|
Obama’nın Nobel Barış ödülü, Amerika’nın itirafları

O bama başkanlığının ikinci dönemi, sanırım sadece Türkiye için değil, bir çok ülke için sükutu hayal olsa gerek. Oysa, Afro-Amerikan birinin ABD Başkanı olması, başta Afrika olmak üzere, Müslüman dünyasında büyük bir umutla karşılanmıştı.



Emperyalist ve kapitalist sistemin ezdiği tüm milletler, ülkeler adil bir dünya için gözünü Obama'ya çevirmişti. Dünyanın en güçlü ve en zengin ülkesi, aynı zamanda en çok kaynakları tüketen, en çok sömüren, en çok can yakan ülkesiydi.



O nedenle Obama'nın bu ezilen, hakları gasp edilen, zenginlikleri sömürülen milletleri anlaması beklendi.



Obama, büyük hayal kırıklığı


Beklentiler her geçen gün azaldı ve sonunda sükutu hayale dönüştü. Obama ne Amerika'da yaşayan siyahilerin, Latinlerin, Müslümanların ve 'öteki' kabul edilen azınlıkların haklarını ve hayattaki konumlarını değiştirebildi, ne de dünyada bir düzen kurabildi.



Sanırım en büyük hata Obama'ya Nobel Barış Ödülü'nü vermek oldu. O ödülden sonra, Ortadoğu'da bir tek Amerikan askerinin canı yanmasın diye uğraştı, ABD ordusunu hiçbir kara operasyonuna sokmadı ama Amerikalı olmayan yüzbinlerce insanın ölümüne de seyirci kalarak derin bir çelişkinin sahibi oldu.



Hem oyunda değil, hem kural koymak istiyor


Amerika politika olarak hiçbir vatandaşının canı yanmasın deme hakkına sahipti, ancak yıllardan beri yerleştiği Ortadoğu'dan çıkmak da istemiyordu. ABD ülkesine tabut gelmesin deme hakkına sahipti ama bölge ülkelerinin de kendi kaderlerini belirleme, politika üretme hakkına saygı göstermiyordu.



Hem oyunda değildi, hem oyunun kurallarını belirlemek istiyordu yani. Hem Ortadoğu'dan çıkmak istiyordu ama hem de Ortadoğu'nun patronu olmaya devam etme hırsını sürdürüyordu. Tüm bunlar derin çelişkiler, hatalı politikalar, her an değişen siyaset izlemesine neden olmuştu.


Dünyanın en güçlü devleti olmakla övünürken, dünyanın en beceriksiz politikalarını üretmekle tarihe geçti. Ortadoğu, Obama'nın ürkek, tuhaf, karmaşık, belirsiz politikaları, hatalı kararları yüzünden son elli yılın en derin krizini yaşar oldu.



Dostunu, düşmana çevirmek


Türkiye gibi güçlü bir dostunu küstürüp, yıllarca baş düşmanım dediği ülkelerle ittifaklar kurdu. Bunu, eminim Obama'nın aldığı barış ödülünün dürtüsü yapmış olabilir. İtiraz etmeyiz. Ancak İran'la barış yapıp, Türkiye ile hasım olmanın anlamsızlığını göremiyorlar sanırım.



Suriye'ye ABD postalı değmesin tamam ama tüm uçaklarıyla, istihbaratıyla, lojistiği ile Türkiye'nin hasmı PKK'ya destek verip, Suriye'deki tüm demografik yapıyı alt üst etmesi ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması, sanırım

Nobel Barış Ödülü'nü geri almayı gerektirir.


Amerikalıların itirafları


Tüm bu tuhaf ve dengesiz politikalarının ardında derin bir strateji arayanlar vardır. Oysa ABD'li eski yöneticilerin görüşü hiç de öyle değil.



Eski Savunma Bakanı Hagel,

“Obama'nın bir Suriye politikası yoktur”

diyerek, savrulmaya bırakılmış bir ülkenin dramını da itiraf etmiş oldu.



Pentagon ve Dışişleri bakanlığının eski bürokratları, ortak imzaladıkları bir duyuru ile Suriye'ye müdahale edilmesi, Esed'in devrilmesi gerektiğini deklare ettiler. ABD tarihinde görülmemiş bu bürokratik itiraz, bir anlamda Obama'nın dengesiz ve tutarsız Ortadoğu politikasına işaret etti.



Eski ABD Ankara Büyükelçisi Jeffery ise hepsinin ötesinde açıktan ABD yönetimini eleştirdi. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra örtülü olarak darbeye verdiği destek nedeniyle ABD kendi içinde de ciddi tartışmalar yaşadı. Erdoğan devrilseydi, Gülen sanırım yakın dostu olacaktı ABD'nin ama onlar yine büyük bir politik fiyaskoya imza attılar.



Jeffrey, “Türklere verdiğini sözü tutmazsanız çok pişman olursunuz. Suriye ve PYD konusunda, ABD değil, Türkiye'nin haklı olduğunu düşünüyorum” diyerek bugüne kadar ABD yönetiminin Türkiye'yi nasıl aldattığını BBC'ye verdiği demeçte tüm dünyaya duyurmuş oldu.



Obama enkaz bırakmış olacak


ABD'nin en son fiyaskosu ve beceriksizliği PYD/PKK açmazında yatıyor ve bu Türkiye'nin Cerablus hamlesiyle daha da açığa çıktı. ABD Başkan Yardımcısı Biden, Ankara'da, 'yemin billah' ederek beceriksiz darbe politikalarını reddetmeye çalışırken, PYD'ye 'Fırat'ın doğusuna çekil' demeyi de ihmal etmedi. Oysa Türkiye arık bu sözlerin hiçbirine güvenmiyordu. ABD ise Cerablus şokunu nasıl atlatacak bilemiyor.



Son olarak ABD Başkan adayı Trump, IŞİD'i Obama'nın, CIA'nin kurduğunu ilan ederek altın vuruşu yaptı. Ancak inanan kimse olmadı.



Netice olarak barış ödülü almış ama barışı Ortadoğu'da, Afrika'da katletmiş Obama kısa süre sonra gidecek. Geride enkaz bıraktı demek hiç de ağır bir itham olmayacaktır.

#Obama
#Nobel Barış ödülü
#Amerika
#PKK
8 yıl önce
Obama’nın Nobel Barış ödülü, Amerika’nın itirafları
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi