|
"Şanghay Bloku" ve kuşkulu sessizlik

Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan''ın Çin''in Şanghay kentinde 15 Haziran''da kuruluşunu ilan ettikleri "Şanghay Bloku", nedense Türkiye''de fazla yankı bulmadı. Oysa yeni Blok''la, Orta Asya''yı kontrol etmek oradan da bütün Avrasya üzerinde etki kurmak için sürdürülen Büyük Oyun''da yepyeni bir perde açıldı. Oyunun önemli aktörlerinden Türkiye ise, Şanghay Bloku ile Orta Asya''dan dışlanmış oldu. Rus-Çin ittifakı bir taraftan Japonya ve Hindistan''ı tehdit ederken, diğer yanda ABD ve Türkiye''yi Orta Asya''dan sildi, bölge enerji kaynakları ve boru hatları üzerinde tam denetimi sağladı.

Avrupa Ordusu pazarlıklarından dışlanarak, AB''nin geleceğinde yer bulamayan Türkiye, hayat damarları olan Orta Asya''yı da kaybetti. Bu durumun "ABD-İsrail ekseni"ni Türkiye için alternatifsiz hale getirmesi muhtemel.

Yeni global aktör

Türkiye''nin geleceği üzerinde çok derin izler bırakacak olan Şanhay Bloku''nun Türkiye açısından hayati önemde iki sonucu var:

Birincisi; ABD ve Avrupa dışında yepyeni bir güç dengesi oluştu. ABD''nin küresel hegemonya projesine karşı Avrupa''dan sonra ikinci karşı çıkış Rusya-Çin cephesinden geldi. ABD''nin "global jandarma"sı NATO''ya karşı, doğum sancısı çeken Avrupa Gücü''nden sonra Şanghay Paktı''nın ortak askeri gücü ortaya çıktı. Şanghay Beşlisi, Hindistan''a karşı Pakistan''ı da yanına aldıktan sonra "global oyuncu" olarak tavrını daha da net olarak ortaya koyacaktır.

İlk başlarda Orta Asya''daki "İslami canlanma"yı yok etmek için oluşan bu yakınlaşma, bir taraftan Orta Asya''ya yeni bir şekil veren, diğer taraftan da ABD''nin Füze Savunma Sistemi''nden Avrupa ordusuna, nükleer silahların yayılmasından Irak ambargosuna, petrol ve doğal gaz boru hatlarından Güvenlik Konseyi''nde ortak tavır almaya kadar bir çok küresel konularda tavır belirler hale geldi.

Yeni blokun öncelikli iki hedefi var: Orta Asya petrol ve doğal gaz kaynaklarına milyarlarca dolar yatırım yapan ayrıca NATO''nun etkinlik alanını bölgeye yaymaya çalışan ABD ve en yakın müttefiki Türkiye. Blok''un, ABD''nin yeni dünya sistemine bir meydan okuma olduğu ambleminden bile belli. Amblemdeki haritada ABD''ye yer verilmemiş.

Oluşum aynı zamanda, iki dev güç olan Rusya ve Çin''in tek kutuplu dünya düzenine karşı ne denli işbirliği içinde olduklarının da ilk resmi göstergesi. Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin Temmuz ayında Moskova''ya gidecek ve Rusya lideri Vladimir Putin ile dostluk anlaşması imzalayacak.

Türkiye ne yapmaya çalışıyor?

Türkiye için ikinci sonucu ise şu: Yeni oluşum Türkiye''nin hayati çıkar alanları üzerinde şekillendi. Sovyetler''in dağılmasından sonra Kafkaslar ve Orta Asya''da ortaya çıkan otorite boşluğunda kendine inanılmaz manevra alanı bulan ve bu güçle bölgesel ve global anlamda öne çıkan Türkiye, bölgede hiç bir zaman inisiyatif ortaya koyamamanın faturasını çok ağır ödedi ve kendini bir anda pazarlıkların ve ittifakların dışında buldu.

ABD, AB ve Rusya-Çin ekseninde oldukça "karmaşık ilişkiler"e sahip olan Türkiye''nin yeni eksene karşı nasıl tavır alacağı resmi görüş olarak henüz tanımlanmış değil. ABD ile stratejik müttefik olan, Avrupa Birliği ile üyelik yolunda çaba harcayan ve Avrupa Gücü içinde kendine yer bulmaya çalışan Türkiye, Rusya ve Çin ile de, özellikle son zamanlarda yapılan stratejik ölçekli anlaşmalarla "derin" ilişkilere girdi.

Ankara bir taraftan ABD-İsrail füzelerini Doğu Anadolu''da konuşlandırıp, hava savunmasını ABD-İsrail yapımı Arrow füzeleriyle İsrail''e emanet ederken, diğer tarafta Rusya ile yürüttüğü enerji projeleriyle ABD''nin bölgedeki planlarına büyük darbe vuruyor, Çin ile "askeri teknoloji transferi"ne dayalı anlaşmalar yaparak Doğu Türkistan''dan Kafkaslar''a kadar çıkar alanlarını Pekin''e devrediyor. Çin ise, Türkiye sayesinde Doğu Türkistan''dan Akdeniz''e ulaşacak ekonomik-güvenlik hattını kuruyor.

Aslında Ankara''nın Rusya ve Çin''e yaklaşması, Avrupa Ordusu ve Kıbrıs konularında AB ile, Kürt sorunu, Kuzey Irak ve Irak''la ilişkiler konularında da ABD ile sorunlar yaşamasından kaynaklanıyor. Ancak Türkiye''nin her iki güçle girdiği güvenlik eksenli ilişki ABD''yi kaygılandırıyor.

Yedek oyuncu mu olacağız?

Göstergeler Şanghay Bloku''nun en büyük darbeyi Türkiye''ye vuracağını gösteriyor. Ancak Ankara''nın Rusya ve Çin ile yürüttüğü "kuşkulu yakınlaşma" ve yeni Blok''a karşı tavrını net olarak ortaya koymaması bir takım endişeleri beraberinde getirmiyor değil. Türkiye de bu oluşumda yer alabilir mi? Bugüne kadar Orta Asya''daki İslami hareketlere karşı Rusya ve Çin ile ortak hareket eden Türkiye''nin Şanghay Bloku''na karşı tavrını net olarak ortaya koyamamasının asıl sebebi ABD''nin tepkisinden çekinmesi mi? Eğer Blok''a eklemlenirse bu, Türkiye için oldukça hazin bir durumu ortaya çıkaracak. Bugüne kadar bölgede aktif bir güç olarak görülen Türkiye, kendini bölgede "yedek oyuncu" statüsüne, örgüt içinde ise Kırgızistan veya Kazakistan''ın pozisyonuna düşecek.

Bugünlerde bir MHP Başkan yardımcısı Şevket Yahnici başkanlığında MHP kökenli bir heyet Çin''de üst güzey yetkililerle görüşüyor ve kendilerine Türkiye-Çin ilişkileri ile ilgili brifingler veriliyor. Orta Asya''da en büyük hezimetin milliyetçi bir koalisyon döneminde yaşanması oldukça üzüntü verici bir durum. Hiç bir zaman kamuoyuna açıklanmayan bu karmaşık ilişkilere yönelik milliyetçi tepkilerin kırılması ise başka bir gariplik. Şanghay Blok''u Türkiye''nin dış politika gündeminde ileride ciddi tartışmalara neden olacak.

23 yıl önce
"Şanghay Bloku" ve kuşkulu sessizlik
Ümmet nerede?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?