Yıllardır, fen liselerinin önemli bir kısmı bu düzeydeydi ve bu misyonu kendisine şiar edinmişti. Okuldaki öğrenciler öylesine başarılıydı ki, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en iyi üniversitelerinde okuyor, sonra dünyanın en iyi şirketlerinde çalışıyorlardı.
Mesela Prof. Aydoğan Özcan California Üniversitesi'nde hoca olmuştu ve çalışmalarıyla meşhur Science Dergisi'ne kapak konusu seçilmişti. Prof. Ahmet Yıldız, Obama'nın elinden genç bilim adamı olarak kariyer ödülü almıştı.
Daha sayılacak onlarca, yüzlerce başarı hikayesi var. Okulda okuyanlar ve sonra mezun olanlar, fen liselerinin eskisi gibi güçlü, eskisi gibi nitelikli ve disiplinli olmadığını fark ettiler son dönemlerde. Geleceğin bilim adamlarını yetiştirmek üzere kurulmuş okullardaki öğrencilerin, mezunlarının sorunlarını dert edinen bir kaç mezun, bir dernek kurmaya karar verdi.
Bu dernekte beyin fırtınaları düzenlediler ve ortaya sorunlar listesi çıkardılar.
Fen liselerinde yetişen üstün yetenekli çocuklar yurt dışına çıkıyor ve bir daha geri dönmüyorlar. Bu büyük bir beyin göçü anlamına geliyor. Bunu durdurmak gerek.
Yeni nesil liseliler üstün yetenekli ve zeki olmalarına rağmen gelecekte ne yapacaklarını, ne yapmaları gerektiği konusunda karar vermede zorlanıyorlar.
Fen liselerindeki eğitim kalitesinde ciddi düşüşler var, bunu düzeltmenin yolları bulunmalı.
Bu dertli gençler kurdukları dernek aracılığı ile diğer fen liselilere ulaşmaya çalıştılar. Bir baktılar ki, dünyanın dört bir yanında, en iyi üniversitelerde, en iyi şirketlerde çok başarılı Fen Lisesi mezunları varmış. Onların başarı hikayelerini dinledikçe, heyecanları arttı, daha çok çalışmaya başladılar. Ulaştıkları herkes her türlü desteği vereceğini söyledi.
Dernek dünyanın dört bir yanındaki bu başarılı insanların hikayesini, yeni nesil öğrencilere aktarmak ve yeni hikayeler yazmak için bir proje geliştirdi.
Liseli çocuklara bu insanlar bilim ve yaşam koçluğu yapacak ve onları olimpiyatlara hazırlayacaklar. Böylece lisedeki genç hem bir yarışa girecek, ödüller kazanacak ama daha önemlisi hayatta olmak istedi bilim adamları, yöneticilerle bire bir çalışma imkanı bulacaklardı.
Bu onların hayatlarının fırsatı olabilirdi. Zira, Van, Hakkari ve benzeri Fen Liselerinde okuyan bir çocuğun yurt dışındaki bir profesörün desteğini alması neredeyse hayaldi onun için.
Projelerini alıp, kendi mezunları, yurt dışındaki bilim adamlarıyla temasa başladılar. Dünyanın en ünlü bilim adamlarından biri olan Prof. Aydoğan Özcan böyle bir projeye destek vereceğini ve koçluk yapabileceğini söyleyerek, gençlerin heyecanını daha da arttırdı.
Genç Fen Liseli mezunlar bu büyük destekle ve heyecanla birlikte derneklerine geri dönüyorlar. Proje bu desteklerle birlikte çok büyük bir katma değer üretecekti. Türkiye'nin en zeki çocukları, Türkiye'nin en başarılı yetişkinleriyle buluşturulacak ve yeni başarı hikayeleri yazılacaktı. Bilim olimpiyatları önce ulusal, sonra da uluslararası olacaktı.
Her şey mükemmeldi tek bir sorunları vardı: Bilim olimpiyatlarını düzenlemek için sponsor ve desteğe ihtiyaçları vardı.
İşte tam bu aşamada buluştum bu gençlerle. Beni projeleri ve heyecanları çok etkiledi.
Bu insanların derdi, bilim, eğitim, ülkenin geleceği.
Okullarında sorun olduklarını düşünüyorlar ama bunu için ne öğretmenlerini protesto ediyor, ne eylem yapıyor, ne de ülkelerini kötülüyorlar.
Sorunlarını çözmek için çalışıyorlar, proje üretiyorlar. Bir siyasi görüşleri, katı ideolojileri yok, bu ülkenin çocukları hepsi.
Şimdi sponsor görüşmelerine başlayacaklar. Onlara destek olacak kurum, kuruluş arıyorlar.
İnşallah Türkiye'nin bilim olimpiyatlarını bu gençler düzenleyecekler bir gün.
Bu da bir lise hikayesi işte.
Belki farklı hikaye duymak isteyenler olur diye yazdım.
İstanbul Atatürk Fen Liseliler Derneği'ni tanımak isteyenler
adresinden onlara ulaşabilir.