Günlük tartışmalar içinde sürüklenip duran bir gündem var. Siyasetçiler, gazeteciler, televizyon yorumcuları akıl almaz bir hızla değişen gündemin peşinden koşup duruyor. Daha bir tanesini tam tartışamadan, anlayamadan, anlatamadan ötekine geçiyoruz. Paris saldırısı ile başlayan İslamofobia ve fikir özgürlüğünün sınırları tartışması bitmeden Yunanistan’dan gelen Çipras rüzgarına kaptırdı herkes kendini. Bakıyorum o da gündemden düştü.

Seçim atmosferine girmiş bulunuyoruz artık. Bu ortamda günlük tartışma konuları hızla seçim atmosferine giren küçük meteorlar gibi yanıp kül olacak ve geriye sadece büyük ve güçlü konular kalacak. Seçimin gündemi, ne Paralel Örgüt tartışması, ne İslamofobia ne de 4 bakanın Yüce Divan tartışmaları olacaktır.

Kanaatimce seçimin gündemi, Başkanlık sistemini de içeren yeni anayasa tartışması ve Yeni Türkiye kavramı etrafında cereyan edecek. Ak Parti, seçimlerde yeni anayasa tartışmasını merkeze oturtacak gibi gözüküyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği Başkanlık sistemi tartışması da bunun bir parçası olacak sanırım.

Ak Parti kurulduğu günden bu yana, yeni anayasa ve başkanlık sistemini hep gündeminde tuttu ama nedense fikirlerini hayata geçirmeye muvaffak olamadı bir türlü. Şimdi parti kurmayları bu seçimi, yıllardır üzerinde konuştuğu projelerini hayata geçirmek için son fırsat olarak görüyor.

Türkiye’nin bu denli değişmesine, güçlenmesine ve dönüşmesine rağmen hala askeri darbenin yaptığı bir anayasa ile hayatını sürdürmesi ne büyük çelişki. Anayasa bir aracın itici gücü, motoru gibidir. Uzaya gidiyorsak, bu itici gücü değiştirmezseniz roketiniz düşer. Yarıştaysanız aracınız motoru kazanmak için yeterli değil, bu çok belli. Mevcut anayasa, ihtiyacımız olan değişimi ve hareket kabiliyetini bize vermediği için çok sıkıntı yaşıyoruz. Sonradan modifiye edilmiş araçlar gibi, sisteme sürekli eklemeler yapılıyor ama bu da sık arızalara neden oluyor. Seçilmiş Cumhurbaşkanı modeli eskimiş anayasanın modifiye edilmesidir ama bu haliyle dünya klasmanında yarışamayız.

Yeni anayasanın ülkenin tüm ciddi sorunlarını çözecek, daralmış ve boğulmuş siyaset sistemine, sosyal yapıya, bir arada yapamaya, dünya ile rekabete uygun olması ve kesinlikle yeniden yazılması gerekir. Türkçesi bile başlı başına sorun olan bu metnin, sürekli eklemeler ve çıkarmalarla bütünlüğü ve insicamı bozuldu, yenisi yazılmadan da düzelmez.

Yeni anayasa belki de bize yeni bir Türkiye armağan edecek. Yeni Türkiye kavramı Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Erdoğan’ın sıklıkla kullandığı ve Başbakan Davutoğlu’nun da benimsediği bir kavram. Aslında ülkenin gelecek tasavvurunu ve yeni hedefini anlatan, yeni bir miladı işaret eden, son derece önemli siyasi ve toplumsal bir projenin adı. En azından bu kavrama yüklenen alt bilincin bu olduğunu biliyorum.

Bir ideal ve felsefe olarak bu kavramı kullansa da Ak Parti, Yeni Türkiye kavramının siyaseten nasıl uygulanacağına dair stratejik bir metin henüz oluşturmadı. Sanırım seçimler için yapılan hazırlıklar, toplantılar ve beyin fırtınalarında bu etkileyici kavramın içini doldurmak ve bir siyaset belgesi haline getirmek için de çalımalar yapılıyordur.

Yeni Türkiye tasavvurunun gerçekleşmesi bu anayasa ile mümkün değil, bunu herkes görüyor. O zaman Yeni Türkiye istiyorsak, yeni bir anayasa yazmalıyız. Yeni anayasa yazmak için milletten icazet almak gerekli, yani sandıktan gerekli oyu almak lazım.

Yeni anayasa için muhalefetin peşinen hayır diyeceği ve asla ortak bir çalışmaya gitmeyeceği geçmişte yaptıklarından anlaşılıyor.

Peki Ak Parti, yeni anayasa için herkesi kuşatacak, muhalefete oy verenleri bile içine alacak ortak bir hayal üretebilir mi? Günlük siyasi tartışmaları yıkıp geçecek, çıtayı yükseklere koyacak bir hayalden bahsediyorum.