|
Terör, Suriye, Rusya, mülteciler... Haklıysak hücum oynamalıyız
En büyük hata, haklı olduğun davada savunma yapmaktır. Haklıysan hücum yaparsın, haksız olanları savunmaya mahkum edersin.


'En iyi savunma, hücumdur' lafı bile burada geçerli değildir. Bizim savunma yapacak durumumuz mu var?



Haklı olduğumuzu değil, suçlu olduklarını anlatın


Halimize bakınız, haklı olduğumuz her konuda, haklılığımızı ispat etmekle uğraşıyoruz.

Halbuki bize saldıranları zalim, sivil öldürenleri katil, siyaset üretemeyenleri beceriksiz, çocuk öldürenleri cani, izleyenleri de su

ç ortağı ilan etmemiz gerekir. Öyle değillerse, bırakın onlar savunmaya geçsin.



Şehirlerimiz işgal edilmiş, çocuklarımız ölüyor, evlatlarına doymamış babalar şehit düşüyor, Kürt kardeşlerimiz zorla göç ettiriliyor; biz terörle mücadelede haklı olduğumuzu anlatmaya çalışıyoruz. Yanlış. Biz PKK'nın, onun kardeşi PYD'nin ne kadar zalim ve katil; ona destek verenlerin de suç ortağı olduğunu anlatmamız lazım.



Cenevre görüşmelerinin olduğu yerde, Mevlüde İrem bebeğin, yıkılmış şehirlerimizin, ABD malı silahların, işkenceyle

öldürülen Yasin

Börü'nün fotoğraf sergisini açmak ve avazımız çıktığı kadar bağırmamız gerekir, “katillerle masaya oturmayın”.


2012'de Strasburg'da

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi

giriş salonunda Anadolu Ajansı olarak, Afrika'da, Myanmar'da açlıktan ölenlerin fotoğraf sergisini açmıştık. Genel Kurul'a giren her parlamenter fotoğrafları görmüş, hepsinin eline insani dramı anlatan broşür vermiştik.



2013'de Suriye'de, hapishanelerde işkenceden ve açlıktan öldürülen muhaliflerin fotoğrafını yayınladığımızda dünya şok olmuştu. Orada durmadık, New York'ta,

Birleşmiş Milletler Suriye Komisyonu

odasının karşısında durup, bu fotoğrafların büyütülmüş halini komisyon üyelerine göstermiş, zorla demeç almıştık. Her ikisi de çok etkili olmuştu. Proaktif iletişim deniyor buna.



ABD'li Biden yapıyor, neden biz yapmıyoruz?


Batılı

ülkelerin, diplomatların, gazetelerin

, sivil toplum örgütlerinin şu anda Türkiye aleyhine yaptığı şey proaktif iletişimdir

. Hem de haksız oldukları halde.



Rusya her gün yüzlerce masum sivili öldürüyor, her gün binlerce insanı yurdundan koparıyor. Neden bunların haritasını, fotoğraflarını, videolarını Birleşmiş Milletler'de göstermiyoruz?



Londra'da, Paris'te, Berlin'de AB Bakanımız, elinde öldürülen, sürülen, hayatları kararan Türkmenlerin, Kürlerin, Arapların görselleriyle neden basın toplantısı düzenleyip, “işte gizliden destek verdiğiniz PKK/PYD ve ses çıkarmadığımız Rusya'nın yaptıkları bunlar” demiyor ki?



Ne yani bunlar diplomasiye uygun değil mi?


ABD Başkan Yardımcısı Biden

ülkemize gelip, çocuk katili PKK/PYD için lobi çalışması yaparken

, hiç böyle düşünmüyor ama. Bu devlete 'katil' diyen akademisyenlere, gazetecilere destek verip, selfie çektirip proaktif iletişim yaparken, sanırım bizim diplomatlarımız gibi düşünmüyor.


Batı kamuoyuna karşı hücuma geçmek


Bizim asıl hedef kitlemiz, ABD ve Avrupa kamuoyudur.

Kuşatma oradan başlıyorsa, hücuma da orada geçmek gerekir. Haklılığımızı anlatarak değil, haksız, adaletsiz ve su

çlu olduklarını anlatarak hücum

yapılır.


Biz hala, Türk medyasına kask giydirip, Sur sokaklarında dolaştırıp, haklılığımızı anlatıyoruz. Hala, Cizre'de terör karargahına dönmüş eve ambulans gönderdiğimizi ispat etmekle meşgulüz.



Neden sıcak odalarında PKK güzellemesi yapan Batılı yazarları, gazetecileri, akademisyenleri getirip, babasıyla beraber öldürülen bebek Mevlüde İrem'in annesiyle görüştürmüyoruz? Neden harap olmuş şehirlerimizi, evini PKK yüzünden terk eden insanımızı gösterip, “

bak, cici çocuk dediğin PKK'nın eseri bunlar”

demiyoruz? Gelmiyorlarsa neden onların odalarına gidip, terörün caniliğini anlatan görselleri başlarından aşağı dökmüyoruz ki?



Sivil toplum, üniversiteler neden sessiz?


Devlet yapmıyor, hükümet yapmıyor, dışişleri yapmıyor diyelim, peki sivil toplum örgütlerimiz, üniversitelerimiz, medyamız niye yapmıyor? İlla Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın talimat mı vermesi lazım? Bu vatan hepimizin değil mi?


Avrupa'da temsilcilikleri bulunan TÜSİAD, MÜSİAD, TESEV, UETD gibi güçlü örgütler, neden aktif değil Avrupa'da. Chatham House'da hep Türkiye aleyhine konferans mı düzenlenecek?



Savunmada kalmak, suçluluk psikolojisinin bir parçası gibi algılanır. Haklıysak, doğruysak, derdimiz varsa, bize düşen hücum etmektir, dünyayı ayağa kaldırmaktır.


Haa, başka derdimiz, meşguliyetimiz, hesabımız varsa, o zaman başımıza gelenlere sızlanmanın anlamı yok.



Yine öfkeliyim anlayacağınız.

#Terör
#Suriye
#Rusya
#mülteciler
8 yıl önce
Terör, Suriye, Rusya, mülteciler... Haklıysak hücum oynamalıyız
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı