|
FETÖ’nün malını kurtarmak…

Türkiye, dünya tarihinde eşi emsali görülmemiş bir terör örgütü ile mücadele ediyor. Çocuklarımızı ve devletimizin bütün imkânlarını çalan ve bize karşı kullanan bir terör örgütü ile karşı karşıyayız. 15 Temmuz gösterdi ki, dünya tarihinde böyle bir örgüt yok. Bu örgütle mutlaka her yönüyle mücadele edilmeli, ancak ekonomik yönüyle özellikle mücadele edilmeli. Eğer bu örgütün ekonomik ayağını çökertemezsek, örgütü çökertmemiz mümkün değil. Bu şeytani örgütün parayla yaptıramayacağı hiçbir kötülük yok. 15 Temmuz darbecileri arasında özünde FETÖ'cü olmayıp, darbeye karışan bazı isimlere baktığımızda parayla satın alındıklarını alenen görüyoruz.



Niye böyle bir girizgah yaptım? Çünkü Ankara'da başta Akın İpek'in malvarlığı olmak üzere FETÖ'nün sermayesiyle ilgili korkunç iddialar dolaşıyor. İddia. Ama kayıtsız kalmam imkânsız, dile getirmemek büyük vebal. FETÖ'nün ana kasası diyebileceğimiz İpek Holding'le ilgili süreç hepimizin malumu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma neticesinde mahkemece 1 Kasım 2015'ten kısa bir süre önce Koza İpek'e kayyım atanıyor. Kayyım atamasının ardından yapılan araştırmalarda Koza İpek'in Fetullahçı Terör Örgütü'nü nasıl fonladığı gözler önüne seriliyor. 15 Temmuz'dan sonra Koza İpek TMSF'ye devredildi. Şu an Koza İpek TMSF'nin atadığı kayyımlarca yönetiliyor.



Gelelim iddialara: Koza İpek'e kayyım atandıktan sonra yürütülen soruşturmalar çerçevesinde çeşitli kurumlardan uzmanlar ve denetmenler görevlendirildi. SPK'dan görevlendirilen denetim elemanı, Akın İpek ve ailesinin bütün sahtekârlıklarını gözler önüne serdi. Hazırladığı rapor doğrultusunda yürütülen soruşturma neticesinde Akın İpek'in kurtulma şansı milyonda bir bile değil. Peki bu raporu hazırlayan 'denetim elemanı'na ne oldu sizce. Tabii önce Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından hesaba çekilmek istendi. Ancak Ankara Başsavcılığı'nın devreye girmesiyle bu inceleme durduruldu. Başbakanlık Teftiş Kurulu'ndan gelen müfettişlerden biri ne hikmetse daha sonra FETÖ'cülükten ihraç edilmiş.



Teftiş işe yaramayınca yeni yöntemler aranmış. Çare olarak da ByLock'a müracaat edilmiş. Söz konusu 'denetim elemanı'nın ByLock kullandığı iddia edilmiş. Eleman da hangi telefonumda ByLock varmış diyerek soluğu savcılıkta bulmuş. Kendisine söylenen ilgili İMEİ numaralı telefon cihazını getirip teslim etmiş. Savcılık ilgili telefon cihazını teknik incelemeye göndermiş. Neticede gelen raporda cihaz temiz çıkmış. Temiz raporunun ortaya çıktığı gün, 'eleman'a operasyon yapmışlar. Operasyon yapanlar yine ne hikmetse sadece işyerindeki bilgisayarının imajını almışlar. Evinde arama yapılmadığı gibi aktif olarak kullandığı telefon cihazına da bakmamışlar. 5 günlük gözaltı sürecinin ardından çıkarıldığı mahkemede elindeki temiz raporu sayesinde tutuklanmaktan yırtmış. Ama bundan sonrası ne olur Allahu alem…



Yine aynı soruşturmada görevli bilişim polisi memurun başına gelenler… Koza İpek'e kayyım atanmasının ardından holdinge ait bilgisayarlarda inceleme yapan ve çok büyük usulsüzlükleri ortaya çıkaran bilişim uzmanı polis memuru, Haymana'ya sürgün edildi. 850TB'lik dijital verilerin 400TB'sini inceleyen polis memurunun, geride kalan 450TB'lik verileri incelemesine izin verilmeden sürgüne gönderilmesi dikkat çekici. Niye dikkat çekici? Çünkü Melek İpek'in eski bir siyasetçiden böylesine arıza çıkaran memurların soruşturmadan el çektirilmesi yönünde ricasının olduğuna dair 'tape'ler söz konusu…



Bir başka iddia ise Ankara'da 657'ye tabi birinin, milyonlarla ifade edilen malvarlığına el konulmasıyla ilgili. Bu eleman, malvarlığına konulan tedbiri saman altından su yürütür şekilde kaldırtıyor. Fark edilince yeniden tedbir konuyor. Sonra bazı mercilerde yapılan değişikliklerden çok kısa bir süre sonra (ben diyeyim 1 saat, siz deyin 1 gün) yine söz konusu 657'linin malvarlığına konan tedbir kaldırılıyor. Bu kişinin Türkiye'de özellikle bazı AVM'lerde ciddi ortaklıkları olduğu söylenmekle birlikte asıl Almanya'daki ortaklıkları kafa karıştırıcı. İnsanın ister istemez “Bu kadar FETÖ'cü Almanya'da nasıl böylesine rahat geçinebiliyor?” sorusunu sorası geliyor.



Hiçbir kurum ya da kişiyi itham etmek için bu iddiaları gündeme getirmedim. FETÖ'nün can damarı paradır. Eğer FETÖ'nün para kaynağını kesemezsek, bir gün mutlaka yeniden 15 Temmuz'da olduğu gibi bu terör örgütü bu milleti kesecek. Allah rızası için dünyevi tüm makam ve hırslarımızı bir kenara bırakarak, bu ülkenin ve milletin bekası için elimizi taşın altına koyalım. Bakın 10 binlerce FETÖ'cü tutuklu, ihraç edilen veya açığa alınan yine 10 binlerce isim var. Ama örgüt hala çözülmedi. Çünkü hala bu kişiler, FETÖ'nün bitmek bilmeyen sermayesi tarafından beslenmeye devam ediyor. Eğer FETÖ'nün mal varlığı ile ilgili soruşturmalara darbecilere yönelik yapılan soruşturmalardan daha fazla önem verilmezse gömülecek vatan toprağımız bile olmayacak.

#FETÖ
#15 Temmuz
#Türkiye
7 yıl önce
FETÖ’nün malını kurtarmak…
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi