|
Salih Mirzabeyoğlu"na yapılan zulümdür

Salih Mirzabeyoğlu. Müslüman bir mütefekkir. Eline kalem hariç başka bir mücadele aracı almamış Mirzabeyoğlu, 28 Aralık 1998 tarihinden beri cezaevinde... 25 Ocak 2000 tarihinden beri aralıklarla telegram işkencesine maruz bırakıldığı söylenen bir mağdur... 8 Temmuz 2005 tarihinden beri tecrit altında tutulan bir mahkûm...

Süreci başından anlatalım: İlkokul öğrencisi olan çocuğunu almak için okul yoluna giden Mirzabeyoğlu, Aralık 1998''de gözaltına alınıyor. Bu gözaltı işlemi, 28 Şubat medyasından beklenen şekilde "İBDA-C''nin efsanevi lideri yakalandı" şeklinde yansıtılıyor. Ailesi ve çocuklarıyla beraber kaldığı ev "örgüt evi" denilerek lanse ediliyor. Cumhuriyet rejimim kurulduğundan beri talebesi olan pek çok Müslüman öncüye reva görülen Mirzabeyoğlu''ndan da esirgenmiyor. Bir düşünce/ inanç sahibi "örgüt lideri", onun düşüncesini takip edenler de direkt "örgüt mensubu" olarak yaftalanıyor; böylelikle bir taşla iki kuş vurulmuş oluyor.

Mirzabeyoğlu''nun ifadesi bile alınmadan hakkında tutuklama kararı veriliyor. Dava dosyası İstanbul ve Adana arasında gidip geledursun, "yasa dışı örgüt lideri" olduğuna dair herhangi bir geçerli delil sunulamıyor.

28 Şubat düzeninin medya ayağı da boş durmuyor elbette. Günümüzde vaktini bazı başörtülü yazarların verdiği doğum günü partilerine iştirak ederek, 28 Şubat mağduru olup, bunun üzerine kitap bile yazan entelektüellerle fasıllara katılarak sürdüren bir ''gazeteci''nin de patronajında olduğu Star gazetesinde Mirzabeyoğlu''nun zorla traş edilip işkenceye maruz kaldığı görüntüleri sanki kendisi kendine zarar vermiş gibi haberleştiriliyor. Her haber bülteninde "yasa dışı terör örgütü lideri" tanımlamasıyla ismi geçirtiliyor, âdeta bir cani adalete teslim edilmiş görüntüsü veriliyor. Bu canhıraş propagandaya bakınca mahkemenin nasıl bir karar vereceği tahmin etmek de pek güç olmuyor.

Şu anda Ergenekon davası sanığı Kemâl Alemdaroğlu''nun avukatlığını yapmakta olan, dönemin hakimi Mirzabeyoğlu''nu –idam kalktığından- ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm ediyor. Fakat ne ironiktir ki "mevcut anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmekten" yargılanan Mirzabeyoğlu''nun karar gerekçesinde bile "örgüt mensuplarıyla katıldığı eylemi tespit edilememiştir" yazıyor... Geçtiğimiz günlerde, annesinin cenazesine dahi katılmasına izin verilmeyen Mirzabeyoğlu, yedi yılı üç metrekare bir hücrede olmak üzere on bir yıldır çile dolduruyor.

Bu yazıyı yazdığım için arkamdan "İBDA-C"ci tezviratı yapacak olanlar bir kenara dursun. Sözüm geri kalanlara:

Söyleyin, Salih Mirzabeyoğlu''na yapılan hak mıdır?

* * *

Mirzabeyoğlu, 2000 yılının Şubat ayında yaptığı ilk savunmasına şu sözlerle başlamıştı:

"T.C. içinde yaşayan 3000 aile; hukuk da bunların çıkarına göre, ordu da, polis de... Kendi aralarındaki dalaşmalar bir yana, bunlar hukuk üstü imtiyazlı bir zümredir! Devlet, hukuk demektir ve hukukun olmadığı yerde devlet değil, çete vardır."

Günümüz itibariyle, "üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne" geçme vaadini bir ölçüde gerçekleştiren siyasî iktidar mensuplarına sesleniyorum. 28 Şubat bitmedi; o dönemin eseri bu siyasî-yargı kararlarının mağduru olan pek çok kişi var. Mirzabeyoğlu, bunlardan sadece birisi. 28 Şubat rejiminin mahkemelerinde zulüm görmüş olanlara yapılan haksızlıklar telafi edilmedikçe de bizlerin "28 Şubat bitmiştir" deme lüksümüz yoktur. Zira onlar için 28 Şubat, tüm vahşetiyle sürüyor...

12 yıl önce
Salih Mirzabeyoğlu"na yapılan zulümdür
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı