|
V4, Avrupa ve Türkiye

Herkese güzel bir bayram dilerim. Bu mukaddes günlerde huzur, kardeşlik ve dayanışma içinde nice bayramlara erişmeyi dilerken, yarından itibaren koşuşturmalara hızla dönüyor olacağız. Haftanın söz konusu ajandasında hem iş dünyası hem de siyaset tarafından takip edilecek gündemlerden biri ise, Macaristan Başbakanı Orban’ın Ankara ziyareti olacak. Bu kapsamda resmi görüşmelerin yanı sıra, bir de geniş katılımlı bir Türkiye-Macaristan İş Forumu düzenlenecek. 2016 verileri itibariyle iki ülke arasındaki ticaret hacmi 2,1 milyar doları aşmış durumda ancak son yıllardaki gelişimi izlediğimizde ilişkinin yavaş bir tırmanış içinde olduğunu da görüyoruz. Oysa ortada, daha evvel de çok kez dile getirilmiş bir 5 milyar dolarlık hedef var. İşte bu bağlamda, ilişkilerin daha canlı bir faza geçmesi için sıkı işbirliklerine ihtiyaç olduğuna şüphe yok.


Geçtiğimiz haftalarda bir araya geldiğim Macaristan’ın İstanbul Başkonsolosu Balazs Hendrich ve Başkonsolos Vekili Tamas Torma ile de, bu amaç doğrultusunda özellikle birtakım stratejik alanlara odaklanarak ilerlemenin akılcı olacağını istişare ettik. Bu noktada, iki ekonominin gerek yoğunlaşılmış ortak alanlardan gerekse farklı uzmanlaşmalardan faydalanarak bir kazan-kazan stratejisi kurgulamasının önemli olduğu kanaatindeyim. Özellikle teknoloji meselesi, bu bağlamda odak noktalardan biri olmalı.

Dolayısıyla bu hafta gerçekleşecek görüşmeler, Türkiye-Macaristan ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi açısından bir fırsat niteliğinde olacak. Neticede Macaristan, daha önce de bahsettiğim üzere, Orta Avrupa’nın yükselen ekonomilerinden…

VİSEGRAD GRUBU

Bununla birlikte meseleye, biraz daha kapsamlı bakmakta da fayda var. Nitekim Budapeşte, Ankara ziyaretinin hemen ardından önemli bir telaş içerisine girecek. Nedir o telaş derseniz, 1 Temmuz itibariyle başlayacak olan V4 dönem başkanlığı…

Bildiğiniz üzere V4; Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’nın oluşturduğu ve Visegrad Grubu olarak tanımlanan bir birlik niteliğinde olup, çatısı altında barındırdığı ülkelere, siyasi, ekonomik ve kültürel bir işbirliği platformu sunuyor. 1991 yılında kurulan bu grubun tüm üyeleri, zamanla AB’ye de mensup ve entegre olmuş durumda. Euro Bölgesi kapsamında ise, sadece Slovakya’nın üyeliğini görüyoruz. Öte yandan farklılıklarına rağmen sergiledikleri dayanışma doğrultusunda, V4’ün AB içinde son yıllarda güçlenen ve sözüne kulak verilir bir blok haline geldiğini de vurgulamakta fayda var. Bu nokta, bilhassa Avrupa Parlamentosu’ndaki karar süreçleri açısından öneme sahip…

Özellikle de Brexit sürecine adım atılmış ve Avrupa’nın geleceğinin tartışmaya açıldığı yeni dönemde, V4’ün bakış açısı ve duruşu AB için mühim olacak. Yakın geçmişte içinden bazı AB-şüphecisi çatlak seslerin yükseldiği ilgili grup üyelerinin, geçtiğimiz Mart ayındaki Roma Zirvesi öncesinde AB’nin bütünlüğüne dair mesajlar verdiğini de hatırlıyoruz. Bununla birlikte V4’ün, örneğin çok vitesli bir Avrupa Birliği fikrine sıcak bakmadığı gözleniyor. Bu bağlamda grup, Avrupa’nın gireceği yeni istikamette de, eşit üyeler olarak konumlanma niyet ve talebini belli ediyor.

MACARİSTAN DEVRALIRKEN

V4 ait olduğu bölge için bugünlerde bu açıdan öne çıkarken, elbette her dönem başkanlığının da kendine has bir heyecanı oluyor. İşte önümüzdeki günlerde yeni dönemi 1 yıllığına devralacak olan Macaristan’ın da, hem V4 içindeki entegrasyonu hem de AB ile ilişkileri sağlamlaştıracak adımlar atacağını ifade etmek mümkün. Özellikle işin AB kısmı burada Türkiye için de bir anlam ifade ederken, grubun küresel işbirliklerine odaklanan perspektifinin de bir fırsat niteliğinde olduğunu hatırlamak gerekiyor.

Zira Türkiye açısından, yeni V4 döneminde de sürdürülecek olan 3. ülkelerle işbirliklerini siyasi manada değerlendirmek mümkünken, bu boyutu ekonomik olarak da şekillendirmek anlamlı olacak. Bu kapsamda ise, karşılıklı ticari bağları geliştirmenin yanı sıra, sanayideki dijital devrimi kalbine koyacak bir V4 ajandasının da (çok yakın bir ekonomik partneri Almanya olan) söz konusu grup için kritik olacağını hatırlamak gerek. Sonuçta yeniden sanayileşmeyi amaçlayan bir Avrupa’da rekabet gücünü koruyabilmek, V4 ülkeleri için üst düzey bir öneme sahip olacak. Ki bu mevzu, bizi de yakinen ilgilendiriyor. Vurucu bir örnek için bakınız; otomotiv sektörü…

Ve özetleyecek olursam Türkiye, Avrupa ile ilişkiler kapsamında V4 bünyesinde de işbirliklerini güçlendirmeyi değerlendirebilir. Elbette bu noktada, terörizmle mücadele ve mülteci krizi gibi netameli konularda gruptan yapıcı ve destek yaklaşımlar bekleneceğine de şüphe yokken, elden geçirilip cilalanacak bir Türkiye-V4 ilişkisinin AB entegrasyonundan ekonomiye uzanabilecek potansiyel yansımalarını şöyle bir düşünmekte yarar var.

#Türkiye
#Avrupa
7 yıl önce
V4, Avrupa ve Türkiye
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi