Değişen Başbakanlık, 13 bakanlık ve bunlara bağlı kurumları hesaba katarsanız, gece gündüz kulis yapan, yeni atanan bakanla tanıdık arayan,
telefonu edecek birini bulmak için çabalayan çok kişinin olması normal. Tabi mevcut pozisyonda olanlar da boş durmuyor. Onlar da yerlerinde kalmak için yoğun mücadele içinde.
Tecrübeli bakanlar telefonu korumaya vermiş, not aldırıyor. Acemiler ise gelen telefon ve mesajla baş etmeye çalışıyor. Garibanlarım perişan. Başlarına ne geldiğini şimdi anladılar!
Her bakanın kendi ekibiyle çalışmak istemesi doğal. Yakın çalışma ekibi sayılan özel kalem, danışman, koruma ekiplerinin değişimi bazen gerekli.
Ancak büyük değişimler, kadro hareketlerinin olması doğru mu?
Burada biraz duralım.
AK Parti öncesi, hükümet değişimlerinde ne kadar acımasız hareketler olduğunu çok dinlemiştim. Gece yarısı kapılar kırılarak bakanlıkların bürokrasisine el konulurdu. İnsanlar bir anda çalıştığı kuruma giremezdi.
Ancak şimdi 14 yıldır AK Parti tek başına iktidar ve bir parti değişimi söz konusu değil. Aslında bakanlar da, bürokratların çoğu da AK Parti'nin kadroları. Bu nedenle yoğun değişimlerin çok gerekli ve yararlı olduğu konusu tartışmalı.
Bunun tek istisnası Paralel Devlet Yapılanması'nın yarattığı tahribattır. Bundan dolayı kadro değişimi şart.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanlıklarda bir gelenek oluşması, projelerin hayata geçmesi ve bir kurumsallaşma yapılması için zaruret olmadıkça fazla bakan değişimi yapmazdı. İlk defa bu sene, böylesi büyük çaplı bir değişim oldu.
Hedefler belli olunca, kurumlarda bakan değişiminin sistem değişikliğine, büyük kadro değişikliğine neden olmaması gerekir.
.
Acaba sadece başarısız olduğu için mi şu anda bürokrasi değişiyor? Peki ehliyet ve liyakat nedeniyle değişen bürokratların oranı nedir? Bunu en iyi yeni bakanlar cevap verebilir.
Şimdi dünya markası olmuş devlet kurumlarımızın sayısı, bir elin parmağından az. Demek ki kurumsallaşma sancısı çekiyoruz.
Ankara'da bir kurumsallaşma sancısı var. Umarın yeni dönemde bu sancıyı giderecek sistemler kurulur.
sessiz sedasız sürdürdüğü çok başarılı bir projeyi hayata geçirdi.
Geçen hafta İstanbul'da yapılan toplantıyla çok sayıda İslam ülkesi katıldı, bu konu karara bağlandı.
Bundan sonra İslam ülkelerinde faklı bayram tarihleri, farklı namaz vakitleri, Ramazan başlangıçları olmayacak.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in bu konuda özel gayretleri var.
Sanırım Diyanet İşeri Başkanlığımızın en önemli eksikliği, tüm İslam dünyasını kapsayan dini ve iletişim politikaları üretmemesi. Oysa herkesin gözü ve kulağı Türkiye'de. Görmez Hoca'nın başkanlığı da bunun için çok önemli bir fırsat. Bu da minik bir eleştiri olsun Hocamıza. Kızamaz inşallah.