|
Yeniden Büyük Taarruz

Yeni yıla kanlı bir saldırı ile başladık. İstanbul'da Türkiye'nin elit insanlarının takıldığı eğlence mekanında gerçekleşen saldırıda aralarında yabancı uyrukluların da olduğu 39 kişi hayatını kaybetti. Gittikçe daha da profesyonel saldırılara maruz kalıyoruz. Rus Büyükelçi suikastinden sonra İstanbul'daki saldırı nasıl bir profesyonellikle karşı karşıya olduğumuzu gözler önüne seriyor.



100 yıl sonra Sevr'i dayatmak istiyorlar. Türkiye direndikçe de daha şiddetli saldırılarla karşılaşıyor. Saldırılar 2011 seçimlerinin ardından başladı. 2011'den önceki Ergenekon ve Balyoz kumpaslarını bu saldırının zemini olarak düşünebiliriz. Ancak en açık saldırı 7 Şubat MİT krizi ile başladı. Gezi ve 17-25 Aralık ile devam etti.

15 Temmuz darbe ve işgal girişimiyle saldırılar zirve yaptı.


İstanbul Ortaköy'deki saldırıyı, bütün bu saldırıların devamı olarak değerlendirmek lazım. Birileri, 15 Temmuz'da başaramadığı işi tamamlamayı kafaya koymuş. Ve bunun için sivil, savunmasız demeden herkesi katletmeyi göze alarak saldırılar gerçekleştiriyor.

Ama rastgele eylemler yapılmıyor. Eylemlerin şekline ve hedefine bakıldığı zaman Türkiye'deki toplumsal bütünlüğü hedeflediği açıkça görülüyor.

Maalesef teröristlerin ve terörün arkasındaki aklın amacına hizmet edecek işbirlikçiler de var aramızda.



Saldırıların ardından bazı tepkilere baktığımızda ülke adına üzülmemek mümkün değil

. Bu kadar profesyonel bir cinayeti, sıradan dini duygulara ve mezhepçi anlayışa indirgemek her halde bu katliamı yapan teröristlerin bile aklına gelmemiştir.

Bu cinayetlerden etnik ve mezhebi amaçlar çıkarmaya çalışanlar, ihanet içinde değilse büyük bir gaflet ve dalalet içindedir. Bu saldırı bir yaşam tarzına, bir mezhep anlayışına, bir etnik aidiyete değil, bu saldırı hepimize, tüm Türkiye'ye hatta İslam dünyasına yapılmış bir saldırıdır.



Bu saldırının hedefinde, Türkiye'nin toplumsal bütünlüğü, Suriye'deki ateşkes, Fırat Kalkanı Operasyonu, terörle mücadele kararlılığı, Anayasa değişikliği var. Özetle Türkiye düşmanlarının tüm emelleri bu saldırının temelinde yer alıyor. Daha ağır şeyler söylenebilir. Ancak gerçekten toplumsal bütünlüğümüz hiçbir zaman bu kadar tehdit altında olmamıştır. Dolayısıyla bağrımıza taş basarak, yanlış anlaşılmaların önüne geçerek, daha sağduyulu hareket etmeliyiz.



Özellikle twitter, facebook gibi sosyal medya üzerinden toplumu tahrik etmek isteyenlere asla itibar etmeyin.

Bu saldırıların arkasındaki akıl, gerek gerçek kişiler eliyle gerekse beslediği trollerle bu tür saldırıların ardından toplumsal kutuplaşmayı tetikleyici içerikler yayıyor. Bu içeriklerle öfkemizi artırmak, karşıt görüşler nezdinde ayrışmayı derinleştirmek isteyenler var. Bunların önemli kısmının yurt dışında ikamet etmesi ayrıca dikkat çekici. Bunları şikayet edelim ama oyunlarına gelmeyelim. Ayrıca bunların büyük kısmının FETÖ'nün teröristleri olduğunu da unutmayalım.



Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde seferberlik çağrısı yapmıştı.

Sayın Erdoğan'ın son dönemlerdeki açıklamalarına dikkat ettiğimizde aslında nasıl bir saldırı ile karşı karşıya olduğumuzu aslında çok net bir şekilde görüyoruz. Erdoğan Lozan'ı, Sevr'i gündeme taşıdı.

“İkinci Kurtuluş Savaşı” dedi. 100 yıl önce bizi Anadolu'dan söküp atmak isteyenler tekrar karşımızda. Direndikçe daha profesyonel ve daha şiddetli saldırıyorlar. Direnmeye devam edeceğiz, yine de saldıracaklar. Çünkü biliyorlar ki 100 yıl sonra tekrar mağlup olurlarsa bir daha asla Türkiye'yi durdurmayacaklar.



15 Temmuz bizim ikinci Çanakkalemizdi. Ama savaş bitmedi. Tıpkı Çanakkale'de olduğu gibi yenildiklerinde geri çekilmedilerse 15 Temmuz yenilgisine rağmen çekilmiyorlar.

Çanakkale'yi nasıl ki 30 Ağustos Büyük Taarruz'la zafere dönüştürdüysek, 15 Temmuz'u da yeni bir “Büyük Taarruz”la nihai zafere dönüştürmeliyiz.



#Büyük Taarruz
#Reina saldırısı
#FETÖ
7 yıl önce
Yeniden Büyük Taarruz
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü