|
Sadece "evet-hayır" değil

Bir haftalık aradan sonra yeniden gündeme bıraktığım yerden dönmek istiyorum. Bıraktığım yer TÜSİAD''ın söz ile fiil uyuşmazlığıydı. Başbakan sert çıkarak bitaraf olan bertaraf olur dedi bu olanlara.

Sanayi Bakanı Nihat Ergün referandumun iş dünyasını çok ilgilendirdiğini söylemiş ve sahip çıkılması gerektiğini belirtmişti. Ardından iş dünyası örgütlerinden ses gelmeye başladı. İlk ciddi ses İTO (İstanbul Ticaret Odası) Başkanı Murat Yalçınta''tan geldi. Ve peşi sıra ''evet'' açıklamaları sıralandı.

Oysa ben TÜSİAD''ın referandumda ''evet'' ya da ''hayır'' demesini beklemiyordum. Hatta açık söylemeliyim ki iş dünyası örgütlerinin de ''evet'' ya da ''hayır'' demeleri benim için çok önemli değil. Zaten bu tür kararlar kurumsal olarak alınamaz.

Ben TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner''in açıklamalarını izlediğimde açıkçası net bir HAYIR kampanyasını dahi başlattığını söyleyebilirim. Yani söz ile eylem birbirini tutmayabildiği gibi sözün tam tersi bir eylemi de TÜSİAD gösterebiliyor.

Mesela TÜSİAD YAŞ sürecini değerlendiren bildiride BALYOZ tutuklamalarını hükümet işi olarak gösteriyor. Bunu ''öyle algılanıyor'' tezi ile kamuoyuna bildiriyor. Bu bildiriyi yayınlarken o kararları veren mahkemeleri, savcıları ne ile suçladığını ce verdiğini düşünemiyorum bile.

Başkan Ümit Boyner Anayasa paketindeki değişiklikle ilgili yargısal bağımsızlık zedeleniyor tezini savunuyor. Oysa geçmişi de hatırlamak lazım bu kritik zamanda.

Mesela mevcut yargısal yapı ile Susurluk nasıl kapatıldı? Şemdinli savcısı nasıl demokrasi kurbanı oldu? Ergenekon var mı, yok mu? Demokrasiye darbe girişimleri oldu mu? Toprak altından fışkıran silahlar, Danıştay gibi saldırılar, aynı seriden bombaların bir orada bir burada eylemlerde kullanılmaları ne olacak?

Yani demokrasinin rafa kaldırılmak istendiği durumlara TÜSİAD ne diyor bilemiyoruz. Ses ya çıkamıyor veya çok cılız kalıyor.

Hatta asıl sorun TÜSİAD''ın demokrasinin rafa kaldırılmak istenmesi ile mücadelenin neresinde yer aldığıdır.

''Demokrasi civcivleri'' benzetmem gibi bir durumu yıllardır zaten izliyorum. Darbe girişimlerine, silahlara, yargı direncine geçmişin onca şaibeli örneklerine rağmen TÜSİAD sessiz kalırken seçim barajı, parti içi demokrasi diye tutturması garip geliyor.

Biraz geçmişlerini hafızalarına getirmeleri gerekiyor. En azından sözleri ile uyumlu bir kişilik oturtmaları Türk sermayedarlarının itibarları açısından önemli olsa gerek. TÜSİAD “tarafsızız” derken şifreli cümleler ile HAYIR demesi garibime gidiyor.

Ama bunların çok da önemi yok. Asıl önemli olan TÜSİAD''ın önce demokrasiye sahip çıkma zaruretidir.

Vakti zamanında sahip çıkamadığın çocuk büyüyünce nimetini nasıl yiyebilirsin ki?

YENİ ANAYASA VE TOBB – TÜSİAD

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner yeni Anayasa isteğini belirtirken bunun alttan gelen tabanın isteklerine uygun olması gerektiğini söylüyor. TÜSİAD''ın da geçmişte Anayasa çalışmaları olduğunu biliyoruz.

Sadece 600 üyesi olan ülkenin en elit, en zengin bu derneğin alttan gelen anayasa çalışması nasıl olacak? Eğer alttan gelen bir anayasa yapılacak ise ki zaten yapılmıştı bu iş en yaygın örgüt olan TOBB öncülüğünde olamaz mı?

Ben iş dünyasının yeni anayasa çalışmasını da aynı siyasi partilerin durumuna benzetiyorum. TOBB''un anayasasına karşı TÜSİAD''ın anayasası. Maşallah herkesin bir anayasası var da bu anayasaları sahiplenecek adam bulamıyoruz.

Hatta kendi yazdıkları anayasaları dahi gün geliyor sokağa atıp sahipsiz bırakabiliyor bizim sermayedarlarımızın dernekleri.

Mesele yasa yazmak, söz söylemek değilmiş. Mesele evet ya da hayır demek de değil. Asıl mesele demokrasinin kendisine sahip çıkmaktan geçiyor. Demokrasiye sahip çıkıyorum tezini ise sözleri ile değil biraz da geçmişleri ile görmeleri gerekiyor.

Ergenekon''u

Darbeleri,

Balyozu

Toprak altındaki silahları,

Yargısal müdahaleleri

Görmezden geleceksin

Ve

Demokratım diyeceksin.

Referanduma değil; asıl demokrasiye sahip çıkılmalıdır.

14 yıl önce
Sadece "evet-hayır" değil
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’