|
Korkakların kıyameti
Pusu, kumpas, şaibe, şantaj. Bu dört kavramın temsilcileri ülkemize tuzak kurmak için birleşmiş görünüyor. İttifak halindeler. Şantaj, batı dünyasına karşılık geliyor. Mesela Sonsuz Sahte'yi iade etmeyecekler. Onunla henüz işleri bitmedi. Hâlâ kullanışlı durumda. İzlediğimiz son görüntüsünde, Haçlı zihniyetinden övgüyle bahsediyor. Onlar sizin namusunuza, canınıza ilişmezler diyor. Dünyada bundan daha büyük bir yalan herhalde olamazdı. Kendisine küçük bir araştırma konusu:
Suriye'nin Maara beldesi. (1098-99 yılları.)


Başından beri, yaşananları hakkın ve bâtılın mücadelesi olarak görüyoruz.

Böyle anlıyor ve inanıyoruz. Haçlılara methiye düzenler, bâtılın yanında yer almış oluyor. Faaliyetleri de zaten bunu ispatlıyor.



15 Temmuz gecesi, korkağın kıyametini gördük. Vatansızlar ile imanlılar arasındaki savaşa şahitlik ettik. Kumpas ehli hainler, kaçarken kendilerine yakalandılar. 'Korkuya yakalanmak' da diyebiliriz.



Devamı geldi, gelecek. Şimdi de pusunun ve şaibenin temsilcileri saldırıyor. Van, Bitlis, Elazığ ve Gaziantep.

Terör belâsını lanetleyenler, tekbirler eşliğinde yürüyorlar. Hak ile bâtıl demiştik, yine diyelim.


Terör saldırılarıyla birlikte gündem ve öncelik de değişti. Tek derdimiz paralel yapı iken, başka konularımız da oldu. Dikkatimiz dağıldı. Evet, üst akıl.



***



Hep söylüyoruz: En yeni sıkıntımızın bile birkaç asırlık tarihi var.

İşte bu yüzden Antep ile Halep'i birbirinden ayrı düşünemeyiz.

Suriye, nasıl da ülkemizin iç meselesi haline geldi. Bundan kaçınmamız mümkün mü? Hayır. Örneğin bir hançere benzeyen terör koridoru. Kayıtsız kalabilir miyiz?



Bin yıl içinde dünya kaç kere yıkıldı ve yeniden kuruldu.

Moğol istilâsı, Haçlı seferleri, Ermeni isyanları, Cihan harpleri ve son olarak terör dalgası. Allah'a şükür, hâlâ buradayız. Aslımızı ve esaslarımızı koruyoruz. Bir gecede gördük bunu. Ecdadı iyice anladık.



Bu kuvvetli millet, asla çözülmemiştir.

Dirayeti kırılamamıştır. Feraset ve metanet sahibidir. Umutsuz veya zayıf zamanlarda dahi ileri harekât yapma kabiliyetimiz vardır. 1918 tarihli Kafkas İslâm Ordusu'nu hatırlayalım. Kıbrıs Barış Harekâtı da buraya eklensin.



Varlık / yokluk endişesine alışık bir milletiz. Birçok şeyimiz bu endişe üzerine kuruludur. Bizi dinç ve uyanık tutan da budur. Daima tetikteyiz.


Aylardır canımız yanıyor. Üzülüyoruz. Fakat biliyoruz ki, Türkiye çınarının kökü, bütün ayrık otlarından daha derindedir, kuvvetlidir. Gölgesi bile hepsini kurutmaya yeter


#Maara
#Sonsuz Sahte
#15 Temmuz gecesi
8 yıl önce
Korkakların kıyameti
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’