|
Biz bu dili tanıyoruz
'Batı dünyasının hizmetindeyiz' demek, İslâm âleminin karşısındayız anlamına da gelir. Yıllardan beri söylediğimiz zaten buydu:
Ecnebiye gösterdikleri hoşgörünün, muhabbetin onda birini müminlere göstermediler.


Alemleri bırakıp da dünyaya talip olanların yaptıklarını ibretle izliyoruz. Daha ne kadar alçalacaklar, gerçekten merak ediyoruz.



Ülkemize yapılan suikast girişimi karşısında neredeyse bütün İslâm milleti ayağa kalkmış, sesini yükseltmiş durumda. Müslüman Alimler Birliği'nden açıklama:

“Bu kalkışmanın amacı İslâm ve Müslümanlardır.”


Yeminli millet düşmanı ise “dünya kamuoyu var” diyor. Anlamı: Batı bizi destekliyor.



Kumpaslar kurup sahte deliller ve düzmece mahkemelerle insanların hayatını karartanlar, “Türkiye'de adil bir yargılama olamayacağından” dem vuruyor. Bakınız: Herkesi kendi gibi bilmek.



Nihayetinde, istihbaratından medyasına kadar Batı dünyasının darbe için ciddi bir hazırlık yaptığı anlaşıldı. Yayınları dilimize çeviriyorlar, okuyoruz. Sernur Yassıkaya'dan bir cümle: “Darbe girişimi sonrası, Batı dünyasının verdiği refleksler, nasıl bir organizasyon ve ilişkiler ağının varolduğunu anlamak açısından önemli.”

Acımasız bir biçimde katledilen sivilleri ve milletimizin şanlı direnişini değil de darbecilerin hallerini yazıyorlar.

Elleri kelepçelenmiş, yemek verilmemiş, işkence yapılmış vs. 'Dost ve müttefik' ülkelerin darbecilere nasıl destek verdiklerini gördük, görüyoruz.



Biz bu dili ve niyeti eskiden beri tanıyoruz.

Balkanlar'da Hıristiyan çeteler Müslüman ahaliyi katlederken, Batı basınında tam tersi haberler çıkıyordu. Bu konuyla ilgili yüzlerce örnek ve kaynak var. İnşallah bir gün daha detaylı yazma imkânımız olur.



İşte böyle bir zihniyetten adalet ve anlayış beklemek mümkün müdür? Küçük bir ipucu: Kan ve gözyaşı üzerine kurulan, terör devleti olarak adlandırılan, her türlü zalimliğin altına imza atan İsrail, Birleşmiş Milletler'in hukuk komisyonu başkanlığına seçildi. Üstelik bu kurumun hiçbir kararını tanımadığı ve dinlemediği halde.



'Batı dünyası' derken, öncelikli kastımız bu ahlaksız yapıdır, düşüncedir.



Yaklaşık üç asırdır batı dünyasına dert anlatmaya çalışıyoruz. Tanzimat'tan Avrupa Birliği macerasına kadar. Sonuç ortada. Özetle:

“Onlar gibi olmadıkça…”


***


Tehlike geliyordu ve geldi.



Kurdukları devşirme sistemiyle, memleketin en temiz, en yetenekli evlatlarını duygularından arındırıp makineye dönüştüren bir yapı. 'Din, devlet ve vatan için' kendilerine emanet edilen çocukları, bütün bunların karşısına diken bir oluşum. İnanılmaz dış bağlantıları olan karanlık bir organizasyon.

Zayıf insanlar, gücü ellerine geçirdikleri vakit zalimleşirler. Hayır, masumlar ve mazlumlar değil, ezik kimseler.


Cennetmekân Necmettin Erbakan'la son zamanlarında bazı mahrem toplantılar yapmıştık. Milletimiz ve ümmetimiz için iki tehlikeden bahsediyordu.

Siyonizm ve bu sinsi hareket.


Nitekim, tehlikeyi ilk gören kişi Erbakan Hocamız'dır. Daha da ileri gidersek, onlarla iş tutmayan birinci siyasi liderdir.



Daha düne kadar bu yapıya sempati duyanlar, gözlerinin içine bakanlar, imkânlarından yararlanmak için sıraya girenler, şimdinin en keskin konuşanları, davrananları. Sormadan edemiyoruz: Bildiklerinizi yeni mi öğrendiniz? Kadrolaşma, sınav sorularının çalınması, uluslararası irtibatlar gibi. Neyse. Bazı şeylerin anlaşılması hem geç oldu, hem de güç.



Artık taşlar yerine oturuyor. Nice insanın canı yanmış, ocağı sönmüş olsa da.

Sadece yaşananlar değil, yaşanabilecek olanlar da ortaya çıkıyor. Hainlerin hilesi ve Türkiye'nin otuz yıllık çilesi.



Arkadaşlarla kendi aramızda sohbet ederken, “bizi kalabalık olmamız kurtarıyor” derdik.

Nüfusumuz az olsaydı, bizi bu topraklarda barındırmazlardı.

15 Temmuz gecesinde bu hakikati bizzat yaşadık. Son vatanımız olan Anadolu topraklarını, yani defansı, kalabalık tutmak zorundayız.



Yazımızın sonuna gelelim: Dostlarımızı az çok biliriz de, düşmanlarımızı pek seçemeyiz. Millet hayatına yapılan terör saldırısından sonra, kim kimdir, iyice belli oldu.


#İslâm âlemi
#Siyonizm
8 yıl önce
Biz bu dili tanıyoruz
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi