|
Bizde niçin böyle merkezler yok?

Bugün size seyahatlerimden birinde karşılaştığım o muazzam bilim merkezini anlatmak istiyorum. Hani 'adamlar yapmış abi' diyeceğimiz türden bir yer. Bu olağanüstü güzel bilim merkezinin mimarisini nasıl anlatmalı size? 'Hem ana binası, hem de yanındaki gezegenevi ve gözlem kulesi modern mimarinin en güzel örneklerinden biri' diyeyim de mesele anlaşılsın. 106 bin metrekare alanda 26 bin metrekare kapalı alana oturan merkez yaklaşık 50 milyon Euro'ya mal olmuş. Zaten Avrupa'da ikinci, dünyada ise ilk beş bilim merkezinden biri imiş… Aynı zamanda LEED sertifikalı bir bina. Yani doğa ve enerji tasarrufu dostu.



Önce gezegenevinden yani plenetaryumdan başlayayım anlatmaya. 106 insanın aynı anda, dünyanın en gelişmiş sinema teknolojisi ile tavanından yıldızları, gezegenleri, dünyanın hareketini seyredebildiği bir yer burası. Herhangi bir gösterimi bitirdiğinizde o konuyla ilgili herhangi bir soru kalmıyor aklınızda. 'İnteraktif eğitimde gelinen son nokta bu olmalı' diyorsunuz olayı görünce.



Ana binaya girdiğinizde sizi tam dört adet sergi karşılıyor. Sergilerin tamamı etkileşimli olarak tasarlanmış. Benim en hoşuma gideni 'bilimin sultanları' sergisi oldu. Hani şu, ilk kez sergilendiğinde dünyada büyük ses getiren o sergiden bahsediyorum. Dolaştığım bu bilim merkezi, bu sergiyi kalıcı olarak bünyesine katmış. İbn Heysem'in optik düzeneğinden Cezeri'nin robotlarına değin Müslüman bilim adamlarının ürettiği pek çok makinenin nasıl çalıştığını kendiniz keşfedebiliyorsunuz. Mesela bir düzeneği çevirdiğinizde bir Müslüman bilim adamının keşfettiği 'altılı piston düzeneği'ni çalıştırabiliyorsunuz. Ve evet, altılı piston düzeneği ile modern altı silindirli motorların çalışma prensibi birebir aynı.



Dünyamız sergisi ise bir başka âlem. Ay yürüyüşü yapabiliyor, bir uzay aracı kullanabiliyor, roket koltuğuna oturup 'kalkış hissi' yaşayabiliyorsunuz.



Vücudumuz sergisini gezmeyi bitirdiğinizde ise insan bedeninin nasıl çalıştığına dair hiçbir eksik bilginiz kalmıyor. Ben burada bir tek sağlıklı akciğer - sağlıksız akciğer simülasyonunu sevmedim. Sebebi malumunuz.



Temel adımlar sergisinde de fizik, kimya ve biyoloji bilimlerinin en temel işleyiş kurallarını yine interaktif şekilde öğreniyorsunuz.



Gelelim 'çöpten bilim' etkinliğine. Merkezin, artık malzemeleri dönüştürdüğü bu kısmı da sabit... Benim gittiğim gün engelli öğrenciler üretimdeydi.



Bir de tabii, eğitim yapılan atölye ve sınıflar var. En çok 'robotik teknoloji' sınıfını beğendim. Hiçbir masraftan kaçınılmamış. Çocukların robotik teknolojiyi öğrenmemeleri için hiçbir bahane bırakılmamış. Fizik, kimya, biyoloji ve tasarım atölyeleri de öyle. Hele tasarım atölyesinin 'tasarımı' öyle güzel ki, orada kalıp bir dünya alet edavat üretmek istedim.



Bunların dışında çocuklar 'ben bir cerrahım', 'fosil bulucular', 'sıfırın altı', 'elektronun serüveni' gibi eğitim programlarına da ücretsiz ya da çok düşük katılım bedelleriyle katılabiliyorlar.



Kocaman kütüphaneyi ve konferans salonlarını unutmayayım.



Şimdi burada bir duralım. Anlattığım bu bilim merkezi sizce nerededir dersiniz? Meseleye birazcık vakıf olanlar 'Valencia', 'Londra' ya da 'Paris' cevaplarını verebilir. Frankfurt diyenler de oldukça yaklaşmış olurlar.



Lafı dolandırmadan cevabı ben vereyim. Bu bilim merkezi, Anadolu'nun tam ortasında, yani Konya'da. 'Bizde niçin böyle merkezler yok şekerim' diyerek ülkesini aşağılamaya bayılanlara inat senede 100 bin civarında çocuğu bilimle tanıştırıyor, onlara bilimi sevdiriyor. Konya Büyükşehir Belediyesi, Selçuk ve Necmettin Erbakan Üniversiteleri ile TÜBİTAK'ın işbirliği sonucu çıkmış ortaya bu muhteşem güzellik.



Şu 'bizde niçin böyle merkezler yok şekerim' korosuna üzücü bir haber daha vereyim. Türkiye'nin dört bir yanında pek çok benzeri merkez ya yapım ya da proje aşamasında… Bilmem vurgulamama gerek var mı? Ülkemizin geleceğini böylesi yapılar garanti altına alacak.



Geçtiğimiz hafta sonu Konya Bilim Merkezi'nin 6 dalda düzenlediği 'Liselerarası Sosyal Bilimler Makale Yarışması'nın medya kısmında jüri üyeliği yaptım. Benim açımdan tam bir umut tazeleme günüydü. 14-15 yaşında 'bilimsel araştırma yapabilme kabiliyeti' olan, gözleri çakmak çakmak ve hemen tamamı devlet okullarında okuyan gençleri görünce 'olacak bu iş, olacak' dedim, 'geleceğe bizi bu muhteşem veletler taşıyacak.'



O günün öyküsünü de pazar yazımda anlatırım nasipse.



Ne diyordu Kopernik: 'Yanlışın vardır kuzum. O merkez Berlin'de, Marsilya'da, Madrid'de, Boston'da falandır. Emin misin sen orayı Konya'da gördüğünden?'




#Bilim merkezi
#Seyahat
#Kopernik
#Konya
7 yıl önce
Bizde niçin böyle merkezler yok?
Masada oturup iki çay diyen kişi olmak da istemişimdir
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…