|
Teneke minare

Geçen hafta bir gazetede Taksim''de bir karikatüre benzeyen ve gören müslümanlara kan ağlatan teneke minare''nin yerine; Azeri deyişiyle “emelli başlı” bir yapı yapılacağına ilişkin “duyum” alındığı, ne var ki bu “duyum”un gerçeğe -ve belki de yasalara- “uyum”lu olmadığının resmen beyan edildiği yazıldı.

Bazıları Taksim Cami''i konusunu da “böşörtüsü” konusuna döndürdüler. Bu fâni dünyayı terkedinceye kadar, “teneke minare”nin üstünlük ve baskılarının simgesi olarak kalmasını istiyorlar. Taksim Camii konusu 1996 da ortaya atılınca; derhal bu “kötü çocuk” kalmış erişkinler tepinmeye başladılar, çığlıkları göğe yükseldi: -Başkalarının yüzüne sıktığımız su tabancamızı bu kötü kişiler ellerimizden almak istiyorlar. Elimizdeki (başörtüsü yasağı tabancasını), Taksim''deki teneke minare tabancasını, babamızın bize aldığı nice tezvir ve ızrar oyuncaklarımızı kimse elimizden alamaz!

O sıralarda bazı yerli “hristiyan demokratlar” dahi bu şımarık çocuk feryadlarına hak verdi: “-Bu çocukları salya sümük ağlatmayın, tabancalarını ellerinden almayın, tabancalarının sapını gülle donatsınlar, esasen Taksim''e cami yapılması konusunda bizim de söz hakkımız var, biz de bu kentte yaşıyoruz, Taksim''de minare simgesini biz de görmek istemiyoruz, Taksim Pera''dır ve Taksim''e yakışan cami değil operadır!”

Yaklaşan 28 Şubat Fırtınasını sezen “Süleyman ve Sinan ahfâdı” derhal sustular ve kendi derdlerine düştüler. Fakıyr de, o sırada, Yeni Şafak''ta, bu konuda son bir ümit yazısı yazarak yankı bekledim. Hiçbir yankı gelmeyince yazmayı bıraktım. Tarih dahi 997 başları idi ve henüz 28 Şubat fırtınası kopmamış idi. Taksim Camii tasarısı rafa kaldırıldığı bu fırtına senesinin sonlarında Alemdaroğlu''na rektörlük tuğu dikildi ve YÖK başkanlığı tuğu dikilen Gürüz ile birlikte, şımarık çocukların elinden bir ara alınır gibi olan “başörtüsü yasağı”da, daha geliştirilmiş ve yeni model bir tezvir ve taciz ve dahi iz''ac tabancası olarak, keyiflerine göre yüzümüze sıkmaları özgürlüğüyle, bu çocuklara teslim edildi.

Tatlısu hristiyan demokratları zannettiler ki, şımarık çocuklar sadece teneke minare tabancası, başörtüsü yasağı tabancası vs. gibi, müslümanların yüzüne sıkılacak mürekkep tabancaları ile yetinecekler. Oysa ey Azizan, bu şımarık ve kötü çocuklar, babaları onlara yüz verdikçe, babalarına daha bir nice tezvir tabancaları ısmarlarlar: Ortodoksların yüzüne sıkılmak üzere Ruhban Okulu Yasağı tabancası gibi.

İşin kötüsü, yüzlerine tabanca sıkılanlar da, bu çocukların babalarına topluca başvuracak yerde, herbiri şöyle der: - Yahu biz Ergenekon''dan -Asena/mıydı neydi?- kurt ardında çıktığımızdan beri tanışık değil miyiz? Çocuklarına söyle, tabancayı başkalarına sıksın, ayıptır! -Ben Edebalı''dan beri seni tanımıyor muyum? Çocuğuna söyle, tabancayı sadece gayrimüslimlere, ve dahi alevilere sıksın, beni rahat bıraksın! -Bre medrese kaçkını, softa bozgunu! Edebalı da bizdendi, tabanca sadece sizlere sıkılsın! -Yok kardaş, tabanca bizlere sıkılmasın da hristiyanlara sıkılmasına biz karışmayalım! -Mösyö, AB''ye girmek istiyorsan, tabancayı bize ve çocuklarımıza sıkma da kime istersen sık!-Hayır, bu Haçlılar''a da sık, sadece bize sıkma, yoksa karışmam, benim Bush gibi babam var, seni de şımarık veletlerini de babama dövdürürüm! Benim babam karşısında senin babalığın kaç para eder?

Ey Azizan, Taksim Meydanı''ndaki teneke minare ile Heybeliada tepesindeki kapalı Ruhban Okulu; hâlimizin simgesi ve göstergesidir. Papa''ya ve Prens Charles''a bu halimizi göstermek istiyorsak Sultanahmed ve Eyüp Sultan Camileri''nde değil, Taksim''deki Teneke Minare Cami''inde “kıyama davet” etmeli idik.

Bir mescidin teneke minaresini değiştirmek istediği ithamıyla yüzüne-gözüne mürekkep sıkılan bir biçare, “güzel evlâdım, ben hiç öyle şey yapar mıyım? Ekmek çarpsın değiştim!” demekten başka birşey yapamıyorsa, üstelik ardından bir de “Ruhban Okulu''nu açmak, Tevhide''yi kürsüden konuşturmak istersin ha!” hücûmuna karşı da sadece “-etme güzel evlâdım, babanı ben de pek sever ve sayarım” demekle yetiniyorsa, ardından bir de “sen mahallenin huzurunu bozuyor, el altından mahalle baskısı uyguluyor, çocuklarımızın elinden mürekkep tabancalarını almak istiyorsun, erken muhtarlık seçimi tarihsel birikimimizden gelen kaçınılmaz bir zorunluluk olmuştur!” bildirisi gelir.

Ey Azizan, Taksim''deki teneke minare, lisan-ı hâl ile, sizlere ne söylüyor? Hollanda''da hazırlanan menfûr ve meş''um sergi izninin -elhamdülillah- kaldırılmış olmasına ne diyorsunuz? Allah''a emanet olunuz.

16 yıl önce
Teneke minare
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı