|
Büyümenin lokomotifi Asya’da telaş var
2012 yılından bu yana, dünya ekonomisi yeni bir 'vasat büyüme' sürecinin kıskacına girmiş durumda. Latin Amerika ile Orta ve Doğu Avrupa büyümede heyecanı kaybetmiş durumda.
ABD ve arkasından İngiltere kısmen toparlamış olsalar da, gelişmiş ülkeler coğrafyasında, özellikle de gelişmiş Avrupa'da son derece keyifsiz, büyümeye aç, hane halklarının hayli tedirgin olduğu bir ekonomik ortam söz konusu.
Amerika Kıtası'ndan Asya Kıtası'na doğru, Afrika dahil, Türkiye gibi önde gelen gelişmekte olan ekonomi düzeyinde olup da, yüzde 3 ve üzerinde büyüyen ekonomi sayısı bir elin parmaklarını bile geçemiyor.
Fakir ve dünya ekonomisiyle henüz yeterince entegre olamamış ekonomilerde iyi büyüme rakamları var; ama, o da dünya ekonomisinin büyüklüğü yanında atom parçacığı gibi çok küçük kalıyor.

Bu nedenle, son 3 yıldır, Çin'in başını çektiği Uzak Doğu ülkeleri, Güney Doğu Asya ve elbette Hindistan, tüm uluslararası kuruluşlar ve küresel yatırımcılar tarafından büyüme performansları dikkatle takip edilen ekonomilere dönüştüler.
Dünya ekonomisinde her geçen gün artan ağırlıkları ile, bu ekonomilerin iyi bir büyüme performansı ortaya koymaları, küresel ekonomi aktörlerini hiç olmazsa teselli ediyordu.
Ancak, 2015 yılı başından itibaren bu coğrafyadaki büyüme sinyalleri de 'bozulma' işaretleri vermeye başlayınca, küresel ekonomi aktörlerini büyük bir telaş aldı. Gerçekleştirdikleri üretim için, dünyadan ciddi hammadde ve ara mamul ithalatı yapan bu ülkeler, kendilerine ihracat yapan ülkeleri de besliyordu. Şimdi, Uzak Doğu ekonomileri de üretimde olumsuz sinyaller vermeye başlayınca, tüm küresel sistemi telaş aldı.

Asyalı siyasetçiler için işler kolay değil

Bugünlerde, Uzak Doğu ve Güney Doğu Asya ekonomilerinin siyasetçileri, 'bozulma' sinyalleri veren büyüme süreçleri ve bu nedenle değer kaybeden hisse senetlerinin toparlanması için arayış içindeler; ama işleri pek de kolay değil.
Bir açıdan baktığımızda, Tayland, Tayvan, Hindistan, Güney Kore, Filipinler ve Singapur'un azalan büyümeyi yeniden hareketlendirmek adına, ülkelerinin merkez bankalarınca uygulanan para politikasını gevşetmeye yetecek kadar yerleri var gözüküyor
. Ama, bu seçenek daha baştan Endonezya ve Malezya için uygun gözükmüyor; çünkü hem rupiah hem ringgit son 17 yılın en düşük seviyelerinden işlem görmekteler ve bu iki ülkenin para politikasını gevşetmesi, iki ülkenin para biriminin devalüasyonunu daha da ciddi seviyelere taşıyacaktır.
Bu noktada, Endonezya'nın, para politikasını gevşetmek yerine, cari açığını azaltmak adına, mücevherat ve elektronik ürünlerin ithalat vergilerini
arttırması, bu ürünlerin ithalatını yapan iş dünyasını kızdırmış durumda.

Güney Kore ve Singapurlu siyasetçiler ise, para politikasını gevşetmezden önce, ekonomilerindeki havayı yumuşatmak ve piyasaya moral vermek adına, vergilerlerle oynamayı ve reel sektörün kredi maliyetlerini azaltmayı planlamaktalar.
IG Markets'ın baş stratejisti Chris Weston, kısa bir süre öncesine kadar olması beklenen; bugün ise, piyasanın kesinlikle ertelendiğine inandığı FED'in faiz artırımının aralık ayına ötelenmesinden daha fazla şeyler yapılması gerektiğini belirtirken, atılacak adımların ilham verici, Asya'ya özgü ve çoğu ülke tarafından koordineli olarak yürütülen adımlar olmasının hayli yararlı olacağını vurgulamakta
. Bu arada, uluslararası ingiliz finansı kurumu Barclays'in başını çektiği bir çok küresel piyasa oyuncusunun,
bu hafta başı, ABD Merkez Bankası FED'in faiz artırımının, önümüzdeki eylül ayı toplantısından Mart 2016 toplantısına çekilmesi gerektiği yönündeki çağrılarını da unutmayalım
. Mizuho Bank'ın kıdemli ekonomistlerinden Vishnu
Varathan, piyasadaki moralsizliği dağıtmaya odaklı küresel ölçekte koordineli adımların, hisse senedi gibi riskli varlıklardan kaçışı geri çevirmek için gerekli olduğunu belirtmesinin yanı sıra, bu adımların küresel merkez bankalarının politikalarını gevşettikleri anlamına da gelmeyeceğini ifade etmiş.

Faiz artırımı ters tepebilir

Geçtiğimiz haftasonu, Filipinler'in en tanınmış finansçısı Cesar Purisima,
Asya'nın, reel sektörü desteklemek amacıyla daha yüksek kredi imkanı gereklilikleri ve ithalat masrafları yüzünden, Cin'in düşük değerdeki yuanıyla rekabet etmekten kaçınması gerektiğini vurguladı
ve Endonezya ve Hindistan'ın merkez bankacıları da yakın zamanda gözlenen ülkelerin para birimlerindeki değer kayıplarına karşı, Çin'in
devalüasyon
müdahalesinden duyduklar hoşnutsuzluğu belirtip, kurların aşırı dalgalanmaya devam etmesi halinde, gerekirse müdahale edeceklerinin altını çizdiler.
Purisima da, Çin başta olmak üzere, döviz kurlarını ülkenin rekabet gücünü arttırmak için kullanırken, ülkelerin çıkar çatışmasına da çok dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor
. Cesar Purisima, Asya ülkelerinin merkez bankalarının olası bir faiz artırım kararının ise, Asya'nın şu an bile risk halindeki hisse senedi ve tahvillerinin cazibesini daha da azaltacağı uyarısını da ekliyor.

Dünyanın en tanınmış fon yöneticilerinden, Pacific Investment Management Co.'nun (Pimco) eski yöneticisi Muhammed El-Erian ise,
FED'in eylül ayındaki olası faiz artırım kararının
şimdi soru işareti haline gelmesinin nedeni ve
FED yetkilisi William Dudley'in neden faiz
artırımının daha az zorunlu hale geldiğini söylemesinin, kötü komşuluk yaparak veya komşuluğu küçük görerek, ABD'nin ve FED'in büyük bir eve sahip olunamayacağını fark etmesinden kaynaklandığını belirtiyor.
El-Arian' göre, FED dünyanın tümünü dikkate almayı sürdürecek ve finansal istikrarsızlığa katkıda bulunmak istemeyecek.
Bununla birlikte, El-Arian FED'in 4. bir parasal genişleme beklemenin ise adeta delilik olduğunu da hatırlatıyor.

Vadeli işlem traderları Fed'in faiz artırımını erteleyeceğine bahse giriyor: Fed'in Eylül ayında faiz artırımına gitme ihtimali, Bloomberg'in derlediği verilere göre, Temmuz sonundaki seviye olan yüzde 40'tan yüzde 30'a geriledi.

El-Erian ayrıca, Bridgewater Associates'in milyarder kurucusu Ray Dalio'nun, eğer Fed ilkin gösterge faizi yüzde 1'in çok küçük parçası kadar yükseltse bile, parasal gevşemeye yeniden başlayabileceğine ilişkin son yorumunun ise yanlış olduğunu ifade etti.

El-Erian, “Her ne zaman birazcık piyasa kargaşası olsai insanlar hemen Fed'in daha fazlasını yapmasını istiyor,” dedi ve “QE4 (parasal genişlemein dördüncü turu) sadece bir hayal» şeklinde konuştu.

Çin'in adımı tansiyonu azalttı

Son bir haftadır, küresel piyasaları çalkantıya sokan en önemli gelişme, Çin ekonomisi ile ilgili ciddi endişeler oldu. Çin'in, yüzde 7'nin altına inen büyümesini bir risk olarak görüp, yeterince büyümeyen, hareketlenmeyen dünya ekonomisi ve küresel ticarete yönelik önlem amacıyla, aynı hafta üç kez
devalüasyon
adımı atması
, parasının değerini düşürmesi, Çin malları ile ihracat rekabetinin nasıl yürüyeceğine dair endişeler, Çin'e ihracat yaparak ayakta duran ekonomilerin durumu ve ABD Merkez Bankası FED'in tüm bu küresel gelişmelere rağmen, faiz artırımı için adım atıp atmayacağı yönündeki belirsizlik, dünyanın önde gelen pek çok gelişmekte olan ekonomisinden sermaye çıkışına, paraların ciddi oranda değer kaybetmesine ve ABD gibi önde gelen ekonomilerin borsalarında çöküşe sebep oldu.
Türk yatırım araçları da bu tablodan nasibini aldı
.

Dün, bu satırları kaleme almazdan bir kaç saat önce, Çin Merkez Bankası, küresel piyasalarca umut edilen müdahaleyi yaptı ve faizlerde 25 baz puanlık indirime gitti. Çin Merkez Bankası
2014 yılının kasım ayından bu yana, faizleri beşinci kez indirmiş oldu ve Çin'in bu adımı sonrasında, hisse senedi piyasalarındaki düşüşün yavaşlaması veya durması ve ekonomik yavaşlamayı frenleme çabalarının daha da hızlanması bekleniyor.
Çin bir yıllık gösterge kredi faizi oranını 25 baz puan düşürerek yüzde 4.6'ya düşürdü.
Geçen hafta, absürd ve son derece sığ bir işlem hacmi ile 3 TL'yi denen dolar-TL ise, şimdilik, 2,96-2,92 TL bandına geri döndü. Umut edelim ki, piyasalardaki sakinleşme ile dolar-TL 2,92-2,88 TL bandına geri dönsün
.
#Cesar Purisima
#reel sektör
#fed
#Çin Merkez Bankası
#küresel piyasalar
9 лет назад
Büyümenin lokomotifi Asya’da telaş var
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı