Ne bekliyordunuz? Almanya, Hollanda, Avusturya gibi ülkelerin, bakanlarımızın oralarda etkinlik düzenlemesine izin vereceğini mi? Durum daha da kötüleşecek. Daha fazla siyasi kriz, daha fazla sosyal baskı ve sonunda ilişkilerin kopacağı noktaya geleceğiz. Bu görmek için siyasi deha olmak gerekmez.
Avrupa'nın yaşadığı siyasi ve ekonomik depremi günlerdir yazıyorum. Sadece Türkiye merkezli tepki olarak algılamayın bunu. Kendi içinde ciddi savrulmalar yaşıyor şu anda. Bu savrulmalardan Türkiye de, diğer ülkeler de nasibini alıyor.
Baharda Fransa ve Hollanda, sonbaharda Almanya'da seçim var. 2018'de Avusturya, İtalya, İspanya seçime gidiyor.
Böyle bir ortamda Türkiye ya da herhangi bir İslam ülkesine karşı biraz yakınlık gösteren her siyasi parti, anında tepki alıyor, oyları düşüyor. AB'nin ana kolonlarını taşıyan Almanya ve Fransa seçimlere giderken tabi ki Türkiye'ye karşı sertleşecek.
2017 büyük değişimlerin, büyük sarsıntıların olacağı bir yıl Avrupa'da. İngiltere'den sonra sallanan AB dağılacak. Bu kesin de bu sene mi, yoksa bir kaç seneye mi olacak bu tartışılıyor.
Trump'ın, bu birlik dağılsın diye attığı tekmenin acısını Almanya/Fransa ittifakı unutmadı. Neyse ki ABD kendi içine boğuşuyor da AB biraz rahatladı.
Evet, biz de söylem olarak onları faşistlikle, demokrasi düşmanlığı ile, İslam düşmanlığı ile suçlayalım da, adamlar zaten buna itiraz etmiyor ki. Şaşırmayın, onlar Türkiye ile yaşanacak her türlü gerilimi ve kavgayı seçimlerde malzeme olarak kullanıyor. Sanırım bizimkiler de referandumda aynı şeyi yapacaklar.
İyi de, dünyada büyük değişim yaşanırken, sarsıntı olurken daha uzun vadeli ve global stratejiler hazırlamamız gerekmez mi? Gerekir. Var mı peki?
diyor, bu konuların merkezinde olan dostum. Olmadığını kibar bir şekilde ifade ediyor aslında. Diyelim ki şimdi referandum süreci var o yüzden strateji hazırlanmadı. Peki Avrupa'da yaşayan Türklerin durumu nedir?
ABD'de yaşayan Türklerin nasıl bir varlık gösteremediğini ve birbiriyle uğraştığını yazdığım yazıdan (1 Mart 2017) sonra, Avrupa'dan çok sayıda mail aldım. “Buralar daha kötü, bir de buraları yazın” diyorlar.
Uzun süredir Avrupa'da yaşayan meslektaşım durumu şöyle özetledi:
Kızmak yok. Yurt dışında yaşayan milyonlarca Türk var ama onun onda biri kadar nüfusa sahip Ermeniler kadar bile etkili değiller. Kendi ülkelerinin bakanlarına yasak getirilen bir toplumun, Avrupa'yı ayağa kaldırması gerekir.
Cumhurbaşkanından başka siyasi gücümüz, aktörümüz, dengeleri etkileyecek kuvvetimiz neden yok? Bu kadar büyük bir ülke, bu kadar vatandaşı yurt dışında yaşayan bir ülkenin durumunun bu olmaması gerekir.
Nedeni çok açık, bunu dert edinen insan az bu ülkede. A
gibi, bu konuları dert edinip yıllardır çalışma yapan insanlar da, yine AK Parti medyası tarafından linç ediliyor. O milletvekiline sahip çıkan
gibi diğer vekiller de linçten nasibini aldı. Nasıl bir akıl tutulmasıdır anlamış değilim.
Avrupa'ya gidip, kendi gözleriyle orada iyi şeyler yaptığına şahit olduğu Mustafa Yeneroğlu için, twitter hesabından mesaj atıp sahip çıktı ama kimseyi durduramadı. Tartışmaya Cumhurbaşkanı danışmanları, diğer parti yetkilileri de katıldı. Cumhuriyet ve Oda TV gibi yerlere malzeme oldular.
Konuyu daraltmayalım. Lakin içinde bulunduğumuz durumun da öyle üstü örtülecek halde olmadığını görelim artık.