|
Hami’den sonra Ekici’yi bekleyen tehlike
Futbolu, dersinde özen ve devamlılığa çok önem veren bir öğretmene benzetebilir miyiz?

Futbol müthiş bir öğretmen. Ondan hayatı daha iyi anlatan başka bir oyun bulamazsınız. Ders verir, ibret verir, mühlet verir, umut verir, acı verir…
Futbol, yeteneği ve kaliteyi baş tacı yapar ama içine gayret, istikrar ve ahenk yerleştirmezseniz ılık bir yaz meltemi gibi ardında bir teselli mektubu dahi bırakmadan hayallerinizin en pembe anında çekip gider. Böylece size yeni baharların yolunu gözlemek kalır.

Dilerseniz sadede gelip Trabzonspor özelinde anlatalım. Futbolun hakiki limanına; yani istikrara, ahenge, dengeye, doğru tercihlere, koro halinde şarkı söylemeye demir atmakta geç kalan, ağırdan alan bu takım, bir türlü kendini bulamıyor. Bir türlü araladığı umudun kapısından içeri girmeyi başaramıyor. Çünkü futbolu yeterince ciddiye almıyor.
Bu yüzden futbol öğretmeni, göklerin mavilikler saçmaya başladığı bir anda gelip cezayı kesiyor.

Özetle futbol diyor ki, “Bana ram olmamakta direnen bu takım; bazen duran topla kazanır, bazen Ekici plasesiyle kazanır, bazen Cardozo kalitesiyle kazanır, bazen hımbıl bir karambolle kazanır, ihtimal bu ya bazen de bunların hiçbiri gerçekleşmez tıpkı kazandıkları gibi kaybeder.

Daha çok koştuğu, daha çok topa sahip olduğu, daha çok orta yaptığı, daha çok pozisyona girdiği halde kaybeder…
Artık mutabıkız değil mi? Futbol, gerçekten müthiş bir öğretmen.

Peki Mehmet Ekici-frikik meselesine bir başka açıdan bakmak gerekmez mi?

Hami Mandıralı, henüz 17 yaşındaydı. Bir Galatasaray maçında sahneye çıkmıştı. Aslan yürekli çevik Bülent Korkmaz’ın yön duygusunu alt üst eden işler yaptı. Müthiş feykler, inanılmaz çalımlar, ters dönüşler, topu sağ ayaktan sol ayağa geçirişler vs vs… Sizin anlayacağınız neredeyse Avni Aker’in çimleri dile gelip konuşacaktı. Maç bittiğinde Erdal Keser, mealen şöyle diyordu: “Bırakın Türkiye’yi Avrupa’da adından çok söz ettirecek bir yıldız geliyor.”

Hami, pasın en kralını atardı, iki ayağıyla da her türlü vuruşu yapardı, plase, üst, dış, kenar…Ne istersen. Ayrıca hava toplarında da yamandı.

Bir gün Hami toplara çok sert vurmaya başladı. O vuruyor, kaleciler topu içeriden çıkarıyordu. Adı, bombacıydı, frikikçiydi… Adeta bütün mesaisi vurmak olmuştu. Diğer melekeler usul usul çekildi aradan, bazen kapı aralığından gülümsediler o kadar. Farkına varmadan diğer meziyetlerine burun kıvırmıştı Hami. Modern futbolun öğretilerine de yeterince kulak asmadı. Bu yüzden adını Türk futbolunun en büyük yıldızları arasına yazdırdıysa da o 17 yaşındaki çelimsiz çocuğun ufukların arkasında resmini çizdiği dünya yıldızını seyretmekten mahrum bıraktı bizleri.

Sevgili Mehmet, sen de toplara muhteşem vuruyorsun ama sahip olduğun bambaşka melekeler de var. Bir defa o bilekler, o sağ ve sol ayak hünerleri, o oyun zekası dünya starlarına mahsus. Yeter ki biraz daha tempolu oyna, fiziki kapasiteni biraz daha artır.

Şayet, duran topların üzerine bağdaş kurarsan hem kendine hem de Trabzonspor’a büyük haksızlık yapmış olursun.

#Hami Mandıralı
#Mehmet Ekici
#Trabzonspor
#futbolcu
9 yıl önce
Hami’den sonra Ekici’yi bekleyen tehlike
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset