|
Kurumsallaşma sancısı
Ankara'dayım. 8 yeni, 5 değişen bakanlık olunca bürokrasideki heyecan ve hareketliliği tebessümle izliyorum uzaktan. Ben bir dost düğünü için geldim ama “
hayırdır?
” diye soranları, sebebin sadece düğün olduğuna ikna edemiyorum bir türlü. Herkeste bir “
hayırdır
” durumu var çünkü Ankara'da. Cevaplar da pek mütevekkil, “abi bakalım, hayrolur inşallah... Nasip.”


Bürokrasinin uykusuz geceleri


Değişen Başbakanlık, 13 bakanlık ve bunlara bağlı kurumları hesaba katarsanız, gece gündüz kulis yapan, yeni atanan bakanla tanıdık arayan,

“bizim filancayı tanıyorsun, çok iyidir”

telefonu edecek birini bulmak için çabalayan çok kişinin olması normal. Tabi mevcut pozisyonda olanlar da boş durmuyor. Onlar da yerlerinde kalmak için yoğun mücadele içinde.



Tecrübeli bakanlar telefonu korumaya vermiş, not aldırıyor. Acemiler ise gelen telefon ve mesajla baş etmeye çalışıyor. Garibanlarım perişan. Başlarına ne geldiğini şimdi anladılar!



'Kim bakan olacak' diye uzun süre uykusuz geceler geçirenlerin yerini, 'kim yeni görev alacak' diye soran bürokrasi aldı şimdi. Tatlı heyecan, endişeli bekleyişler arasında gidip, geliyorlar.


Her bakanın kendi ekibiyle çalışmak istemesi doğal. Yakın çalışma ekibi sayılan özel kalem, danışman, koruma ekiplerinin değişimi bazen gerekli.



Ancak büyük değişimler, kadro hareketlerinin olması doğru mu?



Burada biraz duralım.



Başka parti iktidara gelmedi, değişim neden?


AK Parti öncesi, hükümet değişimlerinde ne kadar acımasız hareketler olduğunu çok dinlemiştim. Gece yarısı kapılar kırılarak bakanlıkların bürokrasisine el konulurdu. İnsanlar bir anda çalıştığı kuruma giremezdi.



Ancak şimdi 14 yıldır AK Parti tek başına iktidar ve bir parti değişimi söz konusu değil. Aslında bakanlar da, bürokratların çoğu da AK Parti'nin kadroları. Bu nedenle yoğun değişimlerin çok gerekli ve yararlı olduğu konusu tartışmalı.



Sorun bürokratlar mı, kurumsallaşma mı?


Bir bakan değişimiyle, o kurumda büyük kadro değişimi ve alt üst olmalar yaşanıyorsa orada kurumsallaşma sorunu var demektir. Zira 14 yıldır o kurumu elinde tutan aynı iktidar, bu süre içinde kurumun vizyonu, misyonu ve gelecek planlarını çoktan yapıp, 2023 hedefine kilitlemiş olması gerekirdi.


Bunun tek istisnası Paralel Devlet Yapılanması'nın yarattığı tahribattır. Bundan dolayı kadro değişimi şart.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanlıklarda bir gelenek oluşması, projelerin hayata geçmesi ve bir kurumsallaşma yapılması için zaruret olmadıkça fazla bakan değişimi yapmazdı. İlk defa bu sene, böylesi büyük çaplı bir değişim oldu.



Kurumlar 2023 hedefine hazır mı?


Erdoğan'ın başından beri kurguladığı 2023 hedeflerinde büyük değişimler olmadı şimdiye kadar. Bu durumda her bakanlığın, her bağımsız kurumun, bir mastır planının, 2023 hedefinin olması gerekir. Kurumların buna göre dizayn edilmiş, buna göre organizasyon şeması çıkartılmış ve insan kaynakları buna göre istihdam edilmiş olmalı. Buna 'kurumsallaşma' denir.


Hedefler belli olunca, kurumlarda bakan değişiminin sistem değişikliğine, büyük kadro değişikliğine neden olmaması gerekir.

Değişim olacaksa, kurumun belirlediği hedeflere ulaşamayan başarısız bürokratların değişmesi gerekir
sadece

.



Acaba sadece başarısız olduğu için mi şu anda bürokrasi değişiyor? Peki ehliyet ve liyakat nedeniyle değişen bürokratların oranı nedir? Bunu en iyi yeni bakanlar cevap verebilir.



Kurumsallaşma sancısı var


Bir kurum AK Parti iktidarları döneminde sistemini kurup, mastır planlarını hazırlayıp, 2023 hedeflerine kilitlenseydi, o kurum bugün bir dünya markası olabilirdi.

Şimdi dünya markası olmuş devlet kurumlarımızın sayısı, bir elin parmağından az. Demek ki kurumsallaşma sancısı çekiyoruz.



Büyük devlet olacaksak kurumsallaşma şart. Kişiye göre, bakana göre, bürokrata göre başarı elde etmek geçicidir. O başarılı kişi değiştiği anda, kurum yeniden eski kötü günlerine hızlıca döner.


Ankara'da bir kurumsallaşma sancısı var. Umarın yeni dönemde bu sancıyı giderecek sistemler kurulur.



Önemli bir gelişme:


İslam dünyası ortak takvime geçiyor.


Diyanet İşleri Başkanlığı,

sessiz sedasız sürdürdüğü çok başarılı bir projeyi hayata geçirdi.

İslam dünyasının parçalanmasına ve ayrılığına gösterge olan farklı takvim uygulamasına son veriliyor artık.

Geçen hafta İstanbul'da yapılan toplantıyla çok sayıda İslam ülkesi katıldı, bu konu karara bağlandı.



Bundan sonra İslam ülkelerinde faklı bayram tarihleri, farklı namaz vakitleri, Ramazan başlangıçları olmayacak.

Bunun İslam dünyasının birliği için atılmış çok önemli sembolik bir adım olduğunu unutmayalım.
Bayram gününde bile ayrılığa düşen bir ümmet, elbette başka konularda birleşemez.


Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in bu konuda özel gayretleri var.

Bence bu güzel gelişmeyi, tüm İslam dünyasına anlatacak iletişim çalışmaları yapmak lazım.

Sanırım Diyanet İşeri Başkanlığımızın en önemli eksikliği, tüm İslam dünyasını kapsayan dini ve iletişim politikaları üretmemesi. Oysa herkesin gözü ve kulağı Türkiye'de. Görmez Hoca'nın başkanlığı da bunun için çok önemli bir fırsat. Bu da minik bir eleştiri olsun Hocamıza. Kızamaz inşallah.


#İslam dünyası
#Bürokrasi
#AK Parti
#Paralel Devlet Yapılanması
8 yıl önce
Kurumsallaşma sancısı
Çocuk parası hangi hallerde ödenir, ve kesilir mi?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…