|
Türkiye"nin "sabıkalı dostlar"ı ve topyekün savaş

İsrail Savunma Bakanı Benjamin Ben-Eliezer''in Ankara ziyareti, Genelkurmay Başkanı Şaul Mofaz''ın ay sonunda Ankara''ya gelecek olması, bugünlerde Ortadoğu''yu bölgesel bir savaşın içine çekme hazırlığı yapan Ariel Şaron''un Türkiye''ye gelmesinin planlanması kamuoyunun dikkatlerinden özellikle uzak tutulmaya çalışılan bir süreci hatırlamamıza yardımcı oldu: Türkiye''nin uluslararası ilişkileri hızla askeri/güvenlik eksenli bir boyuta evriliyor ve Ankara, antidemokratik, hızla silahlanan ve uluslararası düzeyde gerilim üreten ülkelere yakınlaşıyor.

AB ile yakınlaşmayı ulusal güvenlik için tehlike olarak algılayan Ankara, ABD''nin Irak ve Kuzey Irak politikasından duyduğu endişenin de tazyikiyle yeni arayışlara girdi. İsrail''le ilişkiler ivme kazanırken Ankara''nın Çin ile yürüttüğü askeri yakınlaşmaya yönelik Türkiye kamuoyundaki inanılmaz suskunluk da sürüyor. Ankara son olarak, dünyanın korsan ülkesi Kuzey Kore ile karşılıklı büyükelçi atama kararı aldı. Bu da hiç kimsenin dikkatini çekmedi.

"Askeri teknoloji" transferi sevdası

Türkiye''nin bu "üç özel dostu"na yakın sebebi askeri teknoloji transferi. Batı''nın silah satışlarında teknoloji transferini sıkı şartlara bağlaması Türkiye gibi hızla silahlanan ülkeleri farklı arayışlara itiyor. İsrail, Çin ve K. Kore ise, teknoloji transferini ekonomik/stratejik çıkar amaçlı kullanıyor. Ankara ile Pekin arasında, füze sistemleri dahil, savaş uçakları gibi çok önemli projeler gündemde.

Askeri teknoloji transferi Türkiye-İsrail ekseni ile başladı. Oluşturulan stratejik ortaklık, Suriye''nin dize getirilmesinden ziyade, İsrail''in sahip olduğu yüksek teknolojinin Türkiye''ye transferini amaçlıyordu. Bu amaçla çok önemli savunma anlaşmaları yapıldı. Türkiye''nin dev askeri ihaleleri, bazıları ihale bile yapılmadan, İsrail''e verildi ve bu ülkeye milyarlarca dolar aktarıldı. Ancak İsrail, teknoloji transferinde gönülsüz davrandı. İsrail''in korkusu bu teknolojinin Türkiye tarafından bir Müslüman ülkeye aktarılması ihtimaliydi.

Türkiye bunun üzerine, Çin, Rusya, Hindistan ve K. Kore''ye yöneldi. Ben Eliezer''in ziyareti sarsılan güveni tekrar tesis etmeyi amaçlıyordu. Kriz nedeniyle ihalelerin bir kısmı donduruldu ancak Tel Aviv önemli güvenceler vermiş olmalı ki, ticaret yeniden hareketlendi. İsrailli Bakan Ankara''da, Arrow füzeleri için gereken "Green Pine" radar sistemi, tanksavar füzeleri, insansız uçak ve Türk F-16''ları için Popeye füzelerinin satışı ile Türk M-60 tankları için modernizasyon paketini görüştü.

Soykırım suçlusu "dostlar"

Türkiye''nin, İsrail''le ilişkilerinden güvenlik alanında sağladığı hiç bir çıkarı yoktur. Aksine Ankara''nın askeri teknoloji sevdası, İsrail''in ise güvenlik endişeleri ve savunma sanayiinin geleceği söz konusudur. Konya''daki hava tatbikatı, yapılması planlanan kara tatbikatı, İsrail uçaklarının Türkiye''de eğitim yapması, milyarlarca dolarlık füze ihaleleri, Arrow füzelerinin ortak imalatı ve Türkiye''nin İran, Irak ve Suriye''ye karşı kışkırtılması tamamen İsrail''in ekonomik ve güvenlik çıkarlarına yöneliktir.

Türkiye''nin askeri teknoloji peşinde olduğu bir başka ülke olan Çin ile ilişkileri o kadar hızlı ilerliyor ki, her hafta Pekin''den bir askeri veya sivil heyet Ankara''ya geliyor. Yakınlaşma büyük bir gizlilik içinde yürütülüyor. İki ülke arasında pilotsuz uçaklardan füze teknolojisine kadar oldukça çeşitli silah anlaşmaları yapıldı. Türkiye, bir başka nükleer güç ve askeri teknoloji ihraç eden ülke olan Kuzey Kore ile de karşılıklı büyükelçilik açma kararı aldı.

Türkiye''nin yeni "dostları"nın ortak özelliği, insan hakları sicillerinin kabarık olması. Çin''in Doğu Türkistan''da uyguladığı soykırımın, yapılan nükleer denemelerin sakat bıraktığı insanların, her gün idam edilen Uygur gençlerinin ve toplu katliamların Ankara''nın Pekin''le yakınlaşmasında hiç bir caydırıcı etkisi olmadı.

Sabra ve Şatilla katliamlarını yöneten Ariel Şaron hakkında Belçika''da insanlık suçundan soruşturma başlatılması ve 31 Ağustos''ta yapılacak BM Dünya Irkçılık Konferansı''nda İsrail''in "ırkçı devlet" ilan edilmesinin beklenmesi de Ankara için hiç önemli değil.

"40 bin Filistinli ölecek"

Ankara, Şaron''un "Filistin''i imha etme"yi amaçlayan saldırı hazırlıklarına girişmesine ne diyecek acaba? Foreign Report dergisinin haberinde, "Filistin Yönetimi''nin yok edilmesi" adlı planda, İsrail''in saldırıyı Ramallah ve Gazze Şeridi''ne F-16 ve Türkiye''de eğitilen F-15 uçaklarının düzenleyeceği hava akınlarıyla başlatacağı, Filistin''in ağır topçu ateşiyle bombalanacağı, 30 bin İsrail askerinin bölgeye gireceği, Filistin''den "40 bin kişinin öleceği veya tutuklanacağı" belirtiliyor. Türkiye ırkçı "Şaron''un günahları"na katlanmak zorunda mı? Böyle bir savaş olursa Ankara bölgede nasıl bir açmazın içine düşecek acaba?

Türkiye silah alım projelerinden sadece kriz nedeniyle dondurulan 32 projenin maliyeti 19.5 milyar dolar. Silahlanma projelerinin toplam maliyeti ise 150 milyar dolar civarında. Türkiye''yi bu denli silahlanma yarışı içine sokan, çıkarlarından bu denli taviz verecek düzeyde endişe duyduğu güvenlik sorunu nereden kaynaklanıyor? Ekonomik kriz içinde kıvranan Türk halkı için bunun ne anlama geldiğini kimse hesaplıyor mu? Süreci anlamak için önce bunların sorgulanması lazım.

23 yıl önce
Türkiye"nin "sabıkalı dostlar"ı ve topyekün savaş
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı