İki bereketli nehrin beslediği bu topraklarda, var olmak için iki şeye ihtiyacınız vardır:
“Fırat Kalkanı” gücü temsil eder.
Dicle ise, Hz. Ömer'den bu yana adaletle birlikte anılır.
Tarihin en zorlu topraklarına yeniden döndük. Buyurun hikayesini okuyun.
İnsanlığın en büyük birikimi, Dicle ve Fırat arasındaki topraklarda yeşermiştir. Bu topraklara 'Mezopotamya' denir. Neredeyse 6 bin yıllık bir tarihi vardır.
Bugün sahip olduğumuz medeniyetin, kültürün ve dinlerin çoğunun doğduğu yer burasıdır.
denirdi.
Bu yüzden tarihin en zorlu, en çok savaşın çıktığı, en çok hikayenin yaşandığı topraklar burasıdır. Acının, zenginliğin, kargaşanın, mutluluğun ve mücadelenin aynı zamanda, bir arada görüleceği dünyanın en nadir, en zor ve en gözde beldesi.
Eskiden su, bereketli topraklar, ticaret yolları ve zengin şehirler yüzünden savaşlar çıkardı burada. Son 150 yıldır buna bir de petrol ve doğalgaz eklendi. Savaşlara yeni savaşlar eklendi, imparatorluklar yıkıldı, yeni devletler kuruldu, kavimler göçtü, yurtlar değişti ve bu bölgenin hikayesi hiç bitmedi.
Bugünlerde yıl dönümünü kutladığımız Malazgirt'ten (1071) bu yana, tarihin tüm dönemeçlerinde, çağların değişiminde ve insanlık nehrinin akşını değiştiren her olayda, bir millet olarak, hep önemli rol oynadık.
Burası bizim kaderimiz.
Bu yüzden de bin yıldır bizim kaderimiz bu topraklardır, acılarımız buradadır, mutluluğumuz buradandır. Gidecek başka yerimiz de yoktur.
Sanırım yüz yıl aradan sonra, Türk ordusu Suriye topraklarına ilk defa girdi. Mezopotamya toprakları, bu ordunun atlarına, bu milletin adına, bu devletin sancağına alışıktır. Şimdi
diyorlar. Mutsuz olanlar da, sevinenler çok.
Tunuslu bilge insan
, 15 Temmuz devriminden sonra,
Bu topraklarda var olmak için iki şeye ihtiyacımız var: Güçlü bir devlet olmak, adil bir yönetim sistemi kurmak.
Bir günde tüm dengelerin ve planların nasıl değiştiğini gördü tüm dünya. Bu topraklarda yaşayan insanlara koruma kalkanı olmak, ancak güçlü devlet olmakla mümkündür. Bunu da biz anladık.
Adaletin en büyük mimarlarından, en önemli sembollerinden biri olan
bu topraklardaki düzenin kurucu liderlerinden biridir. Burayı yönetmenin formülünü de 1400 yıl önce (M. Akif'in mısralarıyla) şöyle tarif etmiştir: