|
Korkma
Hiç görülmemiş ittifaklar ve iltifatlar dönemindeyiz. Kirli beraberlikler, benzeri olmayan ortaklıklar. Neredeyse her gün yeni bir işbirliği örneğine şahitlik ediyoruz. Son olarak, dokuz terör örgütü ülkemize karşı birleşme kararı aldı.
“Birlikte kazanacağız” diyorlar. Kazançları, kimlerin kaybı olacak?
Ankara'daki toplu cinayet, sorunun cevabını da verdi: Hayatlarının baharında olan gencecik talebeler, işçiler, emekli memurlar…


Sıklıkla Gazi Mahallesi'ne yolum düşüyor. Üç gün önce gördüğüm bir duvar yazısı: 'Cephe - Hizbullah omuz omuza.' Duvarlarda, Hizbullah ve Nasrallah'la ilgili çok sayıda övücü slogan var. Bu yakınlığın ideolojiden değil de mezhepten kaynaklandığı oldukça açık. Aynı kesim, vaktiyle, bizi İran'a göndermek istiyordu. Biz yurdumuzda kalınca, kendileri gitti, gidiyor.



Türkiye düşmanlığında sebat edenlere, ısrarcı olanlara karşı, yeni bir hamleye, taze bir nefese ihtiyacımız var.

Bütün kırgınlıkları ve kızgınlıkları bir kenara bırakacak, kişisel meseleleri sonlandıracak, en basit ifadeyle 'önce vatan' diyecek bir ruha.



Düşmanlık etmek isteyenin bahanesi çok olur. Gerekçe bulmakta sıkıntı yaşamaz, zorluk çekmez.

Bugün Erdoğan üzerinden millete ve memlekete düşmanlık edenler, dün Erbakan üzerinden bunu yapıyordu. Bu şekilde isimler vererek, eski devirlere kadar gidebiliriz, gitmeliyiz.



Biliyor ve yaşıyoruz ki, bu toprakların hain kontenjanı daima yüksek olmuştur. Birbirlerini hemen bulur, dayanışma içine girerler. Buna karşılık, bizler ne yapıyoruz, yapmalıyız?



Hep birlik ve beraberlikten bahsediyoruz. Peki, uygulama noktasında ne durumdayız? Edebiyat âlemine, siyaset dünyasına, medya sahasına bir bakalım. Gördüklerimiz, içimizi rahatlatıyor, umut veriyor mu? Yazmıştık, yine yazalım:

Birbirimizle yeniden tanışmalıyız.


Memleketin düşmanları birleşiyor, evlatları ise boyuna birbirinden ayrılıyor.


***


İyi günlerin, sevinçli zamanların zayıf tarafları vardır. Çabuk bozulur, kırılır.


Birkaç yıl içinde geldiğimiz yer: Yakın çevremiz dâhil, kim dost, kim değil, artık seçemez olduk.


Bizi kuşatan büyük bir fenalığın içindeyiz.

Bu cennet vatan, cehenneme çevrilmek isteniyor. Memleketimiz tehdit, milletimiz tahrik altında.

Seçenekler artık ikiye inmiştir: Burası ve karşısı.



'Burası' neresidir ve nedir? Mümin güven yurdudur. Türkiye emin beldedir. Müslümanların güvencesidir. Ülkemiz uzun bir aradan sonra tekrar ümmetin umudu oldu. Sonrası malum. Zalimler dışardan, bölücüler içerden, azılı laikler sosyal medyadan, aşırı hainler her yerden saldırıyor.



Devletler, kurumlar, kişiler. Türkiye'nin kıbleye dönmesinden rahatsız olan kim varsa, karşı safta yerini aldı.


Sağlam durmalı, dirayetli olmalıyız. İsmet Özel, “herkesin bahanesi var, senin yok” derken, kime seslenmiş olabilir?

Sabır, bazen dişini sıkmak, bazen de mücadele etmektir.


Evet, terör.

İnsandan insanlığı çıkarırsanız geriye ne kalır?

Elcevap: Belhum adal.


#ittifaklar
#Mümin
#İsmet Özel
8 yıl önce
Korkma
Beşeri sermayemiz ve üniversitelerimizin durumu ve katkısı
Yaşasın Türk adaleti... ama bazı hakimler hariç...
Ney, Niçin İnsân-ı Kâmil"e Benzer ?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?