|
'Kan' isteyen kim? Sana bu sözü kim sipariş etti?
Herkes
küçük hesaplar
ını bir kenara bırakıp aklını başına almalı.
Türkiye'nin güneyinde
, sınırın diğer tarafında neler
planlandığına
, nasıl bir
cephe
oluşturulduğuna,
içerideki muhalif dilin bu cephenin amaçlarına göre nasıl yeniden biçimlendirildiğine
, Türkiye'nin
ana omurgasını
oluşturan direnç hattını
zayıflatmaya
dönük ne tür girişimler ve
fesatlıklar
tezgâhlandığına dikkat etmeli.


Kılıçdaroğlu

'nun

ifadesinden PKK'nın artık

füzelerin

de kullanıldığı

yeni saldırı biçimlerine

,

Başkanlık sistemine

geçiş projesine karşı oluşturulmak istenen

yeni çokuluslu cepheye

odaklanmalı. Bugüne kadar yapılan mücadelenin başarılı olması, Türkiye'nin önüne çıkarılan engellerin büyük bir

sabırla

atlatılmış olması, kesin sonuç almaya ayarlı projelerin başarısızlıkla sonuçlanması

her şeyin tamamlandığı, işlerin yoluna gittiği, bütün yolların açıldığı anlamına gelmiyor

.



Yeni bir saldırı ve yeni ortaklar

Rehavet ölümdür, intihardır

.

Türkiye'nin yüz yıllık hesabının, kişisel hesaplara kurban edilmesi

ani ve çok hızlı çöküş ile sonuçlanabilir. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra hiçbir zaman,

böylesine öfkeli, böylesine çok cepheli bir şer cephesiyle

karşı karşıya kalmadık.



Türkiye ne zaman

kendi yolunu

çizdi, işte o zaman bu cephe kuruldu. Cephenin tek amacı, bu ülkeyi

küçülterek denetim altında tutmak

tır. Bugüne kadar bunu başaramadılar.

“Hiç değilse, durduralım”

diye bir yol tutturdular.

Durduğumuz anda küçülme başlayacaktır

. İşin vahim tarafı burasıdır.



Gezi

ile

Paralel

ile, bunlardan sonra devreye aldıkları

terör

saldırılarıyla, iç işgal girişimleriyle amacına ulaşamayanların bugünlerde bir

yeni cephe biçimlendirdiklerine, içeride yeni ortaklar aradıklarına

, güneyimizdeki bütün terör örgütleriyle işbirliği yaptıklarına, Türkiye'yi durdurmaya dönük

güçlü bir saldırı dalgası için hazırlıklarının sonuna yaklaştıklarına ilişkin güçlü işaretler

var.



Türkiye'ye doğrudan saldırı başlatabilirler


Buradan herkese

açık bir uyarı

, açık bir çağrı yapıyorum: Çok kısa zaman içinde, bu saldırı dalgasının

kıyılarımızı yokladığına

tanık olacaksınız. Türkiye'yi

içeriden vurmaya

, on beş yıldır kararlı bir şekilde devam eden o mücadeleyi

içeriden çökertmeye

çalışacaklarını, bunun için Kuzey Suriye'nin tamamını

Türkiye karşıtı bir cepheye

dönüştüreceklerini, bugünlerde dolaylı olarak yürüttükleri saldırıları bir süre sonra

açık

savaşa dönüştürdüklerini göreceksiniz.



Bunun

bahanesi Başkanlık sistemi

olacaktır. Ama asıl amaç elbette

Türkiye'nin önlenemez büyümesi

, yükselişidir.



Bölgedeki bütün

oyunlar

, güç arayışları Türkiye'yi dizginleme üzerine kurgulanıyor.

Güney'den yaklaşan saldırı dalgası, içeride yeni ittifaklar şekillendiriyor

. Saldırı hazırlığı

çift yönlü

devam ediyor. PKK üzerinden yürütülen

işgal

girişimleri şimdilik durduruldu. Terörle mücadele adı altında yürüttüğümüz

savuma

,

aslında bir dış müdahaleye direnişti

.



Türkiye, içeride korkunç bir bunalıma sürüklenecek,

sınırın hemen ötesine bakamaz hale getirilece

k, Suriye'nin geleceğinde hiçbir rolü olamayacak, bölgede tamamen Türkiye karşıtı bir

güç haritası

şekillendirilecek, ardından da Türkiye'nin

bir bölümünün koparılmasına

yönelik askeri ve siyasi hesaplar devreye girecekti.



“Kan” isteyenler kim, Kılıçdaroğlu?


Bunu kısmen başardılar. Şehirlerimizde aylardır yürüttüğümüz mücadele, bizi meşgul ederken

ABD, Rusya, İran ve bazı Avrupa ülkeleri Suriye'de başka bir harita üzerine çalıştılar

. İçeride meşguliyetimiz devam ederken, Türkiye-Suriye sınırını,

yüzlerce
kilometrelik

cepheye dönüştürdüler.



Bu cephe artık

füze rampaları ile donatılıyor

. Bu cepheye her geçen gün daha da silah yığınağı yapılıyor.

Bazen PYD üzerinden bazen IŞİD üzerinden Türkiye'ye yoklama çekiliyor

. Açıktan şehirlerimize saldırılar yapılıyor.



Onlar saldırdıkça, Avrupa kıvırdıkça, ABD ikili oynadıkça, Rusya doğrudan terör örgütlerine silah sevkiyatı yaptıkça bizim içerideki siyasilerin dili de ona göre şekil alıyor

.



“Kan” istiyormuş adam. Başkanlık

olmazmış.

Bu kan nasıl dökülecek?

Başkanlık sistemi üzerinden bir Türkiye tartışması başlatacaklar. Türkiye'yi durdurmak için yeni senaryolar devreye alacaklar. Bunu da

Erdoğan ve başkanlığa karşı

yapılıyor diye pazarlayacaklar. Oysa asıl savaştıkları Türkiye olacak. On beş yıldır devam eden saldırıların

esas adresinin

Türkiye olması gibi.



Sana bu sözü kim sipariş etti?

Kan dökmek için

iç savaş

mı çıkaracaklar? Bütün terör örgütlerini

tek çatı

altında toplayanlar

toptan saldırıya

mı geçecek? Onlar içeriden saldırırken, sınırın güneyinde oluşturulan cephe açıktan

Türkiye'yi mi vuracak?


Şehirlerimizi terör üzerinden işgal etmeye girişenler bu ülkeyi

Suriyeleştirmeye

girişecekler, Suriye'deki örgütleri doğrudan Türkiye'ye salacaklar ve

“Türkiye cephesi”ni açacaklar, öyle mi?

Bu

“kan

” meselesi basit bir söz değil. Söyletilen,

sipariş edilen bir sözdür

. Arkasında çok tehlikeli bir oyun vardır ve bu oyun sahne almıştır.



IŞİD saldırılarına dikkat edin.

Kili

s'e yönelik saldırılara dikkat edin. Kuzey Suriye koridoru üzerinde yürütülen çalışmalara,

taktik

manevralara dikkat edin.

Türkiye'yi IŞİD'le kapıştırmak isteyenlerin, tek tehlike IŞİD'miş gibi gösterenlerin, bu örgütle savaşın arkasında neler gizlediklerine dikkat edin

. ABD, Rusya ve Avrupa ülkeleri neden Türkiye'yi bu örgütle savaştırıyorlar?



O koridor Türkiye eliyle mi kurulacak?

Bu savaşla

kimlerin elini rahatlatmak

istiyorlar?

IŞİD'in boşalttığı yerlere kimler yerleşecek?

Türkiye'ye yakın muhalifleri mi? Hayır, elbette onlara imkan verilmeyecek?

PKK içeride yoruldu, biraz rahatlatılacak. Suriye içlerinde ise IŞİD'le meşgul edilip PYD'ye alan açılacak. Bütün hesaplar PYD'nin elini güçlendirme üzerine kuruldu

.



Açık söyleyeyim; böyle bir
basiretsizliğe teslim olursak
Kuzey Suriye Koridoru Türkiye'nin eliyle oluşturulmuş olacak

. Biz savaşacağız, mücadele edeceğiz, o alanlara PKK'yı, PYD'yi yerleştirecekler. Ne olacak sonra? Bütün bu bölgeden Türkiye vurulacak. Belki onlarca yıl bu ülkeye kan kusturacaklar?



Bu

açık oyunu

görmüyor muyuz?

Örgütler üzerinden köşeye sıkıştırıldığımızı

, örgütlerin birbirinin yerine ikame edildiğini, ancak hepsinin Türkiye'yi zorlamaya dönük pozisyon alışlarını anlamıyor muyuz? Biri yorulunca geri çekiliyor, diğeri öne çıkarılıyor. Sonra görevleri yeniden değişiyor.



Öncelikli tehdit burasıdır

Kobani

'de,

Kamışlı

'da pişenlerin sınırın bu tarafına sevkedildiğini görmemize rağmen neden hep susuyoruz?

Sınırın diğer tarafında savaşamazsan savaş senin evine gelir

.

Sınırın sıfır noktasında mücadele edemezsen savaş Anadolu içlerine kadar gelir, bunu asla unutmayın

. PKK da, PYD de coğrafyaya dönük yeni harita taslaklarının birer argümanı ve çokuluslu savaşların parçası, unutmayın.



Son günlerde

hem IŞİD hem de PYD'ye silah yağıyor. Füzeler sevkediliyor, bir tür hava savunma sistemi devreye alınıyo

r. Türkiye'nin sınırın diğer tarafından gelen tehditleri savuşturmasının

önünü almaya

çalışıyorlar. İçeride ne olursa olsun, dünyada ne olursa olsun Türkiye için

birinci öncelik bu hattır

. En büyük tehdit buradan gelmektedir.



Nihai hesaplaşmaya doğru

Nihai hesaplaşmaya

doğru gidiyoruz galiba.

“Acımasız direniş”

dediğim sınıra yaklaşıyoruz.

Belki de en ölümcül saldırı bu safhada olacaktır

. İşte o zaman,

bugün açık mücadele veren cephede yer alanların bir kısmının ihaneti öne çıkacak

. Yeni ortaklar bulacaklar ve bu ortakların bir kısmı yakınlarımızdan çıkacaktır.



Biz, Türkiye'nin

güçlü

bir ülke olduğuna, her geçen gün daha da güçlendiğine inanıyoruz.

Siyasi iktidar alanını, ekonomik iktidar alanını genişlettiği kadar, coğrafyanın ötelerine taştığını da görüyoruz

. Siz, geri adım atmazsanız,

direnirseniz, daha fazlasını isterseniz

saldırılar elbette artacaktır. Siz,

Kızıldeniz'den Basra'ya ve Kafkaslar'a kadar elinizi uzatırsanız

içeriden ve dışarıdan yeni düşmanlarınız elbette olacaktır.



Zaten bu mücadele kazanılmadan

yeni Türkiye inşa etme

imkanı yoktur. Bunu biliyor, buna inanıyor, bu mücadelede

sorgusuz sualsiz vatan cephesinde

yer alıyoruz. Çünkü biz, bu mücadelenin Birinci Dünya Savaşı'ndan beri devam ettiğine ve çok cepheli olduğuna inanıyoruz.



PKK ve PYD'nin en büyük destekçisi Türkiye!


Sadece

direnç

hattını güçlendirme derdindeyiz. Sadece

kişisel çıkar hesaplarına ülkenin geleceğini kurban etmeme derdindeyiz

. Sadece bu işte var olanların bir kısmının

bizi ne zaman terk edeceğini tahmin ediyoruz

ve ona önlem almaya çağırıyoruz.


  1. Son söz olarak:
  2. -
    Kılıçdaroğlu
    'nun
    “kan akar” sözünü basite almayın
    . Arkasından ne hesap çıkacağı çok yakında görülecektir.
  3. -
    Kuzey Suriye Koridoru dediğimiz kuşaktaki gelişmeler Türkiye için ölümcül sonuçlara yol açabilir
    . En yakın tehdit buradadır.
  4. -
    IŞİD'le mücadele gözlerimizi kör edebilir
    , bizi yeni hatalara sürükleyebilir. Birileri bizi IŞİD'le meşgul edip PKK/PYD üzerinden başka bir hesap yapıyor olabilir.
  5. -
    PKK ve PYD'nin en büyük destekçisi Türkiye'dir
    . Bu söz sizi ürkütmesin. Bu örgütlere birçok ülke destek veriyor, silah sağlıyor, Türkiye'ye karşı savaştırıyor, onlar üzerinden bizimle hesaplaşıyor. Ama onlar adına
    siyasi aklı iğfal eden
    , ülkeyi yanlış yönlendiren,
    kafa karışıklığı
    oluşturan odak Türkiye içindedir.
    Tehlike kendi içimizdedir.


#Kılıçdaroğlu
#Savaş
#Suriye
#Terör
8 yıl önce
'Kan' isteyen kim? Sana bu sözü kim sipariş etti?
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak