|
Ülkeyi terk etmek isteyenler

Kanada'da, kritik kararlar alma arifesindeydi bir kısmımız. İltica edenler vardı. Gerekçeleri genelde siyasiydi. Birisi bana, 'sen de iltica etsene, şartların uyuyor' dedi. Hiç tereddüt etmeden, 'asla etmem' demiştim.



28 Şubat döneminin en sıkıntılı günlerinde oluyordu bu konuşma. 1999 yılında, dünyanın en yaşanabilir ülkesi seçilen Kanada'da, iltica edip, oranın vatandaşı olmak ve rahat bir hayat sürme imkanı varken, bu imkanı reddetmiştim.



Kim 28 Şubat'ta hain oldu, kim silaha sarıldı?


Oysa, yazdığım bir kitap yüzünden yargılanmış, mahkum olmuştum.

Düşünce suçlusuydum. Basın kartım bu nedenle iptal edilmişti.

İş bulma imkanımız, hem ekonomik krizden, hem de 28 Şubat baskısından dolayı neredeyse sıfıra inmişti, yani işsizdim.



Devlet kurumlarında bırakın çalışmayı, gazeteci olarak kapısından içeri bile alınmıyorduk. Belgesel yönetmeni olarak teklif verdiğim tüm kurumlar, Kanal 7 ve Yeni Şafak kökenli olduğum için hemen reddediyorlardı. Üniversitede hocam, sakallı ve Kanal 7'de çalıştığım için, tüm sınıfın ortasında beni asla mezun etmeyeceğini bağırarak söylemişti.



Kanada'da ücret almadan televizyon kuruluşlarında staj yapıp, mesleğimi geliştirmek istedim. Başvurduğum bir kurum kabul edecekken, oradaki bir Türk derneği, benim 'irticacı' olduğumu söyleyerek stajımı engelledi. Kanada'da bile peşimi bırakmamıştı 28 Şubat.



Bir yıl sonra dil eğitimimi tamamlayıp ülkeme geri döndüm. Ancak bir süre iş bulamadım. Sonunda İtalyan televizyonuna belgesel yaparak geçimimi sağladım.



Benim gibi onlarca, yüzlerce gazeteci, yazar, binlerce insan, on binlerce öğrenci benzer sıkıntıları yaşadı.

Başörtülü olduğu için, eşlerimizin, kardeşlerimizin, annelerimizin hayatları karardı, fiili saldırılara maruz kaldılar.



Devletin soğuk, gaddar, acımasız ve öfkeli yüzünü tanıdık. Bizi devletten, ordudan, ülkeden soğuttular.



Tüm bu eziyetlere, haksızlıklara rağmen, hiç bir zaman illegal örgütlere girmedik, elimiz silaha uzanmadı. Başka ülkelerin ajanı olmayı düşünmedik, ihanet aklımızdan geçmedi. Bu yollara tevessül edenlerle hemen ilişkimizi kestik.


O dönem tüm gücüyle üzerimize çullanan 28 Şubatçı askerlerin, siyasilerin, yargının, medyanın, iş dünyasının yanında, bir de FETÖ'cülerle uğraştık. Bizi sakallı, başörtülü 'ajan' olmakla, ülkeye 'düşman' olmakla, 'fitne çıkarmakla' suçladılar. O günden beri bizim hasmımızdır FETÖ'cüler.



Türkiye'yi terk etmek isteyenleri anlamak


Bugün Türkiye'yi terk etmeyi dillendiren yazıları okuyunca, o günleri yeniden hatırladım. Ak Parti hükümetlerinin, kendi inanç ve düşüncesinde olmayan insanların yaşam şekillerini, kanuni düzenlemeyle nasıl kısıtladığını düşündüm. Bulamadım.



Fakat neden insanlar yine de bu ülkeyi yaşanılmaz bulup, gitmek istiyor, bunu da anlamaya çalışıyorum. Samimiyim.


İçki içenlere, şort giyenlere, bazı resim sergisi açılışlarına bireylerin yaptığı saldırılar insanları korkuttu. Haklılar. Devletin bu bireysel saldırıları anında engellemesi ve cezalandırması gerekir.



Yurtlarda, kurslarda ve okullarda yaşanan iğrenç olaylara tepkililer. Haklılar. Ben de büyük tepki gösteriyorum.



Adalet sistemindeki problemlerden dolayı güven sorunu yaşıyorlar. Ben de FETÖ'nün çökerttiği bu sisteme karşı güvensizim.



Devlette torpil, adam kayırma, liyakat ve ehliyete uymama gibi konulardan şikayetçiler. Ben de şikayetçiyim ve bunu yazıyorum.



Başka?



Ülkenin geleceğinin belirsizlik olduğunu düşünüyorlar. Doğru. Terör örgütleri ülkemize saldırıyor. Suriye ve Irak büyük kaos içinde. AB dağılıyor. Dünyada ırkçılık, İslamifobia yükselişte, ciddi sorunlar yaşanıyor. Yani tüm dünyanın geleceğinde bir belirsizlik var, sadece Türkiye'nin değil.



Ülkede basın özgürlüğü konusunda sıkıntı var diyorlar. Haksızlık yapılanlar olmuştur belki ama teröre destek verenlerle, gazetecilik mesleğini yapanları ayırmak gerek. Özgür Gündem bu yüzden kapandı ama Sözcü, Birgün, Aydınlık gibi bir çok gazete her gün hükümet karşıtı haber yapıyor.



AK Partili gibi gözüken, trol hesapların, yeni yetme yazarların, fitne ekibinin seviyesiz, küfürbaz, tehdit eden söylemlerinden rahatsızlar. Ben daha çok rahatsızım ve bunu yazıyorum.



Peki tüm bunlardan dolayı mı terk edecekler ülkeyi ya da dönmeyecekler?



Ülkeyi terk etmek isteyenlere diyeceğim var


Benim de bu insanlara sorularım, diyeceğim var:



Gerçekten temel yaşam şartlarınız bozulduğu için mi, yoksa konforlu hayatınızı sürdürmek için mi ülkeyi terk etmek istiyorsunuz? Bunu vicdanen cevaplayın.


'Her gün Crishtmas tatili gibi hayat olsun, hem de terörle mücadele bizleri rahatsız etmesin'. Bazıları böyle düşünüyor.



Darbeye karşı ülkenin, milletin yaşam hakkı savunulsun ama OHAL olmasın demek biraz mantığa aykırı gelmiyor mu?



Kabul edin, savaşların ortasında, darbelerin altında, terör örgütlerin saldırısında ülkenin Lüksemburg gibi olmasını beklemek akla yatkın değil.



Son olarak diyeceğim şudur:


'Sevmiyorsan ülkeyi terk et' demem. Bu ülkeyi seviyorsan kalmalısın ve ülkenin var olma mücadelesine katılmalısın.


Terörle, FETÖ ile, darbecilerle, kötülük saçanlarla mücadeleye sen de katıl, sen de fedakarlık yap.



Kendi hayat konforun kadar, bu mücadelede yer alan insanların hayatları için de biraz kaygılan, bir şey yap.



Bu ülkeyi seviyorsan, taşın altında sen de elini koymalısın.


Şikayetçiysen mücadele etmelisin. İllegal yollara girmeden, terör örgütlerine bulaşmadan, mücadeleni yapmalısın. AK Parti'yi sevmiyorsan, beğenmiyorsan sandıkta istediğin partiyi seçebilirsin.



Ancak ülke bu haldeyken, senden anlayış, fedakarlık, katkı, destek bekleyenleri sen de anlamaya çalışmalısın.

#FETÖ
#28 Şubat
#Crishtmas
7 yıl önce
Ülkeyi terk etmek isteyenler
Son Hezarfen: Necmeddin Okyay
En iyisi Livakovic en kötüsü Numanoğlu
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar