Genelkurmay'ın koridorlarına ilk kez yürüdüğümde, biraz tuhaf olmuştum. Bir proje için buradaydım. Anadolu Ajansı, Genelkurmay Başkanlığı'na bir proje teklif etmişti. “Ocak, Mehmetçiğin Dünyası” isimli proje, ordunun bilinmeyen dünyasını, daha insani yönlerini ön plana çıkartacaktı. Yani pijamayla, tıraş olurken, annesine sarılırken, çocuklarıyla oynarken ya da ağlarken askeri, subayı görüntüleyecektik.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, bu sıra dışı projeyi kabul etti. İlk defa o gün Genelkurmay'ın üst yönetimiyle yoğun bir temasa başladım. Hulusi Akar da, Kara Kuvvetleri komutanıydı. Özel ve Akar, projeye en çok destek veren, en çok yardımcı olan kişilerdi.
Aylarca süren çalışmalar, yüzlerce kez haber ve iyi bir kitap oldu. Çok olumlu geri dönüşler alındı. Necdet Özel, bu projenin ordunun imajı ve algısına yaptığı olumlu katkılardan dolayı bizi Genelkurmay'a davet etti, özel teşekkürlerini iletti.
Şimdi Genelkurmay Başkanı olan Hulusi Akar'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızının nikah şahidi olmasını eleştiriyorlar. Sosyal medyada kampanyalar düzenleyip, en ağır sözleri sarf ediyorlar. Bir zamanlar askerin emrinde olan köşe yazarlarının kaleminden intikam damlıyor. Kemal Kılıçdaroğlu el altından haber yaptırıp, eleştiri kampanyasına odun taşıyor.
Meslek hayatım boyunca askerle mesafeli oldum. Hulusi Akar ya da diğer askeri yetkililerle yaptığım görüşmelerin hiçbirini yazmadım. Bu görüşmeleri mesleğimde bir avantaj olarak kullanmadım. Haksız yere asker güzellemeleri yapanlara, onları göklere çıkaranlara tavır aldım.
Ancak Hulusi Akar aleyhine yapılan kampanyayı görünce vicdanım beni rahat bırakmadı. Hele hele, Rusya yanlısı medyanın bu kampanyayı kullanarak, Akar aleyhine haberler yapması çok zoruma gitti. Bu yüzden yazmak, bu ülkenin bir evladı olarak yazmak, boynumun borcu oldu.
Ben size neden Hulusi Akar için böyle bir kampanya yapıldığını anlatayım.
Hulusi Akar'ın, tıpkı önceki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel gibi, yerli ve milli bir duruşu vardır. Anadolu insanı ne hissediyorsa, bu komutanlar da aynısını hissediyor. Bu millet neye ağlıyor ve neye seviniyorsa, Hulusi Akar da aynı şeye ağlıyor ve seviniyor.
Sur'da, Cizre'de siperdeki asker, başlarındaki komutan ve Ankara'daki karargah hiç bu kadar senkronize olmamıştı. Müthiş bir kararlılıkla hepsi terörü bitirmeye yemin etmişler. Bunu, o erden de, Hulusi Akar'dan da bizzat dinledim. Başbakan da, Cumhurbaşkanı da bu kararlılığın bir parçasıdır. Bu uyum 40 yıldır görülmeyen bir uyumdur.
Hulusi Akar nerede bir çatışma varsa hemen oradadır. Askerin gönlünde taht kurdu ve savaşma gücünü arttırdı.
İşte
'Adı açıklanmayan general' haberleri, örtülü tehditler ya da gece yarısı bildirilerle siyaseti dizayn etme dönemini bitti. Komutanın emri olmadan, tek bir satır bilgilendirme ya da açıklama yapılamaz, demeç verilemez artık. Demokrasinin gereği olarak bunu yaptılar. Bir zamanlar iktidarı sıkıştırmak için askeri kullananlar, bundan çok rahatsız oldu.
Ancak askerin siyasetle/iktidarla güvenlik ve askeri konular nedeniyle ilişkileri vardır. Burada demokratik olarak kurulmuş sistemleri kullandılar. Haftalık rutin görüşmeler ve Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında görüşlerini açıkladılar, itirazlarını dillendirdiler, eleştirilerini yaptılar.
Fakat son sözün, millet iradesini temsil eden iktidarda olmasına saygı gösterdiler, her demokratik ülkede olduğu gibi.
ülke için bir fırsattır.
güvenliği,
İlişkilere
Kendisiyle uzun görüşmeler yapma fırsatı buldum. Sadece üzerinde çalıştığımız projeyi değil, bölgeyi, tarihi, jeopolitiği, iletişimi ve güçlü ülke olmayı konuştuk. Fikirlerinden, bakış açısından, özeleştiri yapabilen tutumundan etkilendim.
Alt rütbeden genç subayları toplar, beyin fırtınası yapar, yeni fikirler ve projeler üretmelerini isterdi. Sert hiyerarşik yapıyı bir anda ortadan kaldırır, harbi ve samimi dil kullanarak herkesi şaşırtırdı.
İdeolojik, fikri ayrılıklar, bir insanın vatanı ve milletinin geleceği söz konusu olduğunda bir kenara bırakılır
Suriye, Rusya ile mücadele içinde. Şehit veriyoruz, insanlarımızı yitiriyoruz. Şehirlerimiz canlı bombaların, katillerin saldırısı altında.
Onun arkasında duran, sorumluluk taşıyan siyasi yöneticileri, komutanları, amirleri düşünün.