|
Dönemeyenler…
Pensilvanya'ya doğru 180 km hızla giderken, 15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlandığını öğrenince
'dönmek'
isteyip de aşırı sürat yüzünden '
dönemeyenler'
, şimdilerde fazlaca gürültü yapmaya başladı. Gürültü çıkarma nedenleri hakikatin sesinin duyulmasını engellemek. Sadece aşırı gürültü çıkartmıyorlar, aynı zamanda tozu dumana katarak oluşturdukları görüntü kirliliği ile istikametlerinin Pensilvanya olduğunu gizlemeye çalışıyorlar.


Bir de kıvraklıkta usta olanlar var. 17-25 Aralık sonrası ve 15 Temmuz gecesi kıvrak bir manevrayla '

dönmeyi'

başardılar.

Ama onların da bagajı var

. Bu nedenle bir gün kendilerine ayna tutulur endişesi ile

dönemeyenlerin korosuna

hizmet ediyorlar. Kıvraklık kabiliyeti zayıf olup savrulanlar ise mağdur edebiyatıyla suyu bulandırma gayretinde.



Türkiye çok ağır saldırılarla karşı karşıya.

Böyle bir dönemde dönmelerle, dönmek isteyip de dönemeyenlerle, dönmüş gibi yapıp da dönmeyenlerle, kıvraklarla uğraşma zamanı değil

. Ancak 15 Temmuz'un üzerinden zaman geçtikçe toparlanan Fetö, bunlar eliyle yeni tezgahlar peşinde. Mağduriyet oluşturup, onun üzerinden edebiyat yapan bunlar. Kafa karışıklığı oluşturup, operasyonları saptıran bunlar. Fetö ile mücadele edenlere kumpas kurup, mücadelede motivasyon bozukluğuna sebep olan bunlar.



En önemlisi bagajında hiçbir zaman Fetöcülük olamayanları hedef göstererek, itibarsızlaştırmak isteyenler de bunlar

. Dönemeyenlerin en tehlikeli hamlesi, Yenikapı ruhunu hedef almalarıdır. Farklı dünya görüşüne

sahip, milli ve yerli düşünceye sahip insanların bir araya gelmesinden

duydukları rahatsızlığı açıkça ortaya koymaktan çekinmiyorlar. Siyasi görüşü ve düşüncesi farklı olduğu halde “

Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu saldırılar ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde göğüslenebilir”

diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında saf tutanları bile hedef alıyorlar. Bunlar yakında,

siyasi
istikrarsızlık tehlikesini öngörerek harekete geçen MHP lideri Devlet Bahçeli'nin girişimini sabote etmek için türlü türlü yöntemlere girişirlerse şaşırmayın

.



Yenikapı ruhunu sabote etmek isteyenler, bir şeyin farkında değil.

Bu ruh 15 Temmuz sonrası oluşmadı. Bu ruh hep vardı.

Darbe girişiminden kısa bir süre önce adı MİT tırları davasına maksatlı bir şekilde karıştırılan Jandarma Tümgeneral İbrahim Aydın Paşa ile tevafuken tanışmıştım. Darbe gecesi aradım

. “Komutan ne oluyor”

diye sordum. “Bir grup hain ihanete kalkıştı, karargahı işgal etti. Mesajlaşma sistemini ele geçirdi. Birliklere mesaj gönderiyorlar. Mesaj karargahtan geldiği için birlikler, bunu bir emir olarak algılıyorlar.

Jandarma alay komutanlıklarını tek tek arıyorum. Bu emrin kanunsuz olduğunu ve uymamaları konusunda uyarıyorum

” dedi.



“Kim yapıyor”

dedim. Çatışma sesleri vardı. Zor duyuyordum. “Mehmet Partigöç” dedi. Soyadı değişik olduğu için anlamadım ama tekrar ettirmek de istemedim. Hem zaman kıymetliydi hem de çatışma seslerinden duymak mümkün değildi. Google'a sordum. Mehmet Partigöç sistem yönetim daire başkanı imiş. O sırada neredeyse bütün televizyonlar TSK bildirisi diye Partigöç'ün korsan bildirisini son dakika olarak veriyordu. İbrahim Paşa'dan aldığım bu bilgiyle hemen tvnet'in stüdyosuna indim. Bildirinin korsan olduğunu, karargahı işgal edenlerin TSK adına böyle bir bildiri yayımladıklarını söyledim. Biz bu bilgiyi paylaştığımız saatlerde bazı televizyonlar hala TSK bildirisi diye alt yazılarına devam ediyordu. Hatta, Cumhurbaşkanı Erdoğan CNNTürk'e bağlandığı esnada bile alt yazıda TSK bildirisi ifadesi vardı.



Bu anekdotu niye paylaşıyorum. Yenikapı ruhu hep vardı. Darbe öncesi

kaderin üstündeki kader

, bu ruha sahip insanları bir şekilde bir araya getirdi. Ve 15 Temmuz darbecilerinin tuzağını başlarına yıktırdı. Kimse bu ruhu bozabileceğini düşünmesin.

Dönmek isteyip de dönemeyenlere, dönmüş gibi yapıp da dönmeyenlere, “dönülmez akşamın ufkundayım, vakit çok geç” diyenlere tek tavsiyem vakit daha da geçmeden pişmanlık yasasından yararlanmalarıdır.

Aksi takdirde sonları hüsrandır.



Son olarak, ikinci darbe girişimine inanmayanlara bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in sözde sulh mektubu diye bir girişimi olmuştu, hatırlarsanız. Ne zamandı? 17 Aralık'tan hemen sonra. 25 Aralık'tan hemen önce. Eğer Tayyip Erdoğan o sulh palavrasına kanıp gevşeseydi 25 Aralık'ta gerçek darbeye maruz kalacaktı. Erdoğan'ın dik duruşu sayesinde 25 Aralık da püskürtülmüştü.



“Bugünlerde ikinci kalkışma filan yok”

denilerek gevşememizin istendiği bir ortamda

15 Temmuz'u 17 Aralık olarak varsayarsak, yeni bir 25 Aralık olup olmayacağını

varın

siz takdir edin

.


#Pensilvanya
#FETÖ
#15 Temmuz
#17-25 Aralık
7 yıl önce
Dönemeyenler…
Ey merhametsizler gi-de-cek-si-niz!
"71 Yaşında, dört dil biliyor, eşinin başı açık"
“Kürdistan"ı işgal” ve Türk tehlikesi!
Uğur Mumcu suikastı ve Selam-Tevhid örgütü!
Türkiye’yi yeni bir 28 Şubat’a götürmek isteyen zihniyet Özel’in CHP’sinde hortlatılmak mı isteniyor?