|
Sıradaki gelsin

Ankara'da genel merkezleri hareketli olan üç parti var. Biri Anayasa değişikliği sonucu partili cumhurbaşkanlığının önü açıldığı için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın döndüğü AK Parti. İkincisi girdiği 8. seçimi de kaybettiği için muhaliflerinin kazan kaldırdığı Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'si. Üçüncüsü ise Türkiye'de başkanlık sistemini parti programına ilk kez yazan Necmettin Erbakan'ın siyasi mirası üzerinde oturan Saadet Partisi.



16 Nisan'da referandum neticesinde kabul edilen Anayasa değişikliği siyasi meyvelerini vermeye başladı. 'Hayır' cephesinin başını çeken CHP'de işler epey karışık olsa da yüzde 49'luk oyu bir bloka dönüştürme gayreti var. 'Hayır' oyu vermek için herkesin kendine göre gerekçeleri vardı. Bu farklı gerekçe sahipleri bir araya gelip tek aday etrafında bir araya gelebilir mi bilinmez ama bu yönde görüşmelerin olduğu da açık bir gerçek. CHP-HDP-Meral Akşener-Sinan Oğan- FETÖ-Saadet Partisi ve diğer 'hayır'cıları bir araya getirebilecek bir formülün veya liderin ortaya çıkıp çıkmayacağını zaman gösterecek, ancak bu sürecin en popüler partisinin Saadet olduğunu söyleyebiliriz.



Yeni sisteme göre artık marjinal parti ve görüşlerin iktidarda yer bulabilmesi neredeyse imkansız. Yüzde 50+1'i yakalayamayan hiçbir siyasi hareket iktidar yüzü göremez. Bunun için arayışlar başladı. 15 Temmuz öncesi siyaseti dizayn çabalarının ürünü olarak MHP'de Devlet Bahçeli'ye karşı bayrak açan Meral Akşener, 15 Temmuz darbe girişiminin bastırılması sonucu sönen yıldızını parlatmak için en ateşli 'hayır'cılar arasında yer aldı. Hayır oylarının yüzde 48'i aşmasının verdiği hevesle çalışmalarını sürdüren Akşener, Meclis dışındaki hayır cephesinin partilerini ziyaret ederek, 'hayır' blokunun ilk işaretçisi oldu. Akşener'in ziyaret ettiği partiler arasında ise Saadet Partisi en dikkat çekici olanıydı.



Akşener'den sonra Saadet Partisi'nin kapısını parti için muhalefetle boğuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu çaldı. 'Hayır'da hayır var diyenler, bugünlerde 'Evet'in hayrını görmek için yoğun mesai harcıyor. Şüphesiz buna kimsenin bir diyeceği olamaz. Zira Anayasa değişikliğinin özü, farklı görüş ve düşüncedekileri bir araya getirme özelliği taşıyor. Ancak CHP'lilerin Saadet aşkı bazı soruları da akla getirmiyor değil tabii. Kemal Kılıçdaroğlu, rahmetli Necmettin Erbakan'ı anma merasimine gitmiş ellerini semaya açıp dua etmişti, 16 Nisan öncesi. Hatta rahmetli Erbakan'ı anma toplantısında okunan Kur'ân-ı Kerim'i CHP'nin televizyonu canlı bile vermişti.



Gelelim ziyaret ile ilgili aklımıza takılan sorulara. Öncelikle ziyaretin Zekeriya Temizel'siz yapılması garibime gitti. Zira Temizel'in Maliye Bakanlığı döneminde tetikçi Maliye Başmüfettişi Ali Atay'ın hazırladığı rapor doğrultusunda Necmettin Erbakan 'kayıp trilyon' kumpasıyla hapis cezasına çarptırıldı. Mesela Sayın Kılıçdaroğlu, yanına Temizel'i ve tetikçi Başmüfettiş Atay'ı alarak, Saadet'e ziyarete gitseydi, özür dileyip, kumpası kimin isteği ve kim için kurduklarını anlatıp yeni bir sayfa açılabilirdi. Eğer Sayın Kılıçdaroğlu, Ali Atay'ı tanımıyorsa ve nerede olduğunu bilmiyorsa yine bir dönem kendisi için köstebeklik yapan yine Temizel'in gözdelerinden biri olan Maliyeci Hamza Kaçar'a da sorabilirdi.



Saadet Partisi'ne yönelik bu ilgi rahmetli Erbakan'ın nüktedanlığını hatırlara getirdi. Erbakan 2010'da partisinin bir toplantısında şu ifadeleri dile getirmişti: “Bütün vatandaşlarımız iki kısımdır, Milli Görüşçü olduklarını itiraf edenler ve sırasını bekleyenler. Genel tasnif yapacak olursak, nüfusumuzun yüzde 75-80'i sağcı milli görüş zihniyetine sahip olduğu halde itiraf eden ve etmeyenlerdir. Yüzde 20-25'lik kendilerine solcu diyen kısım ise aslında Milli Görüşçüdür ama Milli Görüş'ün ne olduğunu bilmediği için ayrı bir grup teşkil etmektedir.”



Ne diyor Erbakan, “Milli Görüşçü olduklarını itiraf edenler ve sırasını bekleyenler.” Akşener ve Kılıçdaroğlu geldi, şimdi sıradakiler gelsin…




#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#Ankara
#Maliye Bakanlığı
7 yıl önce
Sıradaki gelsin
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset