|
Fırıldaklığa ‘hayır’

Anayasa değişikliği için 40 gün sonra sandık başında olacağız. 'Hayır'cıların iddiasına göre Anayasa değişikliğinin ne getirdiğini kimse bilmiyor. Dolayısıyla değişikliği destekleyen siyasi partiler ve gazeteciler bunu savunamıyor. Bakalım durum öyle miymiş?



Sahi neyi değiştiriyoruz? 2007'de Cumhurbaşkanını halk seçsin dedik, bugün de halkın seçtiği Cumhurbaşkanı ülkeyi yönetsin diyoruz. Niye böyle bir değişikliğe ihtiyaç duyuyoruz? Çünkü cumhurbaşkanlığı sistemi, 27 Mayıs darbesinden sonra değiştirildi. O gün bugündür Menderes ve arkadaşlarını asanlar, dizayn ettikleri cumhurbaşkanlığı sistemi sayesinde ellerini yakamızdan eksik etmediler.



Peki, cumhurbaşkanlığı sistemiyle ne değişecek, neler olacak, neler olmayacak?



Milletvekili transferleriyle değiştirilen Meclis aritmetiğinin güvenoyunu alan değil, halkın güvenoyunu alan iktidar olacak.



“Güneş Motel”vari milletvekili pazarları tarihe karışacak.



Hayri Ürgüplü, Nihat Erim, Naim Talu, Sadi Irmak gibi hükümet başkanlarımız olmayacak. Yalım Erez gibi başbakan adaylarımız hiç olmayacak.



İktidarlar şapkadan değil, sandıktan çıkacak.



Pijama partileri sadece eğlence için düzenlenecek.



Ömrü pijama partilerinde geçse bile sandıktan çıkmayan hiç kimse hükümet başkanı olamayacak.



Vural Savaş, Yekta Güngör Özden, Ahmet Necdet Sezer gibi hukukçular(!) işsiz kalacak.



Seçtiğimiz insanlara hiç kimse habis ur diyerek, iktidar değiştiremeyecek.



Partileri halk açacak, halk kapatacak.



Sabih Kanadoğlu gibi mucitler, artık yeni icatlar çıkaramayacak.



Mahkemeler tarafsız ve bağımsız olacak.



'Oldurmayın' talimatıyla hareket eden değil, millet adına karar veren yargı olacak.



Şiir okuyanlar değil, millete meydan okuyanlar mahkum olacak.



Kimsenin evinde koalisyon görüşmesi olmayacak.



Koalisyon tarihe karışacağı için hiçbir güç odağı iktidar oluşumlarında ortak payda olmayacak.



Kimse hükümetlere bildiri ile istikamet veremeyecek.



Meclis aritmetiği tek başına hükümet oluşmasına izin vermiyor diye durumdan vazife çıkarıp koalisyon bezirgânlarına fırsat doğmayacak.



Kasetler iktidar değişikliği aracı olmayacak.



Ayak oyunları, tehdit ve şantajlarla iktidar elde edilemeyecek.



Montaj siyasetin değil, sinemanın konusu olacak.



Kimse kimseye iktidarı lütuf veya rüşvet olarak sunamayacak.



Bu örnekler fazlasıyla çoğaltılabilir. Eminim ki herkesin kafasında bu örneklerden çok daha fazlası ve âlâsı vardır.



Anayasa değişikliğini farklı yere ve farklı anlamlara çekerek, 1960 vesayetini sürdürmek isteyen çevrelerler var. Bu çevrelerin zahmetsiz bir şekilde yıllardır ellerinde bulundurdukları iktidar nimetlerinden olmak istememeleri normal. Bunun için kimseye kızacak halimiz yok. Bakın 1950'den bu yana CHP hiç tek başına iktidar yüzü görmedi. Ama 2007 yılında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, cumhurbaşkanlığı seçimini engellemek için Anayasa Mahkemesi'ne “Oldurmayın” talimatı verdi. Anayasa Mahkemesi bu talimat gereği oldurmadı ve 367 kararına imza attı. Siz olsanız bu gücü kaybetmek ister misiniz?



Bu güçle istediğiniz siyasi rakibinizi bertaraf edebilirsiniz, nitekim öyle oldu. Refah Partisi'ni bu kafa kapattı. Recep Tayyip Erdoğan'a bu kafa “muhtar bile olamazsın” dedi. “411 el kaosa kalktı” manşetiyle milli iradeyi vesayet mahkemesine hedef gösterip, bizim seçip Meclis'e gönderdiğimiz milletvekillerinin yasama faaliyetini ortadan kaldırtan güç, bugün bizim direkt yürütmeyi seçmemize razı olur mu?



Göstermelik demokrasi ile bizim seçtiğimiz vekillerimizi tehdit, şantaj vesaire yöntemlerle baskı altına alıp Meclis'te iktidar oyunu oynamak varken, niye direkt halktan yetki alan hükümetlere razı olsunlar ki? Çok geçmişe gitmeye gerek yok. 28 Şubat'ın 20. yılını geride bıraktık. Rahmetli Necmettin Erbakan'ı önce Başbakan yapmamak için ne dalavereler çevirdiklerini, Başbakan olduktan sonra da hükümetini istifa ettirmek için ne numaralar çektiklerini hepimiz hatırlıyoruz. Erbakan'ın istifasından sonra hükümet kurma görevi tam Tansu Çiller'e verilecek derken, bir sabah uyandık aaa o da ne? Türk demokrasisi yeni bir parti yumurtlamış. Adı DTP, amblemi şemsiye, başkanı da Cindoruk. Ne işe yarayacak bu parti. Milletin Mesut Yılmaz'a vermediği hükümet başkanlığını gaspa yarayacak.



Aynı yöntem 2002 yılında da yaşandı. Ecevit'ten umutlarını kesen vesayet makamları o dönem İsmail Cem eliyle YTP diye bir parti icat ettiler. Tam kendi kafalarına göre bir hükümet oluşturacaklardı ki, Devlet Bahçeli seçim resti çekerek, heveslerini kursaklarında bıraktı.



Hatırlarsanız 1990'lı yıllarda milletvekilleri sabah ayrı, akşam ayrı partiye geçiyordu. En çok parti değiştiren bir isim vardı Kubilay Uygun. Çok parti değiştirdiği için Fırıldak Kubi adını vermişlerdi ona.



16 Nisan'da oylayacağımız Anayasa değişikliği fırıldaklıklarla değiştirilen hükümetler dönemini tarihin çöplüğüne atıyor. Dolayısıyla fırıldaklığa 'hayır', anayasa değişikliğine 'evet' diyoruz.

#Anayasa
#16 Nisan
#28 Şubat
7 yıl önce
Fırıldaklığa ‘hayır’
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler