|
Peki, Erbakan’ın suçu neydi?
Haydi durmayın. Rıfat Hisarcıklıoğlu'na 'CHP'de eleştirilecek bir şey varsa biz eleştiririz, size ne oluyor' yazabilen 'berrak' zihinlerinizle Kemal
' lafı için tevillerden tevil beğenin kendinize.


O güzelim kelam-ı kibarı hatırlayalım: 'Zırva tevil götürmez.'



Hay Allah. Siz şimdi 'kelam' ne demek az çok çakıyorsunuzdur da, terkipteki 'kibar' lafının 'nezaket' anlamına geldiğini falan sanıyorsunuzdur. 'Büyük söz, büyüklerin sözü' demek o yahu.



Kılıçdaroğlu, bu tevil götürmeyecek cümlesi için epey düşünmüş olmalı. Hatta bu cümlesi için danışmanlarıyla filan toplantılar patlatmış da olabilir. Şöyle demiştir bir aklıevvel: 'Efendim, cümleyi böyle kurarsanız ardından 'aslında ben öyle demedim' demeniz daha kolay olur. Malumunuz olduğu üzere 'aslında ben öyle demedim' cümlesi sizin genel iletişim stratejinizin kalbinde durduğundan…'



Haklı da olur adam. Çünkü bence de Kağıthane'ye Kağıttepe demenin bir mahzuru yok. Kanlı bir çatışma süreci işaret etmenin de öyle. Mahzurlu olan şey şu: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı iseniz ve Kağıthane'ye Kağıttepe diyorsanız fevkalade komik olursunuz. Halkın oy verdiği ve sistemin içinde bir siyasi partinin, üstelik ana muhalefet partisinin başkanıyken 'kanlı bir süreç'i ihsas ettiğinizde ise, nasıl desem, aşırı tuhaf, pek oksimoron bir hale dönüşürsünüz.



Mezkûr beyefendinin askerleri bizi sokak ortasında infaz etmez de yaşarsak göreceğiz. Başkanlık sistemi ya meclis iradesiyle ya da referandumla Türkiye'ye gelecek. Zira bu mesele artık Türkiye için bir 'mukadderat' meselesi haline gelmiş görünüyor.



Kan dökme ihsası da, 'aslında ben öyle demedim' yaveleri de işe yaramayacak üstelik. Yenilmeye doymayan, üstelik her seferinde 'daha iyi bile yenilemeyen' bu mezkur beyefendinin de herhangi bir irabta herhangi bir mahalli kalmayacak.



('Rıfat Hisarcıklıoğlu CHP'yi eleştiremez' diyen beyefendiye özel not: Bu 'irabta mahalli olmamak' deyimini size izah etmenin kolay bir yolu yok ne yazık ki. Bu saatten sonra size Arapçanın gramer yapısını izah etmemiz zor zira. Üstelik Arapça ile ilgilenmeniz, Allah muhafaza, laik kişiliğinizi zor durumda bırakabilir. Dolayısıyla 'hükmen zaid olacak anlamına gelir' diyeyim de derdim anlaşılsın.)



Şimdi gelelim meselenin birinci ek yerine. İki hazirandır 'bu haziranda Gezi benzeri büyük kalkışmalar olacak' umuduyla yaşayan birilerine 'işaret fişeği' olabilir mi mezkûr beyefendinin mezkûr sözleri? Eğer öyle ise bilmelidir ki bu sözlerden sonra oluşabilecek en küçük kalkışmada asıl sorumlu, ana azmettirici olarak görüp göstereceğimiz isim zat-ı şahaneleridir.



İhtimali var mı peki böyle bir kalkışmanın? Bence yok. Yok, zira terör bu kadar tırmanmışken atılacak bir 'şehir kalkışması' adımının tarifi imkansız acılara neden olacağını kestirecek denli akıl sahibi insanlar var hala. En azından umudum bu yönde.



Gelelim meselenin ikinci ek yerine. 'Bu sistem değişmelidir, değişecektir. Ancak soru şudur: Bu değişim kanlı mı olacak kansız mı?' diyen rahmetli Necmettin Erbakan Hocamızın bu sözleri üzerine sırtlan kesilip çullananların o keskin dilleri çokoprens almaya mı gitti acaba? Hatırlayacaksınız. Bu sözlerinin ardından Erbakan Hocamıza hayatı zindan etmeye çalışmışlardı. Şimdi bu sorudan çok daha büyük bir yargı cümlesi var ortada. 'Böyle bir başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz' diyor adam. Hadisenize. 'Çağdaş demokrasilerde bu sözler kabul edilemez. Bu cümlelerin lanetlenmesi gerekmektedir' desenize.



Ne diyordu Hamsun: 'Hafızım, halk iradesinin karşısında kal'a gibi durup isminde 'halk' geçen bir partiyi yönetmek de ironinin dibidir biliyorsun değil mi?'


#Kemal Kılıçdaroğlu
#Rıfat Hisarcıklıoğlu
#Başkanlık sistemi
8 yıl önce
Peki, Erbakan’ın suçu neydi?
15 Temmuz’a giden süreci doğru okumak/2
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!