|
Milletin birliği ve memleketin bütünlüğü için

Vatan, doğduğumuz veya doyduğumuz değil, olduğumuz yerdir. Olmak; varlık halini almak, olgunlaşmak, tamamlanmak, meydana gelmek.



Bizler, Anadolu'da millet olduk. Aldık, verdik. Nihayetinde, burası bize kaldı. Ve nasıl? Haritayı açıp bakalım.

Dünyanın hangi ülkesinde bu kadar çok ilin ve ilçenin kurtuluş günü var?


Lozan'da neler yaşandı, bilmiyoruz. Bildiğimiz, ülke yönetiminin kendine Müslüman olmaktan bile vazgeçtiğidir.



Milletimizin tekrar aslına dönme çabası, yirmi yılı aşkın bir zamandır sürüyor. Yeniden 'tarihimizin gücünü' ve sorumluluğumuzu duymaya başladık. Bunun elbette bir bedeli olacaktı, oluyor. Yaşananlara bu açıdan da bakabiliriz.



Ebubekir Kurban, o kıymetli eserinde, 'Türkiye sevgisi imandandır' diyor.

Bu topraklar, namaz kılar gibi vatan kılınmıştır. Emanettir. Duadır.


'Bu dünyanın anlamı bu dünyada değildir' deniliyor. Türkiye için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Türkiye'nin anlamı, Edirne ve Ardahan'dan değil; Kudüs'ten, Mekke ve Medine'den, Musul ve Halep'ten, Semerkant ve Buhara'dan, Üsküp ve Mostar'dan başlar.



Burası emin beldedir. Garipler yurdudur. Yaralanan Filistinliler de, vatanından kovulan Uygur Türkleri de buraya gelir, sığınır. Soframıza milyonlarca kaşık konmuştur.



Anadolu'nun kapıları önce bizlere, ardından da dini, dili ve ırkı ne olursa olsun, bütün mazlumlara açılmıştır. Örnekleri çoktur.



Bu aziz millet, ümmetin gözüdür, bileğidir, kalbidir, kutup yıldızıdır.

Erbakan, Erdoğan gibi liderlerin İslâm âleminde derin bir karşılık bulması, itibar görmesi, sözümüzü doğrular.



***


Bosna, Kosova, Azerbaycan, Kırım, Suriye, Filistin, Mısır, Irak… Bu büyük coğrafyada mezalim olduğu, haksızlık yaşandığı zaman, ilk şu söylenir: 'Türkiye böyle bir şeye kayıtsız kalamaz.' Gücümüz yetsin veya yetmesin, vazifemiz budur. Çünkü ülkemiz, bütün buraların özüdür, özetidir.



Yine, inanıyoruz ki, Beyazıt veya Fatih'te toplanan yüz kişi, bir başka ülkenin meydanındaki binlerden daha tesirlidir.



Türkiye'nin anlam ve önemini bilmeyenler, yaptıklarının neye karşılık geldiğini de kavrayamazlar. Yapıp ettiklerimiz, Türkiye'nin yeminli düşmanlarıyla paralel gidiyorsa; önce durmalı, düşünmeli, geri çekilmeli, sonra da hatamızın telafisi için çalışmalıyız.



Geldiğimiz yer itibariyle, artık üzerine titrememiz gereken, milletin birliği ve memleketin bütünlüğüdür.

Bu hayati konuda herkesi sorunlu değil de sorumlu davranmaya davet ediyoruz.



Kaybettiklerimizi hatırladıkça elimizde kalanlara, gidenleri gördükçe yanımızda duranlara daha sıkı sarılırız. Bunun bize bir şey söylüyor olması lazım.


Yazımızı Esad Coşan Hocaefendi'nin çeyrek asır önce yaptığı uyarıyla bitirelim.

Dinî ve Millî Teyakkuz İlanı

başlıklı makalesinden: “Müslümanların yekvücut olmaları, birleşmeleri, anlaşmaları vazgeçilmez şarttır; aklın, basiretin, imanın, izanın, irfanın yegâne yolu budur. Başkaca yollar ve davranışlar dünyada ve ahirette büyük ziyan getirir; tarihte getirmiştir, istikbalde de getirecektir.”


#Lozan
#Esad Coşan Hocaefendi
#Millî Teyakkuz
#Bosna
#Kosova
#Azerbaycan
#Kırım
#Suriye
#Filistin
#Mısır
8 yıl önce
default-profile-img
Milletin birliği ve memleketin bütünlüğü için
"Şortlu kıza dayak" haberi ve düşündürdükleri
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!