Bir kısır döngüye isyan etmek istiyorum. Duygusal bir patlama değil bu. Uzun zamandır görüp de, artık dayanılmaz bir hale gelmiş duruma itirazımdır...
Aslında bunların yazdıklarına karşı bir şey söylemekten yana değilim. Genelde yapmam. Ancak bir soru sormak için yazıyorum.
İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi öncesi ve sonrasında bu kesimlerin yazdıklarını ve söylediklerini yakından izledim.
İslam birliği, İslam ülkelerinin işbirliği ve Müslümanların ortak hareket etmesine karşı bu kafadaki siyasiler, aydınlar ve onlardan daha cahil olan gazeteciler kazan kaldırmış adeta.
Bizim ne işimiz varmış, 'arkamızdan hançerleyen Araplarla, baldırı çıplaklarla, cahillerle, katillerle'... Koca İslam dünyasını böyle anlatıyorlar.
Bu konuda öncülük yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ise yerden, yere vuruyorlar.
Mezhep savaşını bitirmek için,
Terörü bitirmek için,
Mülteci sorununu bitirmek için,
Fakirliği, sefilliği, cehaleti bitirmek için;
Birlik çağrısı yapan, ittifak çağrısı yapan, dayanışma çağrısı yapan
Erdoğan'ı, Davutoğlu'nu, hükümeti, AK Parti'yi yerden yere vuruyorlar.
'Batı bu sorunu çözmez' diyen,
'Bölge dışı ülkeler bu işe karışmasın' diyen,
'Onlar olmadan bu sorunu biz çözebiliriz' diyen,
kadınlarımızı güçlendirelim, ortak İnterpol, Kızılay, Tahkim kuralım diyen,
'Ayağa kalkalım' diyen, 'dik duralım' diyen, 'ümmet' diyen, 'kardeşlik' diyen;
Neden? Neden böyle oldular?
Hiç şu soruyu soran oldu mu:
O zaman bu ülke için daha iyi bir hayaliniz mi var?
Bu ülke için daha iyi bir fikriniz mi var?
Bu ülke için daha iyi bir projeniz mi var?
Şöyle diyecekler:
'AB üyesi olalım, Ortadoğu bataklığından çıkalım, mültecileri gönderelim, kapıları kapatalım, içe kapanalım...'
Bütün hayaliniz bu mu? Peki bu sizin hayaliniz mi? Bu 'ütopyayı', bu 'eşsiz fikirleri' siz mi ürettiniz!?
Dağılmak üzere olan Avrupa Birliği üyesi olmak, bir vizyon mudur?
Üyelerinin çıkmak için referandum yaptığı birlik üyesi olmak, bir gelecek hayali midir?
Hiçbir sorununu çözemeyen, yaşlanan, iradesizleşen ve insani vicdanını kaybeden bir Avrupa'nın parçası olmaya çalışmak, heyecan veren bir ütopya mıdır?
Hayır değildir... İçe kapanmak, küçülmek, kapıları kapatmak, Ortadoğu'ya sırtını çevirmek, bir vizyon değil, Milli Şef döneminin kötü bir taklididir.
Evet sorunlar yaşıyoruz. Peki bir çözüm öneriniz var mı? Ortadoğu'da milyonlarca insana acı çektiren savaşlara, Avrupa'nın çöküşünü hızlandıran mülteci sorununa, bir çözümünüz var mı?
Edilgen, iradesiz Avrupa, beceriksiz Amerika'yı görüp işgal iştahı kabaran Rusya karşısında sizin hamleniz ne olurdu?
Bu sorulara sizin yerinize ben cevap vereyim: Hiç.
Evet, bir hayali var bu insanların. Bir gelecek tasavvuru var. Bir ideale inanıyorlar. Gerçekleşeceğini görmek nasip olmasa da, bir hayalleri var. Bir gün İslam dünyasının birleşeceğine inanıyorlar. Bu uğurda koşmaya, çalışmaya, mücadele etmeye hazırlar.