselelerin getirdiği gereksinimleri İmaj Kampanyasına yüklemek adil olmaz. Öte yandan, Türkiye'mizin, etkileri kolay silinmeyen çağdışı bir cunta teşebbüsünün ülkesi olmadığını da, anlatmadan hiç olmaz.

Hatta bu noktayı yine ilgili DEİK toplantısından bir detaya bağlayarak yazımı sonlandırayım. Temmuz'da döndürüldüğü Türkiye yolunu bu ay yeniden tutan Chen, gözlemlerine ve görüşmemize istinaden, şöyle bir natürel ifade kullandı: “Kanada'ya gittiğimde, Türkiye'nin güvenli ve iş yapılabilir bir ortam olduğunu anlatacağım”.

İşte böyle bir cümleyi duyarken, bir kez daha şu oluşmuş soru işaretlerine ve algının onarılması ihtiyacına çok net şahit oluyorsunuz.

Ve tabii herkes Chen gibi birebir gözlemleme, dinleme ve soru sorma fırsatına sahip değil. Öte yandan bizler de, herkese teke tek ulaşma şansına sahip değiliz. Bu nedenle, İmaj Kampanyamız gibi çalışmalara lütfen hep birlikte destek çıkalım, yayalım, duyuralım.