|
Hıçkırık aynası

Bazı aynalara yansıyan görüntümüz karşısında “kahkaha”dan kendimizi alamayız. “Ağlatan ayna”da olabileceğini düşünmemiştim. Alman “Der Spiegel” (Ayna) dergisinde ülkemizden yansıyan görüntülerin yabancılar için kahkaha aynası, bizim için hıçkırık aynası olduğunu gördüm. Genelkurmay Başkanlığı “Cumhuriyeti ve lâikliği yok etme girişimlerine karşı” uyarı yapmış. Türkiye''nin “Katı lâik-Çağdaş seçkinleri” Gül''e karşı savaşım verirken, inançlı Müslüman Gül''ü ülkeyi karanlık günlere geri götürmekle itham ederken, 11 Eylül''den beri islamcılık karşısında derin bir güvensizlik duyan Batı; Gül''ü güvenilir bir muhatap ve büyük bir reformcu olarak görüyormuş. Hangi Batı? Herhalde AB olması gerek! Yoksa şer ittifakı değil elbette! Şer ittifakı; “yüzü dost, kalbi düşman” konumunda görünüyor!

AB bu kadar yanılır mı imiş? Bu durum neyi gösteriyormuş? Avrupalıların hiç değilse AKP''nin “İslami agendası” (takvimli programı) kadar, siyaset''den el çekmek istemiyen Ordu''dan da korktuklarını! Daha acı satırlar da geliyor ki kırk katırdan da beter. Atatürk şahsen İslam''dan uzakmış, sevgi duymazmış, ne var ki Milli Mücadele''de İslam''ı kullanıp zafer''den sonra yeri gelince Eski Düzen''in simgelerini ortadan kaldırmış! Başbakan Erdoğan''dan subaylar hiç hoşlanmıyor, derin bir nefret duyuyorlarmış! Dört buçuk yıldır İslami-muhafazakar AKP mensubu Erdoğan, yüzde altı iktisadi gelişme hızı ile, Avrupalılar''ın çoğunu kıskandıracak bir başarı göstermiş. Ne var ki çağdaş cephedeki; “AKP''nin gizli bir İslami agendası olduğu” zannını yenememiş! Hayrünisa Hanım''ın başörtüsü de bu zannı iyice güçlendirmiş. (Eyvah! Batı için kahkaha, bizim için hıçkırık aynası dedim amma, galiba bir kısım Batı da ağlıyor bizim ahvâl-i perişanımıza!)

Türkiye''de bir paradoks varmış; İslâm''a karşı olanların çoğu Avrupa''ya da karşı imiş ve gösterilerde “ABD''ye de, AB''ye de hayır!” diye çığırmakta imişler! (Paradoks mu, dümensiz-rotasız, şimdilik Hitler''siz bir ulusalcılık mı?)

Emekli cildiyeci profesör yetmişbirlik Türkân Saylan, Gül''e karşı gösterileri yönetenlerden imiş. (Hakkı Bey üstadım, yine içinizden suç işlemek geliyor mu?) Ateş kızılına boyanmış kısa saçları ile “ben Kemalist feministim, ve dahi bizler Atatürk''ün askeriyiz” demekte imiş! (Analar neler doğuruyor! Anneler Günü''nde, İzmir Mitingi sabahında, belirtmeden edemedim!) “Profesör” için, Gül çiftinin, Atatürk''ün oturduğu Çankaya''da oturmasına asla tahammül edilemezmiş! (Hani darbe istemiyordunuz? Şu halde niçin demokrasinin işlemesini engellersiniz? Yoksa milli irade, bir zamanlar Mussolini''nin iddia ettiği gibi, Türkân Hanım''ın nabzında mı atıyor? Böyle ise, Çankaya civarında münasip bir tapınak inşa edelim ve süresi dolan Cumhurbaşkanı yerine kimi getirmemiz gerektiğini, bu tapınağın başkâhinesi Türkân Hanım''a soralım! Yadırgayanlara da eski Yunan''ı örnek verelim! Ulusalcılar için uygun olmayacaksa şamanizm defterlerini karıştıralım ve Türkân Hanım''a “başkamıca” veya “başbaksıca” gibi bir unvan verelim. Bunu da Anayasa''ya koyalım. Halefini de Türkân Hanım atasın. Yararı ne mi olur? Hiç değilse bu miting furyasının ülkemize verdiği elim zararlar önlenmiş olur. Kemalist feminist bir tek seçicilik sistemi ile, “halk mı seçsin, Meclis mi seçsin?” tartışmasından da kurtuluruz; Türkân Hanım seçsin! Daha iyisi can sağlığı! Hayrünisa Hanım da Nur Serter''e teslim edilerek ikna odasına alınsın.

Ordu da başörtülü kız çocuklarının “ilâhiler” okumasından rahatsız imiş. Diger yandan çağdaş siyaset bilimcisi “Binnaz Toprak “AKP bugüne kadar Anayasa''ya aykırı hiçbirşey yapmadı!” diyormuş. (Daha neler! Ateş kızılı saçlı Başkâhinemiz''e rakıybe mi çıkmak istiyor? Sırf bu aykırı lâf için “olmadı baştan!” diyerek tekrar Tandoğan''dan bir miting dizisi başlatılsa ve Ciguli''nin şarkısı ile Binnaz Toprak protesto edilse revâdır).

Ey duvarlarına nefsi-i emmâre aynası asanlar! Bu tür aynalar, ne kahkaha aynası, ne hıçkırık aynası, ne de Pamuk Prenses masalındaki ayna gibi Doğrucu Davud aynasıdırlar. “Yalancıdır hep aynalar!” mısra''-ı bercestesi, bu gibi nefsi-i emmâre aynaları için mülem olsa gerektir. Bir an için gözünüzü-Atatürk Zamanı''nda, Profesörleri için sığınma sağladığımız-Almanya aynasına, Der Spiegel''e çevirin ve oradaki ülke görüntüsüne bakın, cevap verin;

-Yaptığınızı beğendiniz mi?

-Elbette! Aferin Ahmet! Bu yolda devam et!

-Emin misiniz? Son cevabınız mı?

-Ona ne şüphe! Bizi sevmeyen ölsün!

-Es ist Schade um die Menschen!

(Vah insanlara! Eyvah!-Strindberg)

17 yıl önce
Hıçkırık aynası
"Kadîm mânânın rüzgârıyle"
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir