|
Ortak yaşamın rüya ülkesi

Rüya ile gerçek arasında bir yer. Bu muhteşem güzellik, ancak rüyalarda olduğu için gerçek olamaz. İnsanoğlunun yaşayabileceği en güzel topraklar burası olsa gerek. Bu yüzden, yine insanoğlunun kurduğu en iyi şehirler, en iyi devletler ve en şaşırtıcı yerleşim yerleri buradadır.



Bir rüya ülkesi. Doğanın tüm güzelliği, tüm estetiği, dağa, kıyılara, yaylalara ve denize burada işlenmiş. Allah'ın yarattığı en güzel eserlerden birisidir burası. Burası ışıklar ülkesi, rüyalar beldesi Likya'dır. Tam iki bin yıl öncesinin muhteşem ülkesinden bahsediyoruz.



Likya, masallar ülkesi


Başında kartallar uçuşan, dumanlı Toroslara sırtını dayamıştır. Beydağı, Aladağ ve Akdağ Toroslara yarenlik eder. Buradaki sınırı belirleyen şehrin adı Pamfilya'dır. Batıda Dalaman çayı sınırı çizer. Doğuda Karya şehri bu ülkenin en ucudur.



Yüzü, tüm mitolojilerin, masalların ve hikayelerin kaynağı Akdeniz'e çevrilidir. Michel Foucault'un deyimiyle, 'bütün Akdeniz boydan boya rüyacı dükkanlarıyla doludur'. Rüya gibi bir ülkede, bundan daha doğal ne olabilir.



Onlarca şehir kurulmuş burada. Andraike, Antiphellos, Aperlae, Kadyanda, Letoon, Myra, Olympos, Patara, Phellos, Sidyma... masallardan, hikayelerden ve efsanelerden çıkıp gelmiş şehirlerin isimleridir.



Denizden, topraktan, ticaretten ve taştan geçinirler. Taş buradaki insanların elinde bir sanat eserine dönüşmüş. Mezarları bir taşa oyulmuş, taştan yapılmıştır. Bir medeniyetin gücü mezarlarından anlaşılır.



Aperlae şehrinin sakinleri deniz kabuklarından mor rengi elde etmiştir. Bu renk önce sadece Roma asillerinin giydiği kıyafete, sonra da Roma kardinallerinin cübbesindeki renge dönüşmüştür.



Olympos'ta tanrılar oturur, hiç sönmeyen ateşleri burada yanardı. Etezyen ve İmbat rüzgarları bu dağları, bu koyları ve bu tepeleri her gün okşar, serinletir ve güzelleştirirdi.



Bir arada yaşama tecrübesi ve dünyanın ilk parlamentosu


Kurdukları onlarca şehrin bir arada yaşaması için, bugün bile hayranlıkla karşılanan bir arada yaşama yöntemleri bulmuşlardır. Bir Likya Birliği kurmuşlar, başkent olarak kendilerine Patara'yı seçmişlerdir. Her şehrin yönetiminin oy kullanmak için bir araya geldiği bir parlamentoyu da, başkentlerine inşa etmişlerdir.



Dünyanın ilk parlamentosu budur. Bu parlamento ve federasyon sistemi, Amerika Birleşik Devletleri'nin kuruluşunda ilham kaynağı olmuş, buradan esinlenerek ABD anayasasının temeli atılmıştır.



Bu şehirlerin her birinin iki ya da üç bin yıla dayanan hikayeleri vardır. Fethiye ile Antalya arasında kalan bu yarım adanın anlatılmamış muhteşem öyküleri bulunuyor. Hepsi tarihçileri, gezginleri, edebiyatçıları, sinemacıları, mimarları, arkeologları bekliyor.



Şehirleri buluşturan muhteşem Likya yolu


Ben amatör bir gezgin olarak bu şehirler arasında dolaşıyorum. Şunu hiç merak ettiniz mi, yolun, ışığın, harita sisteminin olmadığı o yıllarda bu şehirlerde insanlar nasıl seyahat eder, diğer yerleşim yerlerine nasıl giderlerdi?



Bu soruyu 1992 yılında gezgin Kate Clow da sormuş ve başlamış araştırmaya. Her şehri bir diğerine bağlayan patika yollar vardı. İnsanlar, hayvanlar bu yolları kullanarak diğer şehirlere gider, eşyalarını ve mallarını bu yarım metre enindeki dar yollardan taşırdı.



Yollar dağların arasından, yaylalardan, deniz kıyısından, zirvelerden, nehirlerden, antik mezarların arasından geçer, onlarca kola ayrılır ve Likya'nın muhteşem şehirlerini birbirine bağlardı. Kate Clow 7 yıl boyunca bu yolları araştırdı ve sonunda bir şehirden, bir diğer şehre giden bu muhteşem yolun haritasını çıkardı. Fethiye'den Antalya'ya kadar, tam 550 kilometre uzunluğundaydı bu yol.



Efsaneleri keşfedin


Öylesine inanılmaz, öylesine etkileyici yerlerden geçiyordu ki, günlerce yürümek insanı yormazdı. Bu Akdeniz medeniyetinin eşsiz şehirlerini uzaktan izlemek, doğanın muhteşem güzelliğine şahitlik etmek, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir mutluluktu.



Likya Yolu adıyla 550 kilometrelik yol, insanların kullanımına açıldı. Kitaplar yazıldı, haritalar çıkartıldı ve yollara işaretler kondu. Dünyanın en iyi yürüyüş parkurlarından bir oldu.



Ben tam on yıldır bu yolda yürüyorum. Yudum yudum güzelliği içime çekiyorum. Bu yazıyı da Antipellos şehrinin zirvesinden, Akdeniz'i izlerken yazıyorum. Bu yolların bana öğrettiği, on yıl boyunca beni buraya bağlayan hikayeleri ve tecrübeyi de yarın anlatacağım.


#Rüya ülkesi
#Likya yolu
#Kate Clow
8 yıl önce
Ortak yaşamın rüya ülkesi
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi