CHP'nin bu şirinliği ne hikmetse bana “Kırmızı Başlıklı Kız” masalını hatırlattı hep. Hani üzerindeki kırmızı kapüşonlu pelerininden dolayı herkesin ona “Kırmızı Başlıklı Kız” dediği kahramanın büyükannesine yiyecek götürürken kurdun tuzağına nasıl düştüğünü anlatan masal.
Birçok kuşağın çocukluk masalı olan “Kırmızı Başlıklı Kız”ı hemen herkes bilir. Yeni nesil kuşak da çizgi filmini bilir. Ama yine de hatırlatalım.
CHP'nin şirin görünme politikasını yine ne hikmetse soyadı Bozkurt olan Hüsnü erken deşifre etti. CHP'nin Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, karşısında kameraları, yanında da Uğur Dündar'ı görünce partisinin şirinlik politikasını unutup
.
CHP'de bir kafanın bizi denize dökme arzusu içinde olduğunu bilmeyen yok. Bırakın denize dökmeyi bir kaşık suda boğmanın hesabı içinde olanlar var. Nereden mi biliyoruz?
. 1965 yılında halkın yüzde 50'den fazlasının oyunu almış Süleyman Demirel gibi birine Menderes'in idam sehpasındaki fotoğrafını her gün gösterenler, bizi denize dökmekle tehdit ediyor, çok mu?
Türkiye'de çok partili hayata 1946 yılında geçildi. 46'daki açık oy gizli tasnifi bir kenara bırakırsak, 1950'den bu yana onlarca seçim yapıldı.
Bir de yüzde 50'ye çok yaklaşan Turgut Özal var. Menderes idam edildi. Süleyman Demirel idamla tehdit edilerek istenilen noktaya çekildi. Özal'ın vefatı hâlâ şüpheli. Tayyip Erdoğan ile ilgili yapılanlar malum. 15 Temmuz'da Kara, Hava ve Deniz Kuvvetlerinin en seçkin birliklerinin Erdoğan'ı öldürmek için Marmaris'te neler yaptıkları çarşaf çarşaf iddianamelerde yer alıyor.
Birileri Türkiye'de halkın yüksek teveccühünü kazanmış liderler istemiyor. Anayasa değişikliğine karşı çıkılmasının temel nedeni de bu. Dolayısıyla denize dökme tehdidini bu açıdan değerlendirmek lazım. Bizi değil denizde, bir kaşık suda boğmak isteyenler şunu iyi bilmeli: Tanktan korkmayan, F-16'ya levye fırlatan bu millet, bu tehditlere pabuç bırakmaz. Demirden korksak trene, boğulmaktan korksak vapura binmeyiz…