|
Benim unutulmaz 23 Nisan’ım

Günlerce uykusuz kaldım. Önümde onlarca kitap, binlerce kare fotoğraf, siyah beyaz videolar vardı. Hepsini okuyor, izliyor, not alıyordum. Hayatım bir anda yüz yıl geriye gitmişti. Kendimi o kadar çok kaptırmıştım ki, artık rüyalarımda o dönemde yaşıyor, o dönem tartışmalarının içine giriyordum.



1999 yılında, meslek hayatımın en önemli dönüm noktalarından birini yaşıyordum. Profesyonel anlamda ilk belgeselimi yapıyordum. Dört bölümlük belgeselin adı, “İlk Meclis”ti. 23 Nisan 1999 yılında ekran başında ilk bölümünü izlerken heyecanım doruktaydı. Belgesel izlenme rekoru kırmamıştı. Nedense, Kemal Sunal'ın filmleri kadar ilgi beklemiştim. Toyluk işte.



RTÜK'ün tarihe geçecek cezası


1999 yılında Meclis'te yaşananlarla, belgesel arasında paralellikler vardı. Merve Kavakçı başörtüsünden dolayı Meclis'ten çıkartılırken, giyim kuşam tartışmalarının ilkinin 1920 yılında yaşandığı yayınlanıyordu. Denk gelmişti, planlı değildi.



10 Mayıs 1999'da RTÜK'ten Kanal 7'ye bir yazı geldi. Belgeselin son bölümünün yayınlanması halinde, kanalın bir yıl kapatılacağı, hatta lisansının iptal edileceğini söyleyen bir yazıydı. Yumruk gibi boğazıma tıkandı bu yazı. Ancak RTÜK kararını tarihe geçirecek ve okullarda ders olarak okutacak kısmı, gerekçede yazılan bölümdü.



Belgeselin 3. Bölüm

ün

de, İsmet İnönü ve Halide Edip Adıvar'ın anılarından yapılan alıntıların, okullarda okutulan resmi tarih bilgileriyle bağdaşmadığı için, RTÜK bu yayını yasaklıyordu. Bitmedi, RTÜK, 6 ay sonra, uyarı yazısı tatmin etmemiş olacak ki, bu kez bir günlük kapatma kararı da verdi.


Kanal 7, içinde suç teşkil edecek hiçbir şey olmamasına rağmen belgeselin son bölümünü yayınlamadı mecburen. Bugüne kadar tekrarı da yayınlanmadı. Daha yeni başlayan belgesel yönetmenliği hayatıma o yıl ara verdim.



İnkılap Yayınları daha sonra belgeseli kitap haline getirdi. Ancak yıllarca 23 Nisan günü geldiğinde, hep o ilk yayın gününün, yarım kalmış ve hüzne dönüşmüş heyecanını hatırladım.



TBMM Başkanı'nın ilginç talebi


Aradan 4 yıl geçti. TBMM Başkanı

Bülent Arınç

basın danışmanı arıyordu ve adaylardan biri bendim. Arınç, benden bir konuşma metni yazmamı istedi. Konu İlk Meclis'ti! 23 Nisan törenlerinde TBMM Başkanları tarihi İlk Meclis binasında bir konuşma yaparlardı. İşte konuşmayı yazmamı istemişti.



Çok heyecanlandım ve mutlu oldum. İşsizdim, bir işe alınmamın heyecan veren imtihanıydı bu. Mutluydum, çünkü rüyalarımda görecek kadar içinde yaşadığım İlk Meclis'i yazacaktım. Sonradan öğrendim, Arınç, benimle birlikte 3 kişiye daha aynı metni yazdırmıştı, beğendiğini okuyacaktı.



23 Nisan 2003 günü, yine heyecanla ekran başına oturdum. Arınç benim metnimi okuyunca havalara uçtum. Belgeselin yarım kalmış sevinci o gün tamamlandı. Bu konuşma metni çok ilgi gördü ve bu sayede Bülent Arınç beni danışman olarak işe aldı.



O gün hayatımın değiştiği gün oldu. Medya, Arınç'ın ve sonradan Başbakan Erdoğan'ın danışmanı olduğumda defalarca bu yasaklı belgeseli gündeme getirdi. Sakıncalı bir yönetmeni danışman yaptıkları için ikisini de eleştirdiler. Ancak her iki siyaset

ç

i de bana destek oldu. Minnettarım.


İlk Meclis, bu hatıralar yüzünden benim için özel değil sadece. Osmanlı'nın son bir çırpınışla ayakta kalma mücadelesi, Anadolu çocuklarının derme çatma bir binada, milleti temsil edecek bir Meclis kurması ve o mecliste yaşananlar beni çok derinden etkiledi. Tarih, ülke, millet anlayışım değişti.



23 Nisanlar yanlış kutlanıyor


İlk Meclis

, bizim aradığımız ruhun 3 yıl boyunca yaşadığı yerdir. Tüm renklerin, tüm seslerin ve tüm fikirlerin temsil edildiği eşsiz bir Meclisti. Türkler, Kürtler, Araplar, Arnavutlar, Çerkezler... Osmanlının tüm milletleri, son kez orada temsil edildi. Orası bugün bile özlemle aradığımız bir arada yaşama ve ortak bir hayali paylaşma yeriydi.


1923 yılında, İlk Meclis, Ali Şükrü Bey cinayeti bahane edilerek kapatıldı. O renkli ve canlı Meclis bir daha olmadı.

Cumhuriyeti kuranların en büyük hatası, belki de bu çok sesli yapıyı kapatmak oldu.

Etkisi bugüne kadar sürdü.



23 Nisanların bir çocuk bayramı olarak öne çıkmasını doğru bulmuyorum. 23 Nisan, milli egemenlik yönüyle daha çok öne çıkmalı ve daha çok o ilk günlerdeki ruh konuşulmalı.



Çocuklarımıza öğreteceğimiz asıl şey, milli mücadeleyi yöneten ve bize özgür bir ülke bırak

an o İlk Meclis ruhu olmalıydı. TBMM'deki 23 Nisan resepsiyonları ve çocuksu törenler bu yüzden çok anlamsız gelmiştir bana.

#23 Nisan
#İlk Meclis
#Halide Edip Adıvar
8 yıl önce
Benim unutulmaz 23 Nisan’ım
ABD enflasyonu ve karşımızdan esen rüzgar!
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…