|
HDP’yi kapatmak mı, kurtarmak mı?
Peşinen söyleyeyim, HDP içinden bilgiler vererek orada bir çatlama, bir iç kavga çıkarmak isteyen tiplerden değilim. Zaten benim yazımla çatlayacak bir partiden de korkmamak lazım, ömrü uzun olmaz. Parti içi kavga çıkartmak isteyen yazıları, hamleleri etik bulmam ayrıca. Bileğinin hakkıyla güreşmekten yanayım, öyle rakibin ayağının altında sabun koymak bizim pehlivanların kitabında yazmaz.

Parti kapatma eski Türkiye'de kaldı

Parti kapatma konularını konuşuyoruz yine. HDP'nin terörle ilişkisi nedeniyle yeniden incelemeler yapılıyor, MHP, HDP kapansın diye çağrılar yapıyor. Parti kapatma kanuni düzenlemeyle zorlaştırıldı biliyorsunuz. Kaderin cilvesi işte, bu kanun teklifini veren AK Parti, teklife 'evet' demeyen de HDP oldu. Parti kapatma geride, eski Türkiye'de kalmış bir uygulama, hepimiz karşıyız. Hiçbir faydası ve anlamı yok bu kapatma cezasının.

HDP milletvekilleri, dokunulmazlıklarının kaldırılması için dilekçe vererek MHP'ye karşı mesaj verdi. Şimdi kimse kızmasın, bu iki popülist hareketin de bir anlamı yok hukuken. MHP ve HDP'nin, yine birbirini beslemesinden başka bir sonuç doğurmayacak, merak etmeyin.

HDP kaç parça?

HDP son derece şaşırtıcı ve karmaşık bir siyasi alt yapıya sahip şu anda. Demirtaş, 7 Haziran gecesi kendilerini destekleyenlerin listesini sıraladı hatırlarsanız. En radikal sol örgütlerden, en dindar gruplara kadar, ilginç bir listeydi. Parti milletvekilleri de bu listedeki önemli siyasi gruplara göre dizayn edildi. Ertuğrul Kürkçü gibi sol damarın en babası da var, Hüda Kaya gibi başörtülü, dindar kesimden gelenler de.

Parti içinde homojen bir yapıdan bahsetmek mümkün değil yani. Bu kadar çok parçalı yapıda siyaset yapanlara Allah yardım etsin. Bir gün saz çalan demokrasi kahramanıyken, sabaha militan olarak uyanabilirsiniz orada. Eş Başkan Figen Yüksekdağ'a bakarsanız, parti değil, sosyalist bir örgüt içinde, her an canlı bombaya dönüşen biri zannedersiniz kendinizi. Demirtaş'a bakarsanız, başınız döner, ne olduğunuzu bir türlü anlayamazsınız, o kadar zıt kutuplarda dolaşıyor.

HDP'yi vesayetten kurtarmak

HDP'nin siyasetin içinde kalması, parlamentoda bulunması ve kendisini HDP aracılığı ile ifade etmek isteyen Kürtleri temsil etmesinden yanayım.
Ancak HDP'nin de bir siyasi parti olarak, üzerindeki vesayetten kurtarılması gerek. Silahın vesayeti, Kandil'in vesayeti, yurt dışındaki Alevi/Kürt/sol diasporasının vesayeti, yabancı devletlerin vesayeti ve bu saçma sapan söylemleri ortaya çıkartan hangi merkezse, oranın vesayeti HDP üzerinden kalkmalı.

HDP'liler kızmasın, bu kadar karmaşık, bu kadar tuhaf, şiddetle iç içe, sürekli kendisiyle çelişen saçma politik açıklamalar, ancak vesayetlerin baskısı ile yapılabilir. Yoksa siz mi karar veriyorsunuz bu açıklamalara? O zaman daha vahim haldesiniz, bilin.

Çözümden yana olan HDP'liler nerede?

Demirtaş dün panik halde 'silahlar sussun, çatışmasızlık ortamı olsun, barış müzakereleri yapalım' diye açıklama yaptı ya, işte burada bir soru sormak mümkün mü acaba? “KCK, 11 Temmuz 2015'te ateşkesin bittiğini ilan ettiğinde neden aynı panikle ortaya atlayıp, silahlar asla konuşmasın demedi?”

Ben şuna eminim, HDP içinde onlarca milletvekili, 11 Temmuz'da KCK/PKK ateşkesi bozduğunda, şimdi de silahlara karşıdır, çözüm sürecinden yanadır. HDP içinde vicdan sahibi insanlar var, biliyorum. Genelleme yaparak HDP'nin tamamını Demirtaş ve Yüksekdağ ile özdeşleştirmek çok yanlış. HDP'li vekillerin tamamının, PKK/KCK/PYD ile aynı düşündüğünü söylemek de çok yanlış.

Leyla Zana neden konuşmuyor?

Sadece bir kişinin adını vererek bir şey sormak istiyorum. Kürt hareketinin sembol ismi, önemli karakteri Leyla Zana neden hiç demeç vermiyor? Bu mücadelenin bedelini ödemiş, bu önemli aktörün, çözüm sürecinde bu denli dışarıda kalmasında bir tuhaflık yok mu sizce de?

HDP vesayetten kurtulsun, şiddet ve terörü dışlasın, silahlara karşı dursun, bakın o zaman çözüm süreci nasıl ilerliyor, nasıl her şey konuşarak halloluyor. İktidar partisi, medya, sivil toplumun da çözüm sürecinde HDP'nin tamamını suçlayarak konuşması sorunu çözmeye katkı sağlamaz.

Gerçekten barış isteyeni dilinden tanırsınız, isminden değil. Kimin gönlü barıştan yanaysa, dili gönlünün sesi olur.
İnsanların günler içinde ne söylediğini alt alta koyup bakın, barışın dilini hemen tanırsınız. İşte bu insanlarla çözüm sürecini tartışmak, yürütmek lazım.

Ben HDP'yi önemsiyorum, bu yüzden bu yazıyı yazıyorum. Kapatmaktan değil, kurtarmaktan yanayım. HDP'yi kurtaracak olanlar da, ona oy veren, güvenen, inanan seçmendir. Oylarınızın hesabını sorun, öyle saz çalınca alkış tutmakla bitmiyor her şey.
#Leyla Zana
#Demirtaş
#kck
#barış müzakereleri
9 yıl önce
HDP’yi kapatmak mı, kurtarmak mı?
Ramazan Medeniyeti-4: Hüznün diriltici sesleri ve renkleri
Seçimler sonrasında mahalli idareler personeli diken üstünde
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’