|
Son bakış

Güne sekiz şehidin acısıyla başladık. Yazıya bu yarayla oturduk. Sözün bittiği yerden seslenmek elbette zor.



Neredeyse her gün kelimelerin tükendiği birkaç olaya şahitlik ediyoruz. Kader ve keder. Hayatlarımız talihsiz bir zamana denk geldi. İmtihanımız çetin geçiyor.



Hakkâri'den Bangladeş'e kadar geniş bir coğrafyada kıymetlerimize kıyıyorlar. Bizi öldürüyorlar. İnşallah tükenmeyeceğiz.



Asâfnâme'de geçer. 'Savaş sırasında korkmamak, sabit durmak.' En ağır şartlarda bile istikamet üzere olmak. Sırat-ı müstakim. Allah kerim.



Bu topraklarda yaşayanlar birbirlerinden her zaman haberdardır.

Ebubekir Kurban, bu cümleyi Anadolu için kuruyor. Coğrafyayı daha da genişletebiliriz. Bangladeş'teki cinayetlere yüksek sesle tepki veren tek ülkeyiz. Liste uzun: Mısır, Suriye, Filistin…

Millet ve devlet, artık aynı hassasiyette buluşuyor.

Önceden böyle miydi?



Biz boşuna 'Türkiye' demiyoruz. Ne varsa, yine burada var. Umut, irade, irfan, dirayet, metanet. İsteriz ki devamı 'kuvvet' olsun. Evet, kuvvetlenmeliyiz.



İşin aslı: Bu topraklar hem alnımızın akıyla, hem bileğimizin hakkıyla vatan kılınmıştır. Öyle görünüyor ki, tekrar bileğe dönmek durumunda kalacağız.



***


Bangladeş'teki cinayetlerin zamanlamasına dikkat ediyor muyuz? İdamların kırk yıl sonra gelmesi neyin göstergesi? Tepkinin en aza inmesi için şartların olgunlaşması beklenmiş gibi görünüyor.



Şehitler kervanı: Abdülkâdir Molla, Gulam Nizam, Muhammed Kamaruzzaman, Ali İhsan Mücahid ve son olarak Rahman Nizam. İslâm cemaatinin kıymetli mensupları.

Biz bu müminleri Erbakan Hocamızın sayesinde tanıdık.

Hepsini sevdik ve saydık. (Hak yerini bulsun: Çarşamba günkü nüshası için Millî Gazete'ye duacıyız.)



Alimlerimizin suçu neydi? Ayrılığa karşı çıkmak, birlik ve beraberliği savunmak. Pakistan ile Bangladeş (Doğu Pakistan) arasındaki ayrışma sırasında, tavırları/ duruşları buydu.



Dikkat ederseniz, İslâm birliğini savunan, ayrılıklara karşı çıkan, oyunlara işaret eden kim varsa, öyle veya böyle, bertaraf edilmek isteniyor.

Ne yazık ki, çoğunlukla da başarılı oluyorlar. Güdümlü mahkemeler, taraflı yayınlar, tehditler, kumpaslar, darbeler vs.



Burada da yaşanmadı mı? Yaşandı, yaşanıyor.



Son örnek: Milletle pek bir ilgisi bulunmayan Halk Partisi, kandan bahsediyor. İktidar olsalardı, ordu ve polis teşkilatına güveniyorlar derdik. Başka bir silahlı güçleri var da biz mi bilmiyoruz?



Anlaşılan o ki, ülkemizin önüne yeni bir imtihan daha konulacak. Sabır.



***


Hem kayıplarımızı, hem yasımızı tutamaz hale geldik. “Acıyı bastırmanın yolu yine acıdır” deyip teselli oluyoruz

.



Gazzeliler, Müslüman Kardeşlere savaş ilan eden katillerin eline / gözüne bakıyor. Coğrafyadan dolayı buna mecburlar.



Arakan Müslümanları, âlimlerimizi şehit eden Bangladeş yönetiminden medet umuyor. Arakanlı mazlumlara iyi davranmadıklarını biliyoruz.



Bu iki çaresizliği başka yerlerle çoğaltabiliriz. Halimiz ve ahvalimiz kısaca böyle. Allah yardımcımız olsun.



Yazımızı Ebubekir Kurban'ın cümlesiyle/ temennisiyle bitirelim:

Türkiye meselesi sağlamlık kazandıkça, dünya Müslümanları da sağlamlık kazanır.

(Türkiye Sevgisi İmandandır, sayfa 73.)


#Asâfnâme
#Ebubekir Kurban
#Abdülkâdir Molla
#Gulam Nizam
#Muhammed Kamaruzzaman
8 yıl önce
Son bakış
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi