|
Allah Allah can can
''Beyaz ihrama gireydim / güzel Mekke''yi göreydim / Beytullah''a yüz süreydim / bana nasip eyle Allah / hay hay Allah Allah can can''

Son zamanlardaki favori zikirli ilahim budur. Meraklısı, internetten bulup dinleyebilir. Beste, güfte, aranje, klip… Hepsi ''acaba daha kötüsünü yapabilir miyiz'' denilerek azimle üretilmiş…

Haksızlık etmeyeyim. Gene de ''Allah Allah can can''ı söyleyen Fatih Öztürk, piyasasındaki diğer pek çok isimden daha başarılı. Ve asıl mesele de zaten tam olarak bu.


Bu arada, ''zikirli ilahi'' diye bir müzikal alt türden haberdar olmayanınız yoktur herhalde. Dikkat isterim. ''Zikir ilahisi'' demiyorum, ''zikirli ilahi'' diyorum. Modern cemaat bağlısı geniş kitlelerin ''tükettiği'' kültürü göstermesi bakımından ''ibretlik'' örneklerdir bu türden ilahiler.

Bu düzey düşüklüğünün sebebi ''bağlı''lar değil, bağlılarına ''yatırım'' yapmayan modern cemaatlerdir. Zira sosyoloji boşluk kabul etmez usta. Sen bağlına ''her Müslüman''a lazım olan estetik'' bilgisini vermezsen adamın biri gelip ''Muhammed''in o gözleri sürmeli'' diyerek kitleleri sürükler peşinden.

Türkiye''de ''kitlesi'' olan modern cemaatler, uzunca bir süredir nitelikle değil nicelikle ilgililer. Sürekli olarak cemaatlerinin büyümesinden ve ''gelişme''sinden bahsediyorlar. Büyümekten kasıt ''bağlı sayılarının artması'', gelişmekten kasıtsa ''kolej, gazete, üniversite, Kuran kursu, bakliyat dağıtım şirketi'' falan açıyor olmaları.

Modern cemaatlerin en az ilgilendiği alan ''nitelikli insan'' yetiştirme alanı maalesef.

Meseleyi azıcık geriden alalım. 18. yüzyılda Bursa dergahlarından birinde bir zâkirbaşı ''görev''e getiriliyor. Dergahın bağlıları arasında bir dedikodudur alıp başını gidiyor yeni zâkirbaşı ile ilgili. Dedikodunun kalbindeki cümle şu: ''Bu adamcağızın bildiği eser sayısı 5.000''den ziyade değildir, bu iş bu adamlara kalacaksa vay halimize.''

Bu örnekle yan yana koyduğumuzda, bugün diyelim 1 milyon bağlısı bulunan koca bir cemaatin içinden yazdıkları-yaptıkları hemen her kesim tarafından heyecanla karşılanacak bir şairin, bir romancının, bir öykücünün, bir müzisyenin, bir ressamın çıkmaması düşündürücü değil mi? Hadi bunları geçtik. 1 milyon insanın içinden her kesimce saygı duyulan bir müfessir, bir muhaddis, bir fâkih de mi çıkmaz yahu?

Yaklaşım bu olduğu sürece çıkmaz. ''Boş verin entelektüel derinliği, biz büyümeye bakalım'' denildiği sürece çıkmaz. ''Boş verin kültürü-medeniyeti, biz gelişmeye bakalım'' denildiği sürece çıkmaz.

''Şu benim divane gönlüm / yine hubdan huba düştü / mah cemalin şulesine / çalkalanıp göle düştü''
dörtlüğünü sözlükten yardım almadan anlayamayacak bir bağlı kitlesiyle yola devam etmekte hiçbir sorun görmeyen şeyhler, efendiler, babalar, hocalar; muhtemelen benim bu yazdıklarıma çok içerleyecekler. Hele yazdıklarımı okuyan ''bağlılar'' arasından zatıma hakaret eden bile çıkacaktır tahminen. Beni tasavvuf düşmanı yahut hizmet karşıtı, ukala, züppe, ''artis'' bulacaklardır belki de.

Bütün bunlar, modern cemaatlere sorduğum ''niçin insan yetiştirmiyorsunuz'' sorusunun önemini ortadan kaldırmayacak fakat. Üstelik bu sorunun peşinden kurulacak ''iyi de, bak şu kadar okulumuz var, oralarda talebe yetiştiriyoruz'' cümlesinin bu sorunun cevabı olmadığı gerçeğini de. Hele hele ''devir iman kurtarma devri'' olayına hiç girmeyelim. Televizyonda oynattığın üçüncü sınıf dizinin iman kurtarmakla bir bağlantısını kuramıyorum çünkü.

Cemaatler, ''bağlı'' değil ''bağımlı'' insan istediği sürece geniş kitleleri Yunus Emre, Eşrefoğlu Rumi, Fuzuli gibiler değil; Abdurrahman Önül, Fatih Öztürk, Cemal Kuru gibiler heyecanlandıracak.

Cemaatler, ellerindeki imkanları ''bağımsız düşünebilen Müslüman bireyler yetiştirmek'' için değil ''daha çok adam toplamak'' için kullandığı sürece işimiz günden güne zorlaşacak.


Öteden beri Türkiye''nin ''dini hayatının'' garantisidir cemaatler. Cemaatlerin ''insana yaklaşımı'' böyle sıkıntılı olmaya devam ederse ''eğlenceli ama neşesiz, kalabalık ama içeriksiz bir dini hayata'' geçiş yapacağız. Endişem budur.

NOT:
Bilvesile, Ramazan bayramınızı tebrik ederim. Suriye''de, Mısır''da, Arakan''da, hasılı dünyanın neresinde olursa olsun zulme uğrayan mazlumlara duayı ve yardımı unutmayalım inşallah.
11 yıl önce
Allah Allah can can
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak