|
Retoriğin sonu güçlü Türkiye’nin başlangıcı
Türkmen Dağı'nda dram

Rus uçakları bomba yağdırıyor tepelerine. Binlerce sivil çadırlara, ağaçların arasına, dağların kuytularına saklanıp, hayatta kalmaya çalışıyor. Dünyanın en güçlü ordusunun uçaklarına, İran askerlerine, Suriye ordusuna ve gözü dönmüş milislere basit silahlarla direnmeye çalışan bir avuç Türkmen, feryat ediyor. Türkiye Birleşmiş Milletleri, Amerika'yı, Rusya'yı, Avrupa'yı uyarıyor, katliama dönüşecek bu saldırıları durdurmak istiyor ama nafile. Kimse bu acımasız saldırıları umursamıyor bile.

Bangladeş'te siyasi idamlar

Bangladeş'te, Cemaati İslami'nin önde gelen alimleri, siyasetçileri, liderleri hapislerde acı içinde. Bu fakir ülkenin çektiği çile yetmezmiş gibi, bir de siyasi bunalıma neden olacak idamlara başladı yönetim. Cemaati İslami Partisi'nin ve Bangladeş Milliyetçi Parti'nin yöneticileri önceki gün, gece yarısı darağacına çıkarıldı. Her yerde feryatlar yükseldi, itirazlar edildi, gösteriler yapıldı. Türkiye devreye girdi, diplomatik temaslar, dostluklar, hatırlar kullanıldı ama darağacına çıkarılan o insanlar idamdan kurutulamadı.

Avrupa'da Müslümanlara baskı

Avrupa, Paris saldırılarından sonra derin bir paranoyaya, büyük bir Müslüman karşıtlığı fırtınasına kaptırdı kendi. Her Müslüman potansiyel terörist ve suçlu muamelesi görmeye başladı. Yeni yasalar, yeni kurallar, yeni uygulamalarla Avrupa, Müslümanların hayatını karartmaya, ablukaya almaya kararlı. Mülteciler, Sırbistan, Avusturya, Yunanistan, İtalya sınırlarında soğukta, yağışta, açıkta bekletiliyor. Hepsi, Paris saldırısında parmağı varmış gibi suçlu muamelesi görüyor. Türkiye, İslamifobinin zirve yaptığı bu günlerde, sorunları bu şekilde çözemeyeceğini anlatmaya çalışıyor ama dinleyen yok.

Mültecilere Akdeniz'de infaz

Yunan askerleri, herkesin gözünün önünde mültecileri taşıyan lastik botları deniz ortasında patlatıp, kadın ve çocukları ölüme terk ediyor. İnsanlığın tükendiği, vicdanların kuruduğu ve feryatların gök
kubbede yankılandığı Akdeniz'de mülteciler resmen infaz ediliyor.

Cansız çocuk bedenleri sahile vururken, Fransa çözümü, 'Rakka'da IŞİD'i vuruyorum' diye sivillerin üzerine bomba atmakta buldu. Obama, Rusya'nın Türkmenlerin üzerine bomba yağdırmasına, 'IŞİD'i vursan daha iyi olur' demekle yetindi. BM aciz ve etkisiz. Arap Birliği toplanıp kınama metinleri yayınlamayı tartışıyor. G20'de liderler, 'IŞİD'in uçağı yok ki, uçuşa yasak bölge ilan edelim' diyor.

Söz bitti, retoriğin sonuna geldik

Sonunda bizler, bu coğrafyanın insanları, Müslümanlar ölüyoruz, eziliyoruz, kahroluyoruz, mahvoluyoruz. Ne söylesek, ne yapsak kar etmiyor.
Batı'nın vicdanına seslendiğimiz her dakika, Batı'nın adaletini talep ettiğimiz her an, işbirliği yapalım dediğimiz her gün, Ortadoğu'da sivillerin, çocukların, masumların tepesine bomba yağdı.

Söz bitti, kelimeler tükendi, retoriğin sonu geldi. Artık slogan atmanın, Batıya küfretmenin, suçlu ilan etmenin, vicdanlarına seslenmenin bir anlamı kalmadı.

Acı gerçekleri görelim

Bu aziz milletin dünyadaki her mazlum için sızlayan bir vicdanı var, ancak dünya vicdanın sesine bakmıyor.

Bu aziz vatanın mazlum olan herkesi kucaklayan bir kalbi var ama dünya kimsenin kalbine bakmıyor.

Bu aziz ülkenin dünyadaki adaletsiz, haksız, sömürü üzerine kurulmuş düzenine, sistemine itirazı var ama kimse bizim sesimizi dinlemiyor.

Batı hiçbir zaman vicdana, ahlaka, adalete, hak ve hukuka bakmaz. Dünya güce bakar, gücü dinler.
Güç, en iyi uzlaşı ve işbirliği aracıdır. Ne kadar güçlüyseniz o kadar haklısınız, ne kadar güçsüzseniz o kadar suçlusunuz.

Güçlü bir ülke misiniz?

Sizin, tüm dünyayı etkileyecek bir
ekonomik gücünüz var mı?

Sizin, tüm dünyanın çekineceği bir ordunuz,
savunma sanayiniz, yerli silahınız var mı?

Sizin, tüm dünyayı ayağa kaldıracak bir medyanız,
iletişim gücünüz var mı?

Sizin, konuştuğunda tüm dünyanın dinleyeceği aydınlarınız, bilim adamlarınız, yazarlarınız, sanatçılarınız var mı?

Yok.

Bunlar yoksa retorik bir yere kadar işe yarar. Ve retoriğin sonuna geldik.

Güçlü Türkiye hayali bu milletin zihninde ve kalbinde yerini aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu'nun 'Yeni Türkiye' söylemi, 'Güçlü Türkiye' söylemi karşılığını buldu. Retorik görevini yaptı.

Şimdi icraat zamanı.
Yeni
hükümetin, yeni bakanların zihninin tamamını
bu söylemi hayata nasıl geçireceğine ayırması gerek. Az konuşup, çok çalışacağımız bir döneme girdik.
Ateş çemberinden çıkmanın tek yolu bu.

Retoriğin sonu, Güçlü Türkiye'nin başlangıcındayız. Hepimizin buna göre hiza alması lazım.
#Ortadoğu
#Yeni Türkiye
#Güçlü Türkiye
#rakka
#ışid
8 yıl önce
Retoriğin sonu güçlü Türkiye’nin başlangıcı
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’