|
Kısaca

Bir insanın veya milletin emeğini zimmetine geçirmek, iradesini geçersiz kılmak, hayatını ipotek altına almak, hayallerini karartmak. Başkası ne düşünür, bilemeyiz. Bize göre bunlar da gasp kapsamındadır.



Geçmiş yazılarımızdan birinde, pulların en iyi belgelerden olduğunu söylemiştik.



Ankara hükümetinin 500 kuruşluk posta pulunda ne yazıyor, ona bir bakalım.



Ocak 1922. Henüz cumhuriyet ilan edilmemiş. Türkiye Postaları deniliyor.



Pulun üzerinde kelime-i şehadet var. Bitmedi. Elhamra sarayının teyzinatından alınmış bir hat: La Galibe İllallah.


Daha düşman denize dökülmemiş. İzmir dokuz ay sonra kurtarılacak. Kurtulacak değil, kurtarılacak.



Pulun üzerinde yazanlar, Millî Mücadele'nin ruhunu, dilini ve niyetini ortaya koyuyor. İslâm kalmak ve son vatan toprağını savunmak.

Çünkü Selânik, Üsküp gibi kadim beldeler ibret vesikası olarak önlerinde duruyor. Taze. Yara kapanmamış. Ateş sönmemiş.



Sonra ne oldu? Yazımızın girişinde okuduklarınız.



Yine de biraz açalım. Yüzlerce acı örnekten biri: İskilipli Atıf Hoca'nın dokunaklı hikâyesi 1925 yılında başlar. Şapka Kanunu'na muhalefet ettiği gerekçesiyle tutuklanır. Suçsuz olduğu anlaşılır ve serbest bırakılır. Çünkü şapka risalesini inkilâptan bir buçuk yıl önce yazmıştır. Gazetelerin yaptığı kışkırtıcı yayınların etkisiyle tekrar tutuklanır. Savcı tarafından üç yıllık kürek cezası istenmesine rağmen asılarak idam edilir. 1926. (Kaynak: Türk'ün Başına Gelen Şapka Meselesi, Derin Tarih Kültür Yayınları, Şubat 2017, sayfa 112 / 114.) Toplumda korku iklimi oluşturmak için.



Halk Partisi'ne buradan bakıyoruz. Çünkü tarihleri böyle başlıyor.



İstiklâl Harbi'nin hemen ardından ana gövdenin emeğini, iradesini, inancını, kültürünü denize dökmek istediler. Hâlâ aynı niyetin, düşüncenin peşinde olanlar var. Bunu saklamıyorlar. Hep tehdit.



Öte yandan rahatlıkla şunu söyleyebiliriz: Halk Partisi ilkelerin değil, durumların partisidir.



İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki Meclis albümlerine artık ulaşabiliyoruz. Mebusların bıyıklarına dikkat. Kime benziyorlar?



Dersim olayları sırasında tek parti devri yaşanıyordu. Halk Partisi'nin mevcut genel başkanı, “devlet özür dilesin” diyor. Yani topu bugünkü iktidara atıyor.



Kısa Türkiye tarihi:

Sandıktan çıkanlar ve darbeyle gelenler.

Halk Partisi birinci şık mıdır? Kendilerine soruyoruz.



15 Temmuz gecesi, ihanet şebekesine mensup hainlerin hangi semtlerde alkışlandığını unutmadık. Onları sevinçle karşılayan kimlerdi? Korku düzeninin yılmaz bekçileri. Haysiyet cellatları. Buraya bir soru gelsin: Post-modern darbe olarak adlandırılan 28 Şubat Süreci'nin birçok kirli ismi hangi partiden vekil oldu?



Özetle:

Darbeyle gelenlerin demokrasi dersi vermeye çalıştığı bir ülkede yaşıyoruz.

Bu da başka bir çelişki: Barış kelimesini en çok kâtiller kullanıyor.



Memleketin lehine çalışan kuruluşlar ve aleyhine faaliyet yürüten yıkıcı örgütler. Hangi safta görünüyorlar?



Halktan insanlardan, 'sokak ne diyor' sorusundan rahatsız olan bir Halk Partisi. Dünyada başka örneği var mıdır?



Bir kez olsun makul çoğunluktan yana durun. Duruyorlar mı? Suriye sorunundan Avrupa'yla yaşanan son sıkıntılara kadar.



Bir insanın hatasını çoğunluğun hakikati gibi gösteremeyiz. Gösteriyorlar.


Aziz milletimizin kendi halindeki hiçbir ferdini küçük göremeyiz. Görüyorlar. Biçimsiz lakaplar, çirkin benzetmeler eşliğinde.



Memleketin kurucu ve kurtarıcı unsurlarını denize dökmek arzusunda olanlara sözümüzdür: Vatanı vatansızlara teslim edemeyiz.

Aynı yanlışa ikinci kez düşmeyiz.



İbretle seyrediyoruz: Kanlı darbe (işgal) girişimine 'tiyatro' diyenleri, Batı dünyasıyla yaşanan çekişmeyi 'danışıklı dövüş' olarak görenleri. Oysa danışıklı dövüşün ve gizli ajandanın ne olduğunu en iyi kendileri bilir.



Komployla gelen, herkesi komplocu sanabilir. Birçok gelişmeye o nazarla bakar. Tehdit algısı bu yönde gelişir. Bakınız: 'Kontrollü darbe' ifadesi.



***


Bu milletin hafızasını sıfırlamak, azmini köreltmek, yeteneğini yok etmek isteyenler tarihe karışmak üzeredir.



Ülkenin menfaati bahanesiyle kendi çıkarlarını düşünen zümre temelli olmak şartıyla kaybetmek üzeredir.



Kendilerini ev sahibi, milleti kiracı olarak gören zihniyet geçersiz hale gelmek üzeredir. Tedavülden kalkış tarihleri inşallah 16 Nisan olacaktır.



Hırçınlıkları bundandır.


#15 Temmuz
#Batı
#Sandık
7 yıl önce
Kısaca
Kovaladıkça kaçan
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim