|
Sandık güvenliği değil, can güvenliği
Türkiye 1 Kasım'da tekrar seçime gidiyor. Ama bu kez durum biraz farklı. Terör örgütü PKK, siyasi uzantısı HDP'nin aldığı yüzde 13 oy ve hükümet belirsizliğini fırsat bilerek yeniden saldırmaya başladı. Doğu ve Güneydoğu'da birçok ilde PKK hain saldırılar düzenliyor. Bu şartlarda seçime gidiyoruz. 7 Haziran seçimlerinde terör örgütü PKK'nın baskı ile HDP'ye oy verdirdiğine ilişkin haberleri çok duyduk. Şimdi daha da artan terör olayları nedeniyle sandık güvenliği endişesi had safhaya çıktı. Ancak mesele sandık güvenliği değil, can güvenliğidir. Devlet vatandaşının can ve mal güvenliğini sağlasın, sandık güvenliği kendiliğinden gelir.

6-8 EKİM KIRILMA NOKTASI

PKK'lıların açıklamalarından görüyoruz ki devlet, çözüm sürecinde barış için mesai yaparken, PKK şehirlere silah taşımakla meşguldü. PKK'nın şehirlerde etkili olduğunu ilk kez 6-8 Ekim olaylarında gördük. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Eylül 2014'te ABD'deki temaslarının ardından Türkiye'ye döndüğünde 6-8 Ekim olaylarının talimatını vermişti. Demirtaş'ın çağrısı ile sokağa dökülen terör yandaşları, kendilerinden olmayan Kürtleri gördükleri yerde linç ettiler. Yasin Börü başta olmak üzere 50 Kürt vatandaşımız hunharca katledildi. Ne yazık ki bu olaylar cereyan ederken, devlet nedeni bilinmeyen bir şekilde seyirci kaldı. Olayın azmettiricisi Demirtaş, Doğan ve paralel medya tarafından “sevgi pıtırcığı” ilan edilirken, insanları vahşice katleden terör yandaşları ellerini kollarını sallayarak evlerine mi, yoksa dağlara mı gittiler bilmiyoruz.

O KORKU ORTAMINDA SANDIK KURULDU

Hiçbir zaman PKK terörünü kabul etmeyen ve hiçbir seçimde HDP ve öncesi partilere oy vermeyen insanlar, devlet bizi artık koruyamıyor endişesine kapıldı. Bu endişeyi taşıyanlar sandığa gitmedi. Peki bu insanlar sandığa gitmediyse Doğu ve Güneydoğu'da katılım niye yüksek çıktı. Çünkü paralel destekle sandık görevlileri listesini ele geçiren PKK, kendilerinden olmayanları tehditle istifa ettirdi. Böylece PKK neredeyse tüm sandıklarda güvenliği sağlamış oldu! Bazı sandıklarda katılım yüzde 100. Tüm oylar HDP'ye verilmiş. Üstelik hiç geçersiz de yok. Hatta ölüler bile oy kullanmış. PKK'lı sandık görevlileri, almış seçim listesini, ismin karşısına atmış imzayı, pusulaya yapıştırmış mührü, atmış zarfı sandığa. Nereden mi biliyoruz. Sandığa gidip oy kullanmak isteyen vatandaşların anlattıklarından. PKK'nın bütün tehditlerine rağmen sandığa giden bazı vatandaşlar, kimliğini uzatıp oy pusulası isteyince, 'Siz oy kullanmışsınız. İşte bak imza da atmışsın' cevabıyla karşılaştı. İtiraz etmek isteyince de gözünün önüne Yasin Börü geldi. Boynunu eğip çıktı okuldan.

DEVLETTEN FAYDA YOK KCK'YA GİT

Bütün bunları HDP'nin nasıl seçim hilesi yaptığını anlatmak için yazmıyorum. Mesele oy veya sandık değil. 7 Haziran seçim öncesi AK Parti'de “ağabey” diye tabir edilen üç dönemlik eski bakan ve genel başkan yardımcıları çeşitli bölgelerde görevlendirildi. Doğu'da bir ile görevlendirilen eski bir bakan vatandaşlarla sohbet ederken, güvenlik görevlisi olduğunu söyleyen bir kişi özel bir şey paylaşmak istediğini ifade etmiş ve şu olayı anlatmış: “Teröristler tarafından kaçırıldım. Silahım, telefonum, kimliğim, banka kartlarım alındı. 60 bin liralık da senet imzalattılar ve serbest bırakıldım. Üstlerime durumu anlattım, savcılığa suç duyurusunda bulundum. Aylarca sonuç çıkmadı. Haftalarca 60 bin liralık senet nerede ne zaman karşıma çıkacak korkusuyla uykusuz geceler geçirdim. Sonra birileri bana KCK gençlik yapılanmasına şikayet etmemi söyledi. Uzun süre düşündüm. Çaresizce gittim KCK gençlik yapılanmasına durumu bildirdim. Dilekçe istediler. Olayı dilekçe ile anlattım. 2 gün sonra beni aradılar. Söyledikleri yere gittim. Bir baktım ki beni kaçıran 2 kişi de orada. Benden alınan her şey teslim edildi. 60 bin liralık senet de imha edildi.” Böyle bir ortamda sandık güvenliğini sağlasanız ne olacak? O bölgede memur olarak görev yapan ve süresi dolunca arkasına bakmadan oradan ayrılacak olan bir kişi böyle bir olayla karşılaşıyorsa, orada yaşayan, çoluğu çocuğuyla o bölgeden başka bir yere gitme imkanı olmayan insanlar ne yapacak? O insanların kime oy verdiğinin bir önemi var mı?

AĞRI VALİSİ VE TESADÜFEN DUYDUKLARIM

Ağrı Valisi Musa Işın, PKK'nın bölge halkı üzerinde nasıl baskı kurduğuna ilişkin çok önemli açıklamalar yaptı. 40 genç kızın dağa kaçırılıp iğfal edildiğini anlatan Vali Işın, dağda 6 bin çocuğun olduğunu söyledi. Vali'nin açıklamaları, birkaç hafta önce tesadüfen öğrendiğim ve yazmaktan utandığım olay aklıma geldi. Madem Vali anlattı, ben de kısmen bahsedeyim. Teslim olan genç bir kadın terörist perişan halde hastaneye kaldırılmış. Haftalardır tedavisi süren kadına, yapılan cinsel saldırının karşısında hayvanlık bile bir seviyedir. Gerisini anlatmaya elim, yüreğim izin vermiyor. Yine teslim olan teröristlerin ifadesine göre, süreci fırsat bilen terör örgütü, kaçırdığı kız, erkek yüzlerce çocuğu aç susuz dağda tünel, mağara, sığınak kazmada kullanmış.
#PKK
#HDP
#Doğu ve Güneydoğu
9 yıl önce
Sandık güvenliği değil, can güvenliği
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset