|
"Dikkat et, sana uğursuz memleketi haber vereceğim"...
Geçen haftaki yazımızı, "Üç aylar" hürmetine, bir duayla; "Allah Müslüman halkın yöneticilerine de biraz ferâset ve basîret nasib eylesin" sözleri eşliğinde noktalamıştık.

Sanıyorum, bu ifadelerin ne tür yönetim biçimleriyle hangi yöneticileri işaret ettiği son derece açıktı..

Son terör hâdisesi, bakışların yeniden bu ülke yönetimlerine kaymasına vesile oldu.

İslâm topraklarında Müslüman halkları despot yöntemlerle acı, zulüm ve gözyaşı felâketine mahkûm kılarak idare eden ve sınır tanımaz bir hırs ve tamah sembolü bu yöneticiler, günümüz İslâm dünyasındaki yüz karası konumlarını hâlâ sürdürüyorlar.

Zaman zaman terörden de medet umup çıkar sağlayan bu zalimleri iyi tanıyoruz. Hele hele, son derece çirkin bir yakıştırma olan ve yan yana gelmesi asla imkân dahilinde gözükmemesi gereken "İslâmî terör" gibi, dünyanın başına belâ yağdıran faaliyetleri besleyerek, koruyup kolladıkları düşünülürse..

Oysa, kötü ve zalim yönetim ve yöneticilerin basîretsiz ve ferâsetsiz tutumlarının ağır faturası, her zaman, masum Müslüman halk topluluklarına çıkıyor. Bugün de aynı şey söz konusu..

Elbet günün birinde sistemleri çökecek ve tarih sahnesinde gördüğümüz niceleri gibi kendileri de helâk olup gidecek: Zira, zulüm üzre ilânihâye pâyidar olacak bir düzene yer yok yeryüzünde..

Ne var ki, despot yönetimler altında inim inim inleyen halk toplulukları için de, aynı basîret ve ferâset hissinin söz konusu olduğunu görmezden gelemeyiz. "Müstehak olduğunuz gibi idare olunursunuz" temel prensibini unutmaya hakkımız yok! Öyle değil mi?

Bakın, "Etvâku'z-zeheb" adlı eserinde, Zemahşerî bu bağlamda neler diyor:

"Ey insanoğlu!

Dikkat et, sana uğursuz memleketi haber vereceğim. O memleket zalim bir idarecinin idaresi altında bulunan memlekettir. Öyle bir zalim idareci ki, onun memleket halkı üzerindeki zulmü, halkını at tırnaklarından ziyade ezici, sellerden ziyade tahrip edici, sam yeli gibi kurutucu, salgın hastalık gibi kitle halinde öldürücüdür.

Zulüm, yapılan duâların Bargâh-ı İlâhiyeye ulaşmasına perde, rahmet ve bereketin nüzûlüne de mânîdir. Sakın ha, zalim idarecinin bulunduğu bir memlekette mal, mülk, çoluk çocuk sahibi olayım da yerleşeyim deme!..

Öyle bir memleketin bir gün olup harâbezâr olacağını, halkının da perişan kalacağını hatırından hiç bir zaman çıkarma."

Bu hikmet dolu sözleri kim, nasıl kulak ardı edebilir?!.
#İslam
#Üç aylar
23 yıl önce
"Dikkat et, sana uğursuz memleketi haber vereceğim"...
Kaybedilen bir osmanlı mirası: aşı bilimi
‘5’li nükleer açıklama…
Bir ev yapmak
Ayasofya Camii’nin açılmasını felâket olarak görmek!
* “Erdoğan’ı devirip, Türkiye’yi durdur” İçerideki ayaklar kim? * “Erdoğan’a bedel ödeteceğiz” İçerideki ortaklarınız kim? * BAE-İsrail cephesi kuruldu: İçerideki yandaşları kim? * “Dış mihrak” alaycılığı bir şeyleri gizleme telâşı mı?