|
"Türkistan İslam Partisi"

NATO''nun Ortadoğu''dan Orta Asya''ya kadar geniş bir alana yayıldığı, Avrupa Birliği''nin kendi uluslararası müdahale gücü olan Avrupa Ordusu''nu kurmaya çalıştığı, Rusya ve Çin''in kendi ekonomik-güvenlik eksenini oluşturmaya çabaladığı, dünyanın, İkinci Dünya Savaşı sonrası olduğu gibi, yeniden paylaşılıp yapılandırıldığı, Sovyet sonrası doğan "küresel otorite boşluğu"nun giderilip büyük güçler arasında yeni bir Soğuk Savaş''ın temellerinin atıldığı, Türkiye, İran, Mısır, Endonezya, Nijerya gibi İslam dünyasının güçlü ülkelerinin ABD, Avrupa ve Rusya-Çin arasında oradan oraya sürüklendiği bir zamanda yaşıyoruz.

Son bir kaç yıldır uluslararası ilişkilerin niteliği "askeri-güvenlik" alanındaki restleşmelere doğru sürükleniyor. ABD füze kalkanı ile dünyayı tekrar silahlanmaya iterken, Avrupa NATO dışı askeri mücadale gücü oluşturma çabasıyla küresel "ekonomik-güvenlik" çıkarlarını genişletmeye çalışıyor. Rusya ve Çin ise, "askeri teknoloji transferi"yle taraftar kazanma peşinde. Güçlenen Japon milliyetçiliğinin sonucu olarak Japonya da silahlanma yarışında yerini aldı.

İslami uyanış dalgası ve birinci tehdit

Dünya sisteminin yeniden oluşturulduğu bu geçiş döneminde, küresel aktörlerin "ayakbağı" veya "tehdit" olarak gördüğü bazı ülkeler, uluslar, dünya görüşü veya dinin mensuplarına karşı acımasız bir savaş yürütülüyor. Yeni uluslararası dengenin ağırlık bölgesini oluşturan Kafkaslar, Orta Asya, Ortadoğu ve Güneydoğu Asya bu savaşın en fazla hissedildiği bölgeler. Bu coğrafyanın Müslüman olması, İslam''ın yeni dünya sistemi açısında "birinci tehdit" ilan edilmesine yol açtı. Bunun içindir ki, son on yıldır buralarda İslami hareketlere, müslümanların ekonomik ve siyasi taleplerine karşı acımasız bir tasfiye hareketi sürdürülüyor. Hemen bütün büyük güçler bu savaşta "aynı cephede" yer alıyor. ABD, AB, Rusya ve Çin İslam dünyasını "ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel alanda yeniden yapılandırma"ya çalışıyor. Bölge ülkeleri ise bu güçlerin birer cephe ülkesi misyonu yükleniyorlar.

Özellikle son 5 yıldır Fas''tan Endonezya''ya kadar hemen her müslüman ülkede İslami yeniden "uyanış dalgası" bu yüzden çok büyük darbe yedi. Bir çok ülkede güçlü İslami hareketlerin yerinde yeller esiyor bugün. En demokratik yapılar bile sistemden dışlandı ve iktidarı paylaşmasına imkan verilmedi. Dünya sistemini belirleyen güçler açısından, kendi aralarındaki savaş kadar belki de ondan daha önemli tek bir konu var, o da İslam. İslam''la savaş, yeni küresel denge arayışı için son derece belirleyici olan Kafkaslar, Orta Asya ve Güneydoğu Asya üzerinde yoğunlaşıyor. Afganistan, Tacikistan, Keşmir, Özbekistan, Doğu Türkistan ve Kırgızistan İslam''ın siyasi-sosyal ve ekonomik taleplerle yeniden sahneye çıktığı ülkeler durumunda.

Türkistan''ın İslamlaştırılması

Özbekistan''daki acımasız baskılara karşı ortaya çıkan Özbekistan İslami Hareketi''ne, Taliban''a veya Usame Bin Ladin''e karşı sürdürülen savaş, bu kişi ve oluşumların ciddi anlamda tehdit olmasından değil, İslam''ın yeniden gündeme gelmesinden ve kitleler için alternatif önermelerinden kaynaklanıyor. Üstelik bu güçler özellikle müslüman coğrafyanın kaynaklarının paylaşılmasına, yağmalanmasına şiddetle karşı çıkıyorlar. Büyük güçleri kızdıran en önemli unsur da bu. Ladin''in, Özbekistan İslami Hareketi''nin veya Taliban''ın düşünce tarzı veya eylem biçimi büyük güçler için hiç de önemli değil. Son derece demokratik yapılar olsalar bile bir taleple ortaya çıktıkları için düşmandırlar.

ABD, Rusya, AB ve Çin bölgedeki "otoriter yönetimler"i askeri techizatla donatıyor. Müslümanlarla ilgili yoğun bir dezenformasyon ve olumsuz imaj propagandası yürütülüyor. Fergana Vadisi''nden yükselen bu güç bütün dünyayı kana bulayacak sanırsınız.

İki kez İslam Kerimov yönetimini devirmek için Özbekistan''a giren Özbekistan İslami Hareketi (IMU), içinde bir çok etnik unsurdan insan barındırıyor. Hareket hedef alanını genişleterek bütün Türkistan''ı kapsayan bir yapıya büründü ve Mayıs ayında bir açıklama yaparak sadece askeri değil siyasi ve demokratik yöntemleri de kullanacağını ilan etti. Bunun için "Türkistan İslam Partisi" adında bir siyasi parti kurdu. Hareketin lideri Cuma Nemangani partinin "Hizb-i İslam-ı Türkistan" adını aldığını ve yeni hedefinin Doğu Türkistan''ı da kapsayacak biçimde bütün Türkistan coğrafyası olarak yeniden belirlendiğini açıkladı. Hareketin içinde Özbeklerin yanı sıra Çeçen, Arap, Pakistanlı, Kırgız, Tacik ya da Uygurlar''ın bulunduğunu söyleyen Nemangani, amaçlarının "Türkistan coğrafyasının İslamlaştırılması" olduğunu belirtti.

D. Türkistan''dan Hazar Denizi''ne

Bu strateji değişikliği hareketin askeri kanadının zamanla tasfiye edilmesini ve Özbekistan ve diğer bölgelerde siyasi bir varlık olmasını da beraberinde getirebilir. Ancak hedefin "Doğu Türkistan''dan Hazar Denizi''ne" kadar genişletilmesi, hareketin küçülmek yerine büyümeyi ve önümüzdeki yıllarda Orta Asya''da aktif rol oynamayı planladığına işaret ediyor.

Hiç şüphesiz yeni parti, Orta Aya üzerinde yürütülen uluslararası pazarlıklarda taraf olma potansiyeli taşıyor. İslami hareketler dünyanın diğer bölgelerinde güçlerini kaybederken Orta Asya''da dinamik bir yapı oluşturuyor. Orta Asya''da İslami hareketlerin geleceği İslam dünyasını da derinden etkileyecek. Savaş sürecek, bizler de heyecanla takip edeceğiz.

23 yıl önce
"Türkistan İslam Partisi"
Tehlikeli oyunlar
Doğu Akdeniz
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’