|
Kıbrıs"ın geleceği NATO"ya bağlı

Başbakan Ecevit''in ABD ziyareti''nin en önemli gündem maddesinin Kıbrıs olduğu bir gerçek. Avrupa ve ABD, Ada''nın statüsünün netleşmesi için Atina''ya ve Ankara''ya ikili bir baskı uyguluyor. Çözüm formülleri değişecek ancak değişmeyecek olan tek bir şey var: Anlaşma formülünün Ankara''yı da Atina''yı da rahatsız etmeyecek olması konusunda ABD ile AB''nin kararlılığı.

Peki Kıbrıs sorunu neden bir an önce çözülmek zorunda? Şimdiye kadar neden bu kadar acele edilmemişti? Kıbrıs Türkiye''nin AB ile ilişkilerinin geleceğinde anahtar bir rol oynayacağı gibi, Ankara ile Atina arasındaki sorunların çözülüp çözülemeyeceğini de belirleyecek. Bunlar doğru. Ancak Batı''nın Kıbrıs konusunu bir an önce çözme ısrarı sadece bunlardan kaynaklanmıyor. Ada''nın NATO için ne anlam ifade ettiğine bakarsak, çözüm için bunca ısrarın ve aceleciliğin sebebini anlarız. ABD''nin önceliği Türkiye''nin AB''ye girmesinden ziyade, genişleyen NATO''nun Ortadoğu''yu kontrol altına almasıdır. Kıbrıs''ın çözümü de buna göre şekillenecektir.

Doğu Akdeniz''i Kıbrıs denetleyecek

Kuruluşunun 50. yılında Avrupa güvenliği konseptini aşan NATO, dünya çapında bir müdahale gücüne, ''Amerikan Dünyası''nın silahlı koluna dönüştürüldü. Önce Karadeniz''in kuzeyinden Kafkaslar''a uzanan ittifak, oradan Orta Asya''ya yayıldı ve bu bölgede Rusya ve Çin ile çatışıyor. Atlantik İttifakı, Avrasya merkezli yayılmasına devam ederken, bir taraftan da Ortadoğu''ya açılıyor. Çünkü ''yeni sistem'' Ortadoğu''yu Avrasya ile birleştiriyor ve bir ''Amerikan Ortadoğusu'' oluşturuyor. Yani, Ortadoğu''nun enerji kaynakları ile Hazar çevresi enerji kaynakları için ortak bir denetim mekanizması kurmanın hesapları yapılıyor. İşte burada, Doğu Akdeniz''in denetimi Kıbrıs''tan geçiyor. Ortadoğu barışını, İsrail-Filistin ekseninden İsrail-Suriye eksenine oturtan güç, Kıbrıs''ın çok önemli stratejik avantajını NATO''nun hizmetine sunacak. Böylece hem Suriye, hem Irak, hem de İran denetim altında tutulacak. Türkiye, İsrail ve Ürdün''ün eli daha da güçlenecek. Eğer Suriye kendisine uzatılan son şansı kullanıp İsrail''le barış yapmazsa, o da denetlenmesi gereken ülkelerden biri olacak.

Ankara ve Atina direnemez

Kıbrıs sorununun çözümü Türk-AB ilişkilerinin geleceğini belirleyecek, doğru. Ancak NATO''nun yayılma stratejisine bakılırsa, Türk-AB ilişkilerinin NATO''nun menfaatlerine göre ikinci planda kalacağı görülecektir. NATO üssü bir Kıbrıs için Türk-AB ilişkileri de yoluna girer, Türk-Yunan ilişkilerinde de yumuşama sağlanır. Ankara ve Atina''nın, Kıbrıs sorununun çözümü yolunda inanılmaz esneklikler göstereceğine şahit olacağız. Avrupa''nın Lüksemburg zirvesinde alınan kararlardan çarkedip Türkiye''nin kapısına dayanmasının, Yunanistan''ın Helsinki zirvesinde veto hakkını Türkiye''ye karşı kullanmayacağını açıklamasının ve Türk-Yunan halkları arasında oluşturulan inanılmaz dostluk havasının arkasında hep bu planlar yatıyor.

Türkiye taviz mi verecek?

AB''nin Türkiye''ye yönelik tavır değişikliği, AB ile ABD''nin Kıbrıs konusunda anlaşmış olmalarından kaynaklanıyor. Yani NATO üssü Kıbrıs için Türk-Yunan anlaşmasından önce ABD ile AB''nin anlaşmış olması gerekiyordu. Türk tarafı da dahil, Kıbrıs AB''ye üye olacak. Ada Avrupa sınırları içine girerken Türkiye için artık modası geçmiş olan bir üyelik ihdas edilecek. Türkiye''nin önüne konulacak uzun yolun sonuna gelindiğinde ise, Balkanlar''dan Doğu Avrupa''ya bölgede AB üyesi olmayan ülkenin kalmamış olacağını göreceğiz. Yani üye olmak bir ayrıcalık olmaktan çıkacak. Zaten AB''ye üyelik artık Türkiye için bir dava olmaktan da çıkmış durumda. Pek Türkiye zararlı mı çıkacak? Hayır. Türkiye''nin geleceği Avrupa''dan ziyade Ortadoğu-Kafkaslar ve Orta Asya ekseninde şekilleniyor. Türkiye, ''tek süper güç'' olan ABD ile, dolayısıyla NATO ile ortak bir geleceğe doğru yelken açmış durumda.


25 yıl önce
Kıbrıs"ın geleceği NATO"ya bağlı
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’