|
Yeni dönemin ‘fotoğrafı’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesinin ardından partisine döndü. AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen mütevazı törende Erdoğan, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile birlikte bir anısını anlattı. “Bu fakir mahcup olmak istemiyor. Öyleyse daha çok, daha samimi, daha verimli çalışacağız. Bizi duymamış olana kendimizi duyuracağız. Bir gece geç kaldık, Ani Harabelerini dolaştık. Dönüşte şöyle bir çat kapı yapalım dedik. Bizi görünce ev sahibesi şaşırdı. Dedik evin beyi yok mu? Yok dedi. Eve davet etti. Peynir, bal, çay… Hemen telefonla da beyini arıyor. Bey, bey Başbakan bizde diyor. O da diyor ki iyi bakın…”



Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın anlattığı bu anı, yeni dönem ile ilgili önemli ipuçları veriyor.



Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden siyasete dönmesinin ardından yaptığı şu açıklamalarında yeni dönemin kodlarını görebiliriz:



'İslamcı olanlar atılıyor, İslamcı olmayanlar getiriliyor' deniliyor. Bir siyasi partinin çalışmalarında, İslamcı olmak ya da olmamak şeklinde bir ayrım yapmak zaten yanlış. Biz tekkeye mürit aramıyoruz ki. Siyasi parti için esas olan, dürüst, ilkeli, vatanını, milletini seven, parti ilkelerine uyacak insan aramaktır.


Son günlerde şahsım ve partim üzerinden yine böyle malayani bir tartışma başlatıldı. Benim adıma, sevgili gençler Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü konuşur. Dolayısıyla başka kimse benim adıma söz sahibi değildir, konuşamaz. Kim konuşuyorsa, onlar fitne üretiyor. Bunlara fırsat vermeyeceğiz. Sosyal medyada sakın bu oyunlara gelmeyin.




'Böyle gelmiş böyle gider' diyemeyiz. Böyle gelmiş böyle gitmez. Eksiklerimiz nelerdir, nerede hata vardır, bunlara bakmamız gerekir. Kucaklaşma ağının çok geniş olduğu bir yaklaşımı ortaya koymamız gerekiyor. Bununla birlikte şunu da çok açık ve net belirtmeliyim ki 'Bu hareket bizi dışladı' dedirtmeme konusunda elimizden geldiğince gayret edeceğiz.


Erdoğan'ın ortaya koyduğu bu yaklaşımlar, AK Parti'de inanılmaz bir heyecan oluşturdu. Ankara kulislerinde AK Partililer, “Kendimizi 2002 14 Ağustos öncesi gibi hissediyoruz” ifadeleriyle heyecanlarını dile getiriyorlar. 2019'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 3 Kasım'a denk gelmesi ayrı bir anlam ifade ediyor, AK Partililer için.



Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın anlattığı

Ani

anısı, beni yıllar öncesine götürdü. Yıl Aralık 1999, Hüseyin Besli Yeni Şafak Gazetesi'nin Genel Müdürü. Haber merkezinden beni alarak Düzce'ye doğru yola çıktık. Recep Tayyip Erdoğan, 12 Kasım Düzce depreminden etkilenen vatandaşları ziyaret ediyordu. Aylardan Ramazandı. İftar vakti yaklaştı. “Orucumuzu nerede açacağız” diye merak ederken, giderek vakit yaklaşıyordu, ancak iftar için herhangi bir organizasyon yoktu. Tam akşam ezanı okunmaya başladı. Erdoğan eşi Emine Hanım'la birlikte derme çatma bir barakaya girdi. Biz de peşinden. Yer sofrasına bağdaş kurup oturdular.



Herkes bir şekilde sofrada yerini aldı. Bir tek ben ayakta kaldım. Erdoğan kaşlarını çatarak “Sen niye oturmuyorsun?” dedi. “Başkanım fotoğraf çekip oturacağım” dedim. Sonra öğrendim ki benim oturmamam aileyi rencide eder gerekçesiyle böyle çıkışmış bana Erdoğan. O zamana kadar çektiğim tüm fotoğrafları gazetenin arşivine teslim ediyordum. Zaten başka şansımız da yoktu. Şimdiki gibi dijital fotoğraf makineleri yoktu. Dia film çekimi yapıyorduk. Ama o olaydan sonra bazı kareleri kendime saklamaya karar verdim. Erdoğan'ın partiye dönüş töreninde yaptığı konuşma sırasında tam 18 yıl sakladığım işte bu fotoğraf aklıma geldi.



Erdoğan, 1999 yılında Düzceli depremzedelerle kucaklaşırken, “muhtar bile olamayacak!” durumdaydı. Ama o, milletin gücüne inandığı için hiç pes etmedi. Önce Başbakan, sonra Cumhurbaşkanı oldu. Şimdi de milletin onay verdiği anayasa değişikliği ile partisinin başına dönüyor. 2019 yılında yeni sistemin ilk Cumhurbaşkanı seçilmek için de kolları sıvadı.



Yeni dönemi anlamak isteyenler için bu fotoğraf her şeyi anlatıyor.

#Recep Tayyip Erdoğan
#AK Parti
#Anayasa
7 yıl önce
Yeni dönemin ‘fotoğrafı’
Mezeleme, hümeze ve lümeze
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!