Birleşmiş Milletler neye yarar?

Taştan, betondan, ahşaptan falan yapılma zevksiz, kötü evleri, birbirine çok benzeyen şahane çadır kentlere dönüştürme işinde uzmanlaşmış bir 'kentsel dönüşüm örgütü'dür Birleşmiş Milletler. Yalnız biraz tembeldir kendileri. Harekete geçmeleri için Bosna'da yüz bin, Suriye'de üç yüz bin insanın hayatını kaybetmesi gerekir. Yine de bu kayıplar, Birleşmiş Milletlerin harekete geçeceğini garanti etmez. Misal Bosna savaşında Boşnakların Sırpları yenmeye başlamalarını da beklememiz gerekmişti.

İslam dünyası nedir, kimlere denir?

İslam dünyası diye 'ağır kınama kabiliyeti olan yaşam türü'ne denir. Suriye'de her kimyasal saldırının, her bombardımanın ardından şahane kınama metinleri, olağanüstü telin cümleleri yayınlarlar. Eh tabii, orada hayatlarını kaybeden insanlar için bir şeyler yapmak manasına geldiğini de düşünürler bunun. Bir de, kimi Amerika'ya kimi de Rusya'ya bağlı ya da bağımlı olduğu için misal Amerika ya da Rusya 'kınama metni de yayınlama ulan, höt!' derse adına İslam ülkeleri dediğimiz bu topluluk o metinleri de yayınlayamaz.

İran nedir, neye denir?

İran diye hem mezhebi gerekçelerle hem de bölgesel güç devşirmek adına Müslüman katletmekten çekinmeyecek kadar gözü dönmüş bir aptallık biçimine denir. İslam devrimi dedikleri şeyin bir Şii yayılmacılığı projesi, 'kardeşlik' dedikleri şeyin de helvadan put olduğu çoktan anlaşılmıştır. Bu saatten sonra Sünni dünya için İran, menfaati için gözünü kırpmadan masum insan katleden bir cinayet şebekesidir. Ne bir eksik ne bir fazla…

İsrail ne yapmaktadır?

Her zaman olduğu gibi, kendi varlığını sürdürebilmek adına dünyadaki tüm diğer varlıkları ortadan kaldıracak kadar gözü dönmüş bir teröristliğe devam etmektedir. İdlib'deki kimyasal saldırılardan sonra dünyaya 'Suriye'ye müdahale edin' çağrısının İsrail'den gelmesi demek, İsrail'in Amerika ve Rusya'ya 'benim güvenliğimi bir kez daha sağlayın' demesi demektir. Bu arada İsrail'in 'kimyasal saldırı yapıyorlar' diye kınadığı Rusya'nın bu kınamanın hemen ardından Doğu Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan ilk ülke olduğunu biliyorsunuzdur herhalde. Her zaman dediğimizi yine diyelim: Bütün dünyanın iyiliği için İsrail'in tarihin çöplüğüne karışmasından başka çıkar yol yoktur. Bu kötülük organizasyonu dünyanın kalbine saplanmış bir hançer gibi durduğu sürece insanlık bugün de gelecekte de çok fazla acı çekecektir.

Amerika ne yapmaktadır?

Ne yapacak? Tabii ki Suriye'ye 59 Tomahawk atarak destan yazmaktadır. Bu ülkeye, Rusya ve İsrail'le birlikte 'demokrasi götürmeye' kararlı olduğunu göstermektedir. Yalandan gerginliklerle pastadan payını almaya hazırlanmaktadır. 'Trump'ın gelmesiyle her şey değişecek' diyen aksakallı abileri mahcup etmeye devam etmektedir. 'Dünyaya nizamı ben veririm' küstahlığına devam etmektedir. Rahmetli Erbakan Hocamızın dediğini deriz: Bana ne Amerika'dan!

Ya Türkiye?

Suriye meselesinde Türkiye'yi politik, siyasi, askeri, daha bilmem ne bakımlardan eleştirebilirsiniz elbette. Bazılarını hak etmiş de olur. Ancak, bu kirli savaş başladı başlayalı Suriye meselesinde tüm dünyada insani olarak en doğru, en düzgün durmuş ülke Türkiye'dir. Bunu inkâr ederseniz korkarım ki Allah size bunun hesabını sorar.

Peki ya Suriye, Suriyeliler?

Mesele öyle bir yere geldi ki bu saatten sonra Suriye'de her an her şey olabilir. Ateşkes, katliam, geçiş hükümeti, Esed'in ölümü, Birleşmiş Milletler şeysi, Rusya'nın bilmen nesi ile Amerika'nın bilirsin nesi. Her şey. Hiçbirinden emin değilim. Emin olduğum tek bir şey var. Her bir Suriyeli insan tekinin 2 milyar insanlık İslam âleminin yüzüne tek tek tükürme hakkı vardır. Aslına bakarsanız bu acziyet, bu basiretsizlik, bu korkaklık tükürükten çok daha fazlasını da hak eder ya, neyse…