|
Bıyıklı Bekir efendi niçin konsolide oldu?

Niçin olmasın? Adam Çorumlu ve annesi de tıpkı benim annem gibi giyiniyor. Bıyıklı Bekir efendi konsolide olmasın da ne olsun yani?



Buraya döneceğiz. Fakat derdimi biraz baştan anlatmak istiyorum.



Aslında ben bugünkü yazımda dümdüz şekilde 'Binali Yıldırım'ın AK Parti Genel Başkan Adayı' olması meselesinde düşmek istediğim şerhleri koyabilirdim ortaya. 'Niçin Nabi Avcı ya da Numan Kurtulmuş değil de Binali Yıldırım tercih edildi?' sorusuna cevap arayabilirdim. Hatta 'başbakanlık fiili olarak sona erdi, artık o makamın adı başvekilliktir' diyerek devam edebilirdim yoluma.



Hatta bakınız, doğrudan muhalefet pozu kesen Bülent Arınç'ın söyleşisinin iptal edilmesine takabilirdim kafayı. Bu tavrı doğru bulmadığımı kamuya ilan ederdim. Hele hele 'Hayko Bağdat'ın Müslüman olmamasını' haber yapan bir yayın kuruluşu ile münakaşaya girer, epeyce bir eğlenebilirdim.



Fakat buna müsaade etmediniz be abi.



Sizin politikaya karşı takındığınız 'mesafesiz' tavır sonunda bizi de çileden, yoldan çıkarttı. Üstümüz başımız gündelik politika oldu. Anlıyor musunuz?



'Mesafesizlik' ne demek mi? Anlatmayı deneyeyim. Misalen Altan'ların Ahmet Bey 'ülkenin adı Recebistan olacak' yazdı ciddi ciddi. Üstelik bu yaveye inanacak insanların varlığından emin olarak yaptı bunu. Elden ne gelir? Yine misalen Barlas'ların Cemil Bey, 'Binali Yıldırım'ın mesajları iyi hoş da çok da uzlaşmacı olmasın, uyarayım' diyerek 'başbakan dizayn etme, başbakana ayar verme sektörü'nde çığır açtı. Elden ne gelir?



İnsan entelektüellerden, gazetecilerden, köşe yazarlarından politika ile 'araya mesafe koyarak' bir ilişki geliştirmelerini bekliyor değil mi? Türkiye'de öyle olmuyor ne yazık ki. Mesafeyi korumak şöyle dursun, neredeyse 'belirleyici bir dille' doğrudan bir partinin, bir politik hareketin ya da muhalefetin sözcüsü kesiliyor herkes. Hani Tatar Ramazan'ın meşhur repliğidir. 'Burada vurulacak biri vardı, onu da ben vurdum' diyerek gündelik politikanın dehlizlerinde önce kendilerini, ardından bütün toplumu 'yanlış şekilde' politize ediyorlar.



Fakat biz bunları aklıselim ile konuşabileceğimiz bir düzleme asla ilerleyemiyoruz. Gündem buna kesinlikle müsaade etmiyor.



Bunun son örneğini perşembe gün, Binali Yıldırım'ın adaylığının açıklandığı saatlerde yaşadık.



Sosyal medyanın kara vicdanlı beyazları Binali Yıldırım'ın kıymetli eşi Semiha hanımın giyimi, kuşamı, görüntüsü üzerinden aşağının aşağısı, alçağın alçağı bir kampanya başlattılar. Bayağılıklarının ucu bucağı görünmedi.



Şimdi gelelim meselenin ek yerine.



Hani o güya mizah adı altında alçakça aşağılamaya çalıştığınız Semiha Yıldırım Hanım var ya. Hah. AK Parti'ye oy veren insanların kahir ekseriyetinin annesi, teyzesi, halası tam da Semiha Yıldırım gibi giyiniyor. Siz bu alçaklığı yaptığınız sürece de ardı arkası gelmez bir konsolidasyon ile kenetleniyor AK Parti tabanı.



Sonra ne oluyor biliyor musunuz? Siz, benim anneme, teyzeme, halama benzeyen bu kadına alçakça saldırırken elim kaleme başka bir gerekçe ile gitmiyor. Eleştirilerimi yutuyorum. İtirazlarımı kendime saklıyorum.



Üstelik yalnız da değilim. Örneğin 40 kişiden oluşan yazışma grubumuzun ana gündemi o gün doğal olarak Binali Yıldırım ismi idi. Lehte görüş bildirenler olduğu gibi aleyhte görüş bildirenler de olmuştu üstelik. Fakat bu alçakça kampanya başladığı andan itibaren yazışma grubunun gündemi 'bu alçak beyaz anlayış' meselesine döndü. Lehte ya da aleyhte olmayı unuttu herkes. Birdenbire kenetlenildi ve bu yapılanın ne büyük bir alçaklık olduğu konuşulmaya başladı grupta.



Yahu, grubun mealcisi, her daim her durumun eleştiricisi bıyıklı Bekir efendi dahi çileden çıkıp 'çok pis konsolide oldum abiler. Allah bunları bildiği gibi yapsın' minvalinde sözler etti. Daha ne diyeyim?



Şunu diyeyim daha: AK Parti tabanını ve o tabanın reflekslerini bir türlü anlamayan bu andavallığınız yüzünden sürekli 'azalarak muhalif' olduğunuzu fark ettiğiniz gün üstümüz başımız gündelik politika olmaktan kurtulmaya başlayacak. Oturup insan gibi iki kelam edebileceğiz. Hatta verili sistemin hata ve kusurlarını müzakere edebileceğiz. Fakat siz böyle davranmaya devam ettiğiniz sürece sizden hiçbir cacık olmayacak. Anlatabiliyor muyum?



Ne diyordu Pele: 'Hafızım. Nasıl Müslüman değil Hayko? Bi kere soyadı Bağdat. Sakalı da var. O işte bir yanlışlık olmasın. Cuma namazında Markar Esayan'ı yakalayıp soracağım meseleyi. Rahat ol sen.'


#Başkanlık sistemi
#Binali Yıldırım
#Nabi Avcı
#Numan Kurtulmuş
8 yıl önce
Bıyıklı Bekir efendi niçin konsolide oldu?
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti